İZMİR- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ; 686 sayılı KHK ile ihraç edilen KESK’e bağlı Eğitim Sen İzmir 2 Nolu şube Başkanı Hasan Ali Kılıç Gazeteci Hamza Özkan’ın sorularını yanıtladı…



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

1960 Dersim doğumluyum. 3 kızım 2 tornum var. Öğretmenim Eğitim Sen örgütlülüğü içinde aktif olarak yer aldım, İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma derneklerinde de çalıştım. Kendi kimliğimle kültürümle değerlerimle yaşamayı ve yaşatmayı önemserim. Demokrasinin hukukun ve Hakikatlerin yaşam bulması için kendimce çaba gösteriyorum. Onurlu bir yaşam sürdürmeyi öncelikli görürüm. Toplumsal varlığıma, kimliğime, kültürüme, yaşam alanlarımıza ve doğamıza karşı olan yönelimleri asla kabul etmiyorum. Özgürlüklerim ve beni ben eden değerlerim elimden alınırsa yaşayamam.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de? KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Sizi ihraç ederken bir neden gösterdiler mi? Yeni Türkiye’nin kabul edemediği hangi eylemi gerçekleştirdiniz?



Evet yeni Türkiye dedikleri itaat eden, sen yaşa padişahım diyen, itiraz etmeyen, boyun eğen, her icraatını alkışlayan bir nesil yetiştirmeyi, bir toplum yaratma çaba ve çalışmasını her alanda yürütüyorlar. Buna bağlı olarak toplumun her kesiminde olduğu gibi üniversitelerde itiraz eden bilimi savunan akademisyenleri ve kamuda çalışanları hedefine koydular.
Beni de bu kapsamda diğer kamu emekçileri ile birlikte hukuksuz bir şekilde 686 KHK ile ihraç ettiler. Tabiki demokrasiyi hukuku hakikatleri savunduğumuz için ihraç ettiler. Bunu biliyoruz. İhraç gerekçelerine bunu yazamazlar. Yıllardır toplumda yarattıkları düşman kültürüne bizi de eklediler. İtiraz eden herkesi terorist damgası ile damgaladılar. Hiç birimizin hakkında idari ya da adli soruşturma yok. İhraç olma nedenimizi bu güne kadar biz de bilmiyoruz.

Hızla genişleyen bir ihraç çemberinin içinde bulunca kendinizi nasıl bir haleti ruhiye yaşadınız?

Devletin ya da AKP iktidarının öç alma duygusu olarak gördüm. Çemberin bu kadar genişlemesi karşısında bizlerin ve bütün toplumsal kesimlerin birleşik mücadelesiyle saldırıyı püskürteceğimizi geri adım attıracağımızı düşünüyordum, süreç içerisinde yanıldığımı anladım. Bu ülkede her zaman Ateş düştüğü yeri yakar. Hem ihraç olanlar olarak, hem sendikalar olarak, hem toplumsal muhalefet olarak ihraçlar konusunda yeterli tepkiyi gösteremedik. Hızlı bir refleks gösteremedik. Bu haksız hukuksuz uygulamalar karşısında olması gereken tepkiyi gösteremedik. Haklılığımızı ve meşruluğumuzu yeterince toplumun bütün kesimlerine duyuramadık. Bizden ses çıkmadıkça bu ihraç çemberini genişlettiler. Mücadele zayıf kaldı. Bu durum bizi ihraç eden zihniyeti cesaretlendirip güçlendirdi.
İhraç edildikten sonra neler yaşadınız, hayatınızda neler değişti ve değişen hayata nasıl uyum sağladınız ya da sağlayabildiniz mi?
İhraç edildikten sonra bu haksız hukuksuz uygulama karşısında alana çıkarak mücadeleyi yükselterek, dayanışmamızı her alanda sürdürerek bu kapsamlı saldırıyı kapsamlı ve birleşik bir direnişle aşacağımızı düşünüyorduk.
Bu hukuksuzluğu alana çıkarak aşacağımızı inanarak heyecanla eylemlerimizi örüyorduk.
Ayrıca yaşamımızı bir şekilde sürdürüyoruz. Arkadaşlarımızdan ve sendikalarımızdan Dayanışma görüyoruz. Kendi aramızda dayanışmayı yaşıyor ve yaşatıyoruz. Ayrıca yaşamımızın büyük bir bölümünü öğrencilerimiz ve velilerimizle geçiriyorduk. Bir anda beklenmedik bir zamanda birilerinin on yıllarınızı vererek elde ettiğiniz işinize el koyması tabiki size acı verir ve incitir. Ama zamanla alışmaya çalışıyorsunuz. Farklı bir hayat kurarak yaşam mücadelenizi sürdürüyorsunuz
İhraç kararına itiraz ettiniz mi, hukuki süreç hakkındaki düşünceleriniz neler, hukuk sisteminden ümitli misiniz?
İhraç kararı ile ilgili OHAL İşlemleri İnceleme komisyonuna itiraz ettik. İtiraz edişimizin üzerinden 3 yıl geçti hala bir cevap alamadık. Zaten OHAL komisyonu hukuka giden yolu tıkamak için kurulmuş. İhraç süreçlerimizin 10 yıllara yayılmasını istiyorlar.
Hukukun siyasallaşmasına rağmen bir an önce hukukun işlemesini istiyoruz. Şu anda yaşadığımız sorun hukuksal itirazlarımızı bilinçli bir şekilde OHAL inceleme komisyonu bariyeri ile engelliyorlar. Direk olarak dava açamıyoruz. Dolayısı ile iç hukuku tüketmemiz gerekiyor. Orada da olumsuz kararlar çıkarsa (ki hukukun kırıntısı olsa bile asla çıkmaz) AHİM e başvuracağız. Bu zamana kadar OHAL komisyonu ile bu süreçleri işlememizi engellediler.
İzmir’de KHK’yla kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?
İzmir’de akademisyenlerle birlikte 154 kamu emekçisi İhraç edildi. İhraçlar olarak iletişim halindeyiz. KESK bütünselliğinde toplantılar yapıyoruz. Her hafta çarşamba günü İşimizi geri alma talepli oturma eylemleri yapıyoruz. Bu vesileyle haftada bir görüşüp sohpetlerimizi yüz yüze gerçekleştiriyoruz. Ayrıca iş yeri açan arkadaşlarımızla da dayanışma içerisinde oluyoruz. Dayanışmayla, mücadeleyle, paylaşımlarla bu süreçleri aşmaya çalışıyoruz.
İhraç edildikten sonra maddi sıkıntıları nasıl aştınız, iş bulabildiniz mi, şuanda çalışabiliyor musunuz?
Ben İhraç edilirken 38 yıllık öğretmendim. İlk etapta emekli olabilir miyim? Diye düşünmeye başladım. Emekli dilekçelerimizi verdik. 6-7 ay sonra emekli olabildik. Tabi çalıştığım zaman aldığım maaşın yarısını ancak alıyorum. Doğal olarak ekonomik olarak zorlanıyoruz ancak az maaş alsak da onurlu yaşamımızdan taviz vermiyoruz. Beni ihraç ederlerken Eğitim Sen 2 Nolu Şube başkanıydım. Bizi ihraç etme amaçlarından biri de sendika üyelerimizi etkileyerek sendikal örgütlülüğümüzü zayıflatmaktı. Bu nedenle sonraki genel kurulumuzda üyelerimizin iradesiyle tekrar Sendika yürütmesine seçildim. Sendikadaki sorumluluğumdan dolayı başka bir işte çalışmaya vakit bulamıyorum.
KHK’lerle ihraç edilen arkadaşlarınıza alternatif bir yaşam için neler önerirsiniz, yeni bir hayata nasıl başlayabilirler?

Yaşam da mücadele de sürüyor. Az önce bahsettim. İnsanca bir yaşam onurlu bir gelecek istediğimiz için ihraç edilmiştik. Bu onurlu yaşamımızı her şeye rağmen sürdüreceğiz.
Kooperatifler kurmalıyıyız, kolektif yaşamlara alışmalıyız. Komin yaşamlar yaratmalıyız. Alternatiflerimizi yarattıkça bize karşı uyguladıkları ihraç tehditleri de tutmayacak. Asla ve asla yaşadığımız olumsuzluklar karşısında pes etmemeliyiz. Bize “ağacın kökünü yesinler”diyen anlayışa biz ekmeğimizi taştan da olsa çıkarırız. Kula minnet etmeyiz demeliyiz. Emeğimizle üreterek ekmeğimizi her türlü kazanırız.
Kültürel, sanatsal faaliyetlerle ilgili düşünceleriniz nelerdir, bu alanlarda çalışmalarınız var mı veya bu alanlarda çalışmayı düşünüyor musunuz, ihraç edilen kişiler bu çalışmalara entegre olabilecekleri olanaklara sahipler mi?
Kuşkusuz kültürel ve sanatsal faaliyetler sosyal yaşamımızın olmazsa olmazlardır. Mutlaka yeteneklerimiz doğrultusunda bu alanlarda üretim yapmalıyız. Ben anadil ile ilgili çalışmalar sürdürüyordum, derleme çalışmaları yapıyordum. Şimdi de sendikal faaliyetlerden fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum. Arkadaşlarım da yetenekleri doğrultusunda mutlaka üretmelidir. Ürettikçe bu süreç daha verimli geçer. Bu sürecin daha verimli ve üretken geçmesi, psikolojik olarak kendimizi daha iyi hisetmemiz sosyal yaşama aktif olarak katılmamıza bağlıdır.
İhraç edildikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?
Kuşkusuz ailem bu süreçte birinci derecede dayanışma gösterdi. Sendikamız da olanakları ölçüsünde maddi ve manevi dayanışma da bulundu. Komşularımız yakın arkadaşlarımız sosyal çevremiz sürekli olarak maddi ve manevi olarak yanımızda oldular.
 İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?
Dayanışma yaşatır ve güçlendirir. Her alanda maddi manevi dayanışmamızı göstermeliyiz. Kamuoyu oluşturmalıyız, alanda yapacakları eylem ve etkinliklerine destek vermeliyiz. Ayrıca ekonomik gücü iyi olanların sendikalarla dayanışma yürütmesi Dayanışmayı güçlendirir.
İş adamlarının ihraç arkadaşları öncelikli olarak işe almaları önemli. Manevi olarak da ihraç olanlarla zaman geçirmeli iletişim halinde olmalıyız.

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz kendiniz ve demokrasi, eşit bir yaşam, barış ve coğrafyamız adına?

Her şeyden önce insana değer veren, insanı insan olarak değerlendiren hakkını hukukunu gözeten, sosyal bir varlık olarak gören ihtiyaçlarını önemseyen sosyal ve hukuk ortamının oluşmasını isterim.
Öncelikle savaşın acının ve gözyaşının sürdüğü coğrafyamızda yaşanan bu acıların bir an önce son bulmasını isterim. Onurlu bir barışın olması bu ülke topraklarında herkesin beklentisi. On yıllardır yaşanan bu savaş ortamı hiç kimseye bir yarar getirmedi. Demokrasinin özgürlüklerin ve hakikatlerin yaşam bulduğu bir ülke herbirinizin beklentilerini karşılayacaktır. KHK zulmünün bir daha bu ülke topraklarında yaşanmadığı bir ülke özlemiyle.
Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz.
Editör: Haber Merkezi