ANKARA - HDK’nin düzenlediği "Yerel Demokrasi ve Kent Yönetimine Katılım” forumunda konuşan HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, Rojava’daki demokratik kurumlaşmanın devrimci bir dönüşüm olarak görüldüğünü belirtti.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ankara İl Konseyi, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen “Kentimizi Konuşuyoruz” başlıklı forumunun altıncısını "Yerel Demokrasi ve Kent Yönetimine Katılım” başlığıyla düzenledi.

Foruma telefon üzerinden bağlanan HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, Türkiye’deki demokratik kurumlaşmanın toplumsala inmediğini, daha kurumsallaşma düzeyinde kaldığını belirtti. Rojava’da ise demokratik kurumlaşmanın devrimci dönüşüm içinde olduğunu söyleyen Çiçek, iki örgütlenme arasında fark olduğunu kaydetti. Kapitalist çağ gerçekliğinin unutulmaması gerektiğini hatırlatan Çiçek, öncelikli olarak yerel demokrasi kavramının toplumsal yaşamda nasıl yerleşeceğinin tartışılması gerektiğini ifade etti.

Çiçek, konuşmasının devamında şöyle konuştu: "Yerel demokrasiyi tartışmak içe dönük bir başka çatışmayı da zorunlu kılıyor, toplumsal ve ideolojik olarak tartışmak lazım, sınıflı toplum gerçekliğiyle yüz yüzdeyiz yerel demokrasi deyince aklıma şu geliyor. Egemenler kendine ait kalıpları toplumlara ideolojik ve kültürel yaşam kalıpları dayatırken sınıflı toplum içinde olsak da halkın bunlara karşı tahakküm ve zor dönemlerden de geçse halklarla ve toplumlar kendi değerlerini taşıyorlar. Diyalektik olarak düşünüp unutmamak gerekir sömürü düzeyinin hangisinden geçersek geçelim halkların kendi değerlerini taşıma durumu var.

TOPLUMSAL DEĞERLER

Devletin karşısına toplumun kendisini savunduğu bir özgürlük durumu var toplumun kazanması durumunda özgürlük ve insanlık kazanacak. Yerel demokrasi farklı bağlamlarda tartışılıyor. Kapitalist ulus devlet yönetimini reddederken bunun karşısına kendi değerlerimizi koymamız gerekiyor. 'Bizim birey, yurttaş kavramımız nedir, nereye konumlandırıyoruz’ tartışmalarını yürütmemiz lazım. Bu sadece toplumun kendi öz yapısını anlatmaz dışa yansıtmasıdır da aynı zamanda. Ulus devletin bize dayattığı milliyetçi, tekçi, ulusçu, cinsiyetçi kavramlar karşısında alternatif süreçlerde biz nasıl hareket ediyoruz. Biz bir idare yönetim statüsünde mi değerlendireceğiz yoksa kendi hayatımızda da mı göstereceğiz?

ROJAVA'DA DEMOKRATİK BİR DÖNÜŞÜM VAR

Türkiye’deki demokratik kurumlaşma ve iradeleşme ile Rojava’daki demokratik kurumlaşma arasında çok fark var. Bizdeki demokratik kurumlaşma daha çok resmi belli örgütlü kurumların, kişilerin resmi dünyayı örgütlü kılarken Rojava’da farklı olarak toplumsal ve devrimci demokratik bir dönüşüm var. Biz ise AKP-MHP faşizmini tanımlarken hep 'hukuku tanı yasayı uygula' diyoruz. Asıl mesele biz kendi hukukumuzu nasıl işleteceğiz. Ne kadar daha adil, eşitlikçi bir yapıya sahip olabiliriz bunu tartışmak lazım. Bunu başaramadığımız sürece sistemle aramızdaki gel gitleri, ayrışmaları farklılaştıramıyoruz.”

Forum yapılan konuşmalar ve soru-cevap bölümünün ardından son buldu.

Editör: Haber Merkezi