Kendimle konuşuyordum ya az önce,

Hayır hayır kendi kendime değil. Kendimle konuşuyordum az önce

Aynı şey değil!

Rüzgâr da konuştu benimle "bil bakalım ben kimim" dedi gözlerimi kapatarak

Fesleğen de gördü bizi arada bir iki o da konuştu bizimle

Rüzgârda savrulan özlemlerim fesleğen kokusuyla yeniden dolmuştu içime

Kör bir bıçak saplanmış dedi kalbine

kelebeklerin cansız.

Kendime gelmeliymişim - kendimde değilmişim

Hangi ara kime bırakıpta gitmiştim kendimi,

sen içimden gidince, geçmişim bir ara kendimden

Onu mu görmüşlerdi.

Kendi kendime değil gölgenle konuşuyordum ya az önce

Bergomat çayı içmeliymişim, öyle diyor dostlarım.

Bir de yangından kalana basmamalıymışım kararmasın diye tabanlarım...

Hayır hayır kendi kendime değil gölgenle konuşuyordum az önce

Aynı şey değil!

Fesleğen de gördü bizi arada bir iki o da konuştu bizimle

Rüzgârda savrulan özlemlerim fesleğen kokusuyla yeniden dolmuştu içime

İnsan en keskin virajı dır dedi kendisine dönmenin

Kendime gelmeliymişim - kendimde değilmişim

Bergomat çayı iç iyi gelir diyordu dostlarım

Bir de daha az konuşmalıymışım kendi kendime

Hayır hayır kendi kendime değil

duvarlara konuşuyordum ya az önce

Aynı şey değil!

Fesleğen de gördü bizi arada bir iki o da konuştu bizimle

Rüzgârda savrulan özlemlerim fesleğen kokusuyla yeniden dolmuştu içime

Avuçlarınla kapa dedi gözlerini buz mavisi olsun karanlıkların

Kendime gelmeliymişim – kendimde değilmişim

Bir narenciye kokulu çay mı getirecekmiş beni kendime...