DİYARBAKIR ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ- Diyarbakır'da bir araya gelen  Amed Emek ve Demokrasi güçleri, Bartın'da yaşanan maden faciasının "Acımız ve öfkemiz büyük... Amasra'da yaşanan kader değil liyakatsizlik ve ihmalkârlığın sonucu olan iş cinayetidir!" denildi. 

 

Amed Emek ve Demokrasi Güçleri, Bartın'da 41 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasını Rojava Parkın’nde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Sivil Toplum Örgütleri’nin (STÖ) HDP, DBP, TİP ve kadınların da aralarında bulunduğu yüzlerce kişi katıldı. Amed Emek ve Demokrasi Paltformu adına açıklamayı Esm şube başkanı Sefer Tuğrul yaptı. Tuğrul; "14 Ekim 2022 Cuma günü 16.00/24.00 vardiyasında saat 18.15'te Bartın’ın Amasra ilçesinde TTK’ya bağlı Amasra Müessese Müdürlüğüne bağlı kömür ocağında yaşanan grizu patlaması sonucu resmi açıklamalara göre 41 maden emekçisi hayatını kaybetmiş, 11’i yaralanmıştır. Öncelikle hayatını kaybeden madencilerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz.

AKP iktidarı boyunca en az 1989 maden emekçisi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Geçmişte yaşanan kazalardan ders çıkarmayan, işçi sağlığı ve iş güvenliğini ek maliyet olarak gören, çalışanlara üretim ve performans baskısı kuran zihniyet var olduğu sürece iş cinayetlerine yeni kurbanlar verilmeye devam edilecektir.

Özellikle madencilik gibi ağır ve tehlikeli sektörlerde uygulanan özelleştirme, taşeronlaştırma, güvencesizleştirme politikaları toplu iş cinayetlerini arttırmış, kadrolaşma ve liyakatsiz atamalar sonucu kurumların yapıları ve işleyişleri bozulmuş, kazalara adeta davetiye çıkarılmıştır. TTK’ya bağlı sahaların rödovansla özel şirketlere verilmeye başlanması özelleştirmenin ilk adımı olarak yorumlanmış ve bu durum yöre halkı üzerinde tedirginliğe neden olmuştur.

Maden mühendisleri odası ve ESM genel merkezlerinin oluşturduğu inceleme heyetlerinin gözlem raporlarına göre;

  • Her maden faciasında ortaya çıkartılan trafo bahanesi burada da kullanılmaya çalışılmış, inandırıcı olmayacağı anlaşıldığında grizu patlaması olduğu gerçeği kabul edilmiştir.
  • Grizu patlaması, kritik konsantrasyona ulaşmış metan gazının ve yeterli oksijenin ateş kaynağına ulaşması ile meydana gelir.
  • Ölümlerin nedeni, grizu patlaması sonucu oluşan yüksek sıcaklık ve şok dalgası nedeniyle yanma ve ortama yayılan karbonmonoksit zehirlenmeleridir.
  • Gaz izleme sistemi verilerine Odamızca ulaşılamamıştır. Metan sensorünün kritik seviyede uyarı verip vermediği, verdiyse ne çeşit önlemler alındığı, uyarı vermediyse nedenlerinin incelenmesi gerekmektedir.
  • Yukarda sıralanan hususlar inceleme heyetleri tarafından yapılan tespitler olup, kazanın neden ve sonuçları daha sonraki incelemeler sonucunda netlik kazanacak ve kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Madencilik barındırdığı tehlikeler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren en tehlikeli iş koludur. İncelemeler sonucunda, maden kazalarının; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir. Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşan kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının yeterli ve doğru belirlenmemiş olması; yukarıda sıralanan sayısız soruna neden olmuş ve ne yazık ki bu facia meydana gelmiştir.

KADER DEĞİL KATLİAM!

Ülkemizde yıllardır iş cinayetleri ‘’ KADER, FITRAT ‘’ denilerek geçiştirilmekte, sorumlulara verilen ödül gibi cezalar, yakınlarını kaybedenlerin acıları daha da derinleştirmektedir. Yakın zamanda Soma’da kaybettiğimiz 301 madencinin tüm sorumluluğu kazada ölen 5 maden mühendisine ve görevleri kalite ve tonaj takibi olan TKİ’nin 2 kontrol mühendisine yüklenmiş, Soma davasında tutuklu şirket elemanı kalmamıştır. İhaleyi açan, sözleşmeyi onaylayan kamu görevlilerine ise hiçbir şekilde dokunulmamıştır.

Yaşananlara kaza değil cinayet diyoruz çünkü tamamı gerekli tedbirlerin alınması ile önlenebilecek facialardır. Bugüne kadar başta Soma, Ermenek, Şırnak, Karadon, Kozlu faciaları olmak üzere yüzlerce maden emekçisi benzer şekilde hayatını kaybetmiştir. Grizu önlenemez veya öngörülemez bir facia değildir. Bilim ve tekniğin ışında tespit edilebilir ve önlenebilir bir durumdur. Metan gazının yoğun olduğu ocaklarda maliyetlerden kaçınmadan sondajlarla metan gazı tahliye edilmeli, üretim faaliyetleri yönetmeliğe uygun şekilde kontrol sondajları yapılarak gerçekleştirilmedir. Gaz İzleme İstasyonlarında görevli personellere gerekli acil durum eğitimleri verilmeli, ocak içerisindeki gaz sensörlerinin kontrolleri ve kalibrasyonları düzenli şekilde yapılmalıdır.

Maden ocaklarının denetimleri yetkili kuruluşlarca düzenli şekilde yapılmalı, sorunları çözücü nitelikte ve tespit edilen eksikliklerin giderilmesini sağlayacak şekilde etkin çalışma yöntemleri belirlenmelidir.

  • Bilim ve tekniğin gereklerini uygulamak yerine, yaşanan kayıpları kader ve fıtrat anlayışıyla açıklamak bu tür kayıpların gelecekte de yaşanacağını düşündürmektedir.
  • TTK gibi kamu kurumları her türlü siyasi baskıdan arındırılarak madencilik işletme kurallarına göre yönetilmelidir.
  • Maden üretiminin, maden mühendisi nezaretinde yapılması kanuni zorunluluktur. Bu uygulamanın tüm vardiyalarda yeteri kadar maden mühendisi tarafından taviz vermeden uygulanması sağlanmalıdır.
  • Maden işletmelerinde yasal olarak bulundurulan Daimi Nezaretçilerin ve İş Güvenliği Uzmanlarının mesleki bağımsızlığı ve iş güvencesi yasal teminat altına alınmalıdır.

Maden işletmelerinde denetim ve yönlendirme mutlaka maden mühendislerinin yetkisinde olmalıdır

Kazayla ilgili tüm verilerin şeffaf olarak paylaşılması, kazanın gerçek nedeninin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Gerçek nedenin belirlenmesi bu tip kazaların gelecekte tekrar yaşanmaması açısından önemlidir

GERÇEK SORUMLULAR YARGILANSIN!

Yaşanan bu katliam tüm yönleriyle araştırılmalı, gerçek sorumlular mutlaka cezalandırılmalıdır. Görevi kendilerine verilen işleri yapmak olan birkaç vardiya amiri günah keçisi ilan edilmemeli, facia en üst yönetim kademesinden başlanarak tüm boyutlarıyla bağımsız bir komisyon tarafından dikkatle incelenmelidir.

İşçi sağlığı ve iş güvenliğini gereksiz maliyet olarak gören, taşeronlaşma eliyle kuralsız ve güvencesiz çalışma ortamı yaratan, kar hırsıyla çalışanları ölüme mahkum eden politikalardan derhal vazgeçilmedir. Emekçilerin çalışırken ölmediği, meslek hastalıklarına yakalanmadığı, kurallı, örgütlü, güvenceli, sağlıklı bir çalışma hayatı kurulmalıdır.

Amed emek ve demokrasi platformu olarak iş cinayetleriyle aramızdan ayrılan tüm emekçileri saygıyla anıyor, gerçek sorumluların cezalandırılması için davanın takipçisi olacağımızın sözünü veriyoruz." dedi.

Editör: Haber Merkezi