İnsana inanmaya çok eğimli oldum hep. Bilmiyorum çocukluktan kalan bir öğreti, belki de ötesini bilememek.

 

İnsana inanmaya çok eğimli oldum hep. Bilmiyorum çocukluktan kalan bir öğreti, belki de ötesini bilememek. Damar damar olmuş zayıf eller, düşük omuzlar, hüzünlü gözler, hep kaygılandırdı beni. Bazılarının günahı yüzüne vururmuş. Bence yüreğe yürüyeni daha çok günahın.

Gökyüzünde esmer bir bulut öylece duruyor gecenin içinde. Işıksız pencelere damla damla eriyecek birazdan. Bulutun altında Düzgün Amca'nın çocukları, çıplak ayakla yıkık bir duvarın üstüne oturmuşlar, türkü söylüyorlar. Düzgün Amca'nın annesi harika masallar anlatıyor. Bir yaprağa benzeyen ellerini torunlarının başına koydu mu uyku doluyor çocukların gözlerine. Yelesi rüzgarda dalgalanan bir kır atın hikayesini anlatıyor. Başının çevresinde ışıklı bir eren var sanki büyük annenin ya da bana öyle geliyor. Yeşil ceketi bir de kızıl saçları göz alıyor Safiye Ana'nın. Herkes ana diyor ona. Anlamıyorum soruyorum bir gün babama, bizim toplumumuzda saygınlık ifadesi, diyor. Güzel masallar anlattığı için saygıyı hakkettiğini düşünüyorum. Onu arada sırada ağlarken görüyorum, bir gün göz göze geliyoruz, göğsümde yara var, diyor. Evdeki kremleri götürüyorum bir sonraki gün. Keder yarasına bunlar iyi gelmez, diyor. Eve dönerken endişeli bir hırçınlık oturuyor yüreğime. Korkuyorum, iyileşmeyen yaralarımın olmasından çok korkuyorum.

Gökyüzünde esmer bir bulut öylece duruyor gecenin içinde. Işıksız pencereler damla damla eriyecek birazdan. Öyle bir gece yine, geliyor.
Yüzü taşları sızlatan bir çığlık görüntüsünde.
Ona ait her şeyi alıp gidiyor. Bir midye kabuğunu bile. Geçmişine ait hiç bir izin kalmasını istemiyor bende. Bulutun altında Düzgün Amca'nın duvarına oturmuşum çıplak ayakla, türkü söylüyorum. Safiye Ana'nın yaprağa benzeyen elleri yüreğimde. Korkmuyorum artık koltuk altlarımdaki kahırdan.

Hani Dostoyevski, Suç ve Ceza' da diyor ya,
" Bak, nasıl da koşuşup duruyorlar sokaklarda.
Bunların hepsi de kendi çaplarında birer suçlu,
hatta daha da kötü hepsi de birer budala..."

Suçlu, kötü, çaresiz bir budala olmamak için
bu gecede şarkılar, sözler, kavgalar, dostlar biriktirmeye devam.
Ne derdi Safiye Ana burada olsaydı,
Sessiz kapılarınız olmasın hele insansız sokaklara hiç açılmasın.