BİTLİS - Halk buluşmalarında konuşan DTK Eşbaşkanı Bedran Öztürk, CPT’ye tepki göstererek, " 'Gelmişken uğradık' hesabıyla yapılan bir ziyaret, ne tecridi ne de işkenceyi teşhir edemez" diyerek, Abdullah Öcalan'ın can güvenliğinin daha da riskli bir hale getirildiğini belirtti. 

MA'nın haberine göre;  Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP), siyasal sürece dair halkın görüş ve önerilerini almak amacıyla Serhat'ta başlattığı halk buluşmaları sürüyor. Halk buluşmalarına, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır ile HDP ve DBP il ve ilçe yöneticileri katıldı. 

Heyet, 3 gruba ayrılarak Bedlis ilçe ve köylerinde halkla bir araya geldi. DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Tetwan (Tatvan) ilçesi ve köyleri, DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk de beraberindeki heyetle birlikte Xelat (Ahlat) ilçesi ve köylerinde, DBP Eş Başkanı Keskin Bayındır ise Xîzan (Hizan) ve köylerinde halkla bir araya geldi.

TATVAN

Tetwan ilçesine bağlı Avetax, Unsus ve Çorşîn'de halka seslenen Aydeniz, siyasal sürece dair il, ilçe ve köyleri gezerek halka bir araya geldiklerini söyledi. Gittikleri yerlerde halkın sorun ve sıkıntılarını dinledikleri ve halkın önerileri almak istediklerini belirten Aydeniz, Kürt halkının Türkiye'nin kuruluşundan bu yana zulümle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Türkiye'de Kürt halkının diline, kültürüne, coğrafyasına dönük saldırıların her geçen gün arttığını ifade eden Aydeniz, tüm baskı, engelleme ve yasaklamalara karşı Kürt halkının amansız mücadele verdiğinin altını çizdi. Aydeniz, "Kürtlerin bir statüye erişmemesi için iktidar elinden geleni yapıyor. Türkiye kuruluşundan bu yana gelen tüm hükümetlerin Kürde yaklaşımı aynı, hiçbir zaman Kürt halkının dostu olmadılar. Kürtler yıllardır düşmanca politikalara karşı hak ve hakikat mücadelesini sürdürüyor. Onların savaş ve yok etme politikalarına karşı bizler her zaman barış ve var olma mücadelesi yürüttük. Kürtleri yok edip tavsiye etmek isteyenler, cezaevlerinde, toplum içerisinde yok etme politikasını sürdürenler yok olmayla karşı karşıya kalmışlardır" diye konuştu.

KİMYASAL SİLAH KULLANIMI 

Aydeniz, dört parça Kurdistan’da Kürtlerin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecride karşı ayakta oluğunu belirterek, “Tecridi derinleştirdikçe savaşı derinleştiriyorlar. Kadınları, gençleri kirli savaş politikalarıyla umutsuz ve özgürlüksüz bırakmaya çalışıyorlar. 1990'lar köyleri boşaltıp yaktılar, sürdüler ama Kürtler, nereye gittilerse özgürlük hareketinin varlığıyla, mücadelesiyle, dilleriyle, kültürleriyle gittiler ve kendi olmaktan asla vazgeçmediler. Bugün de NATO'nun desteği ile Kürtlere karşı savaşı derinleştirdiler. Askeri operasyonlarla yapamadıklarını kimyasal silahlarla yapmaya çalışıyorlar. Tüm dünyada yasak olan silahları kullanılmasına karşı da, devletler sessizliğini sürdürüyor. Bizler biliyoruz ki, bu devletler Ortadoğu’da kapitalizmi yaymak isteyenler, kadını yok sayanlardır. Bu sistem, yaşamı krize koymuştur ancak Sayın Öcalan buna karşı bir alternatif yaratmış ve tüm halkların kendi varlıkları ile yaşamaları için bir paradigma yaratmıştır. Bu nedenle savaşı derinleştiriyorlar, tecridi derinleştiriyorlar" şeklinde konuştu.

ROJAVA’YA SALDIRILAR 

Rojavaya yönelik saldırılara da değinen Aydeniz, "Bugün sadece Federe Kurdistan Bölgesi’nde değil Güney’den Rojava’ya da saldırıyorlar. Rojava'yı statüsüz bırakmaya çalışıyorlar. Rojava'yı yıkmakla Sayın Öcalan'ın paradigmasını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Sınırın 30 kilometre derinliğine inip ‘güvenli bölge’ oluşturacaklarını söylüyorlar. Şunu iyi bilsinler; güvenli bölge dedikleri yer Kurdistan topraklarıdır. Binlerce Kürdün kanıyla kazanılmıştır ve bu nedenle başarılı olamayacaklar. Bizler de, bu savaşa karşı mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz" diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Heyet, köydeki halk temaslarının ardından Tetwan ilçe merkezinde esnaf ve halka bir araya geldi.

BİTLİS/ AHLAT

Xelat ilçesine bağlı Pirxus (Ovakışla) beldesinde halk toplantısında konuşan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk de, İmralı tecridinin derinleşmesi ile en temel insan haklarının bile hiçe sayıldığını belirtti. Öztürk, "Özellikle 2014 yılında deşifre olan ancak yine de uygulamaya konulan çöktürme eylem planı ile tecrit had safhaya çıkarıldı. Kürt halkı o günden bugüne hem politik hem ekonomik anlamda dört koldan baskı altına alındı. Politikleşen, bilinçli ve Türkiye siyasetinde belirleyici anlamda kilit noktaya gelen Kürtler siyaset dışına atılmak isteniyor. Ancak bütün baskılara rağmen bu politikada başarılı olamadılar, olamayacaklar. Bu elbette ki tek başına bu iktidarın yapabileceği bir iş değil ve bu uluslararası komplonun devamıdır” dedi. 

‘CPT’NİN GAYRİ CİDDİ TAVRI TEHDİT OLUŞTURDU’ 

Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) İmralı Cezaevi’ne ziyaretine de değinen Öztürk, “CPT’nin tavrı da bunu net bir şekilde gösterdi. Oluşum amacı işkenceyi önleme olan bir kurumun sözde ziyareti bile işkenceyi meşrulaştırmaya zemin hazırladı adeta. ‘Gelmişken uğradık’ hesabı yapılan bir ziyaret ne tecridi ne işkenceyi teşhir edemez, engelleyemez. CPT'nin bu gayri ciddi tavrı zaten tehdit altında olan Sayın Öcalan'ın can güvenliğini daha da riskli bir hale getirmiştir" uarısında bulundu. 

Editör: Haber Merkezi