ANKARA – Kobanê Davası’nda konuşan siyasetçi Gültan Kışanak, kadınların büyük bir kadın ittifakı kurabileceklerine vurgu yaparak, “‘İtaat et, biat et’ rejimi yerine özgürlükçü rejimi hep birlikte kuracağız" dedi. 

MA'nın haberine göre; DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te yapılan eylemler gerekçe gösterilerek, aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan ve Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Kobanê Davası’nın 12’nci duruşması, 8’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görülüyor.

Duruşma verilen aranın ardından devam etti.

 HDP eski MYK üyesi Bircan Yorulmaz’ın beyanıyla devam etti. Siyasete atıldığı 1996 yılından bu yana en çok bu salonda kürsü kullandığını kaydeden Yorulmaz, “Ben savunmamı Haziran 2021’de yapmıştım. Ancak heyet sanki sorgum yapılmamış gibi tutuk devam kararında savunmadan kaçtığımı iddia ediyor. Bu ciddi bir sorun. Tutuk incelemesinin ciddiyeti açısından sorun. PYD mailinin içeriği sadece savaşa karşı bir çağrı. Savaşa dur deme çağrısı. Bu mail bir basın bülteni maili ve ne bana ne de arkadaşlarıma hitaben yazılmış bir mail değil. O mail HDP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı adına gelmiş. O dönemde PYD zaten ‘Terör örgütü’ listesinde bile değil” diye belirtti.

‘İTAAT ET REJİMİ’

Tutuk incelemesine dair söz alan yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, tutuk gerekçelerinin hukuka uygun olmadığını vurguladı. Heyetin anlatılanları anlamamakta ısrar ettiğini kaydeden Kışanak, şunları söyledi: “Bu dava siyasi bir kumpas davası. Yargının görevi de bu kumpasa bir kılıf uydurmak. Bir türlü minareye bir kılıf tutturamıyorsunuz. Biz hepimiz neden tutuklu olduğumuzu biliyoruz, oraya yazmanıza gerek yok. Yanlışa yanlış, haksıza haksız dediğimiz için, boyun eğmediğimiz için buradayız. Bu rejim ‘İtaat et’ rejimi. İtaat etmeyenlerin yeri de cezaevleri. Pozisyonunuz hukuk açısından son derece zor. Uydurulmuş şeylere kılıf bulmanız isteniyor. Ben bana yapılan hukuksuzluğa bir cevap niteliğinde ve topluma sorumluluğumun gereği olarak tüm bunların neden yapıldığını anlatacağım. Biz eşitlik istediğimiz, özgürlükten yana olduğumuz, savaş bitsin dediğimiz için tutuklandık. Kadın kimliğimiz nedeniyle tutuklandık. Bize ‘Kürsüye çıkıp car car konuşuyorlar’ dendi. Bir kadın nasıl kürsüye çıkar da konuşur’ dendi. Bunu hazmedemediler.

KÖLE OLMAYI KABUL ETMİYORUZ

Biz kadınlar köle olmayı, ikinci pozisyonda olmayı, nesne olmayı, siyasetin dışında olmayı kabul etmiyoruz. Politik özne olarak tarih sahnesine çıktık. Biz kadınlar ‘sözümüz var, irademiz var, geleceğimize yön vermek istiyoruz’ dediğimiz için siyasete atıldık. Eşitlik ve özgürlük mücadelemizin toplumsallaşması için mücadele ettik. Kadınlara bizim şahsımızda ‘Bakın böyle olursanız, konuşursanız biz buna müsaade etmeyiz’ dediler. Arkasında ise biz tutuklandığımızdan beri bitmez bir kadına yönelik şiddet başladı. Biz o parlamentoda kadınlar olarak, eşbaşkanlık uygulamasına geçince diğer partideki kadınlar da ‘Biz de laf kuralım’ dediler ve kadın grup başkanvekilleri seçtiler. Örnek olmaya devam edeceğiz. Kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmesinler.”

KAFTANCIOĞLU’NA VERİLEN CEZA KINANDI

Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen Yargıtay kararına da dikkat çeken Kışanak, “Bir kadın, il başkanı konuşmaya başladı diye ceza verdiler. Düşüncelerimiz farklı olsa da Canan Kaftancıoğlu’na kadını görünür kıldığı için verilen cezayı kınıyor ve kendisine destek çıkıyorum. Her ne kadar onlar bize destek çıkmasa da ben bir kadın olarak düşüncesi ne olursa olsun, hangi siyasi partide olursa olsun siyasette olmak isteyen kadınların yanındayım” dedi.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Kadınların politikadaki görünürlüğünün artmasıyla siyasi operasyonların yapılmaya başladığını ifade eden Kışanak, şöyle devam etti: “Kadınlar düşman muamelesi görmeye başladı ve kadına yönelik şiddet başını aldı, gitti. Kadınlar katlediliyor, tacize ve tecavüze maruz kalıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni iptal ettiler. İktidar hangi sözleşmeden çıkacağına, hangisine gireceğine kendisi karar veriyor. Keyfiyet rejimi böyle bir şey. Birgün düşman ilan edilen dost, dost ilan edilen düşman olabilir.

BARIŞ RAFA KALDIRILDI, KADINA ŞİDDET ARTTI

Çözüm sürecini rafa kaldırdı, kadına yönelik şiddet arttı. Siyasi operasyonların arkası kesilmedi. Nafaka hakkını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Çocuk evliliğini meşru kılmaya çalışıyorlar. Kürtajı tartışmaya başladılar. Erk zihniyet bitmiyor. Bu sürecin gerçek adı erkeklik krizi rejimi. Her gün güç gösterisi yapıyor, kadın kazanımına yeni bir saldırıyla karşımıza çıkıyorlar. BU erkek krizi rejimi ülkenin başına bela olmuş durumda. Her gün birkaç kadının katledildiği bir ülkede Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformuna savaş açılıyor. Bu platformun çalışmalarını takdir etmesi gerekirken, onu da dava konusu yaparak kapatmaya çalışıyorlar. Korumak istedikleri aile falan değil ‘biat et’ rejimidir. Biz bir aile içinde yaşayacaksak da özgür bir şekilde yaşamak istiyoruz. Bunun adı aileyi yıkmak mı? Eğer aile dediğiniz kadını yok etmek ise aileyi istemiyoruz. Bize dayatılan bir hayatı yaşamayacağız. Ben buna inandığım için tutukluyum. Dünya görüşümüz böyle olduğu için tutukluyuz. Herkes bizim ne yaptığımızı biliyor. ‘Biz sizin bu düşüncelerinizi beğenmiyoruz sizi o nedenle cezalandırıyoruz’ deseler bunu anlarım. Bir nebze ahlak var derim. Ama oradan buradan kılıf uydurmak kumpastır, yapmadıklarını yapmış gibi göstermektir kumpas.

‘BİZ SENİN KIYFETİNE KARIŞIYOR MUYUZ?’

Zihniyeti ve kafaları değiştirsinler. Gücü iktidar haline getiren ve kadını güçsüzleştiren anlayıştan vazgeçsinler. Kadına yönelik şiddet azalmamıştır ve bu yasa da göz boyama yasasıdır. Onun yerine kadınlara siyasette aktif olmalarının, kadın aktivizminin önünü açan, kadın istihdamının önünü açan politikalar gelişirse şiddet azalacaktır. Kadın ne isterse onu giyer sana ne? Biz senin kıyafetine karışıyor muyuz? Her gün bu ülkede kadınların yaşam tarzı, giyimi kuşamı gündemdir. Size ne. Memleketi soktuğunuz hale bakın. Bu memlekette diz boyu yoksulluk var ne kadınların kıyafetiyle uğraşıyorsunuz. Sen kadının kıyafetiyle ilgili konuşursan öbür taraftan erkek gidip kadının kıtır kıtır keser. Çünkü bunu meşru görüyor. Failler belli.

KADIN İTTİFAKI MESAJI

Kobanê olayları dediğimiz olaylar karanlık güçlerin sokağa salınarak yaratılmak istenen provokasyondu ve demokratik hak kana bulanmaya çalışıldı. Arkadaşlarımız şiddete maruz kaldı ama fail biz oluyoruz. Erkeklik krizi tam da böyle bir şey mağduru fail haline getirir. Halk demokratik hakkını kullandı diye iktidar mı yıkılır? İktidar ‘ben nerede neyi yanlış yaptım’ diye düşünmeli. İktidar halkın çıkarlarına ters bir şey yaparsa halkın buna karşı sokakta gösteri hakkını kullanma hakkı var. Protesto yapmayın ‘terörist’ olursunuz. Bütün hakları askıya alınmıştır, birinci madde iktidar haklıdır.  Memleketi batırdılar. Gidişat hiç iyi değil. biz kadınlar hayatlarımızın faili olacağız. Özgürlük ve eşitlik talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Ülkenin kaostan çıkması için bulunduğumuz her alanda mücadele edeceğiz. Biz kadınlara dayatılan ikinci cins pozisyonu hepimizin kader ortaklığıdır. Biz kadınlar bütün farklılıklarımızla bir araya gelerek ülkeyi erkeklikten kurtarıp büyük bir kadın ittifakını kurabiliriz. Bu ülkeyi iktidardan kurtarmak için bunu yapmalıyız. Tüm olumsuzluklara rağmen kadınlar sokaklara çıktılar, sözlerini söylediler. Ben gerçek tutukluluk gerekçelerini söyledim. Umarım tutukluluk gerekçesinin faili iktidar vazgeçmeyeceğimizi anlamıştır. Sizler de uydurulmuş davaya kılıf uydurmaktan vazgeçersiniz diye düşünüyorum.

KAZANACAĞIZ

Tutuk gerekçesi yazmanıza gerek yok ben ‘Neden gerekçe yok’ diye sormam çünkü biliyorum. İktidar istediği için. Ben gerekçe falan istemiyorum, yazmayın. Gizli tanıklara yönelik bir baskı yok. Bir baskı varsa siz kuruyorsunuz, Emniyet kurmuş. Tutuk devam gerekçesinde kaçma şüphesinden bahsediliyor ve ‘... O zaman kaçmamış olabilir ama iç yüzü belli olduğu ve ağır ceza ile yargılandığı için…’ diyorsunuz. Nedir işin iç yüzü? Ben ‘Başkan kayımlar atanacak ve tutuklanacaksınız, gidin’ dendiğinde kaçmamış bir insan olarak buradayım. Neyin iç yüzü ortaya çıkmış da ben o gün kaçmadım bugün kaçacağım? Hiç kılıf uydurmaya kalkmayın, elinize, yüzünüze bulaştırıyorsunuz. ‘İtaat et, biat et’ rejimi yerine özgürlükçü rejimi hep birlikte kuracağız. Kazanacağız.”

Duruşma Figen Yüksekdağ'ın konuşmasıyla devam ediyor.

 

Editör: Haber Merkezi