ANKARA - Ekonomideki çöküşün ardından iktidarın “tabutlarla seçime gitme” yoluna girdiğini söyleyen HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, muhalefetin savaş politikalarına karşı çıkması gerektiğini, aksi halde kaybedileceğini söyledi.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, SADAT önünde yaptığı açıklamalar ardından başlayan tartışmalar devam ediyor. CHP, konuya ilişkin araştırması önergesini Genel Kurul’a indirdi, ancak AKP-MHP oylarıyla önerge reddedildi. İktidar ve sözcüleri, ilişkilerini reddetse de SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir dönem danışmanlığını yaptığı, Suriye’ye yönelik saldırılarda Güvenlik Konseyi’ne katıldığı biliniyor.

Diğer yandan Erdoğan, Suriye’ye yeni bir askeri saldırının sinyallerini veriyor. Suriye’ye yönelik olası saldırıların, iç politikada seçimleri dizayn etmeyi amaçladığı değerlendiriliyor. Aynı zamanda muhalefetin bir kısmı, savaş siyasetine tepki vermemekle eleştiriliyor.

Geçtiğimiz hafta muhalefete “savaşa karşı çıkın” çağrısı yapan HDP’nin Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, gelişmeleri değerlendirdi.

‘GEÇEN YIL GÜNDEME GETİRDİK’

SADAT gündeminin önemli olduğunu belirten Oluç, “SADAT’ın örgütlenmesini geçtiğimiz yıl biz parti olarak gündeme getirdik. Soru önergesi verdik, Haziran ve Ekim ayları olmak üzere iki kez Meclis araştırma önergesini Genel Kurul’a indirdik. Çeşitli iddiaları ortaya koyduk, araştırılması gerektiğini söyledik. Her iki önerge de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi, iktidar ortakları araştırılmasını istemedi. Muhalefette araştırılması yönünde oy kullandı” hatırlatmasında bulundu.

‘KATİL YETİŞTİRDİKLERİ ORTADA’

Partilerinin İzmir İl Örgütü’ne tetikçi Onur Gencer tarafından yapılan saldırıda Deniz Poyraz’ın katledildiğini ve sonrasında tetikçinin SADAT ilişkilerine yönelik iddiaları da anımsatan Oluç, SADAT’ın çok ciddi bir sorun olduğunun altını çizdi. SADAT’ın sınır dışına insan gönderilmesinin büyük bir tehlike anlamına geldiğini vurgulayan Oluç, SADAT’ın paramiliter bir yapı oluşturmaya çalışan bir kuruluş olduğunu kaydetti. SADAT’ın kontrgerilla faaliyetlerinin sivil ayağını inşa ettiğine dikkat çeken Oluç, “Şu ana kadar yaptıkları, Suriye’de, Libya’da tetikçi ve örgütlerin insan yetiştirici odağı olma durumundalar. Bunu kendileri de söylüyor. Verdikleri eğitimlere bakıldığında aslında katil yetiştirildiği ortada. Bu eğitimleri sivil insanlar alıyor. Bu eğitimleri alan insanlar nerde kullanılıyor? Ya çeteler oluşturuluyor ya da tek tek kullanılıyorlar. Paramiliter yapının köşe taşları olduğu çok açık, araştırılması gerekiyor. Dolayısıyla son derece ciddi bir sorundur. Muhalefetin bu konuyla daha fazla ilgilenmesi gerekir” diye konuştu.

‘İKTİDAR GÖZ YUMMASA KURULAMAZDI’

SADAT’ın seçim ve sandık güvenliği açısından da sorun olduğunu belirten Oluç, şu noktalara da dikkat çekti: “Bunun yanı sıra bugün Kuzey ve  Doğu Suriye’ye yönelik yapacakları operasyona bakıldığında, Irak’ta devam eden saldırılarda bunların izlerini görmek mümkün. İktidar ‘benim alakam yok’ diyerek, üstünden atamaz. Yakın ilişkileri olduğunu SADAT’ın kurucuları da söylüyorlar. O yüzden meselenin iktidarla ilişkisi olduğu çok açıktır. Akademilerde sınavlara katıldığı, ders verdiklerine dair iddialar ortaya atıldı. Kendi sitelerine baktığınızda bombalama, suikast gibi eğitimler veriyor. İktidar ile ilişkisi olmasa, göz yummasa, desteklemese, böyle bir şirketin kurulması, faaliyetlerini sürdürmesi mümkün değil. Ben yarın gitsem, böyle bir şirket kurup, eğitim vereceğim desem, ertesi gün kapıma polis gelir. Ancak iktidarın göz yumması, desteklemesi durumunda bu işler yapılabilir. O yüzden iktidar istediği kadar ‘benle alakası yok’ desin de onunla ilgisi var.”

TABUTLARLA SANDIĞA GİTMEK

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’ye yeni saldırı sinyaline de değinen Oluç, 2023 Haziran seçimlerinin bir parçası olduğunu belirtti. AKP ve MHP’nin kamuoyu araştırmalarında oy kaybettiklerine işaret eden Oluç, aynı zamanda kaybedilen oyların da geri alınmadığını vurguladı. Oy kaybına karşı iktidarın seçim senaryoları olduğunu aktaran Oluç, ekledi: “Biz 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde gördük. Türkiye’de büyük bir terör dalgası estirdiler. İnsanlarda korku yarattılar, oylarını arttırarak, bir sonuç aldılar. Aynı şeyi bir kere daha yapmak mı yoksa bu sefer ‘ülke bekası’ olarak tarif ettikleri bir şey üzerinden mi bunu yapmayı tartışıyorlar. İki senaryoda planlarında var. Bunun ikincisi aslında sınır ötesi operasyonlar, harekatlar yaparak, bir saldırı ortamı yaratarak, seçimleri gerçekleştirmeyi düşünüyorlar. Bu senaryoda ‘ülke tehlikede, biz askeri operasyon yapıyoruz’ denilerek, milliyetçi dalga estirmeye çalışacaklar. Öyle bir durumda cenazeler gelecek ki, başladı da böyle durumlar. Bunlar üzerinden tabutlarla sandığa gitme meselesini örgütleyebilirler. Bu senaryoların hepsi gündemde.”

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

İktidarın bu senaryoları devreye koymasının en büyük sebebinin ekonomide yaşanan çöküş olduğunu söyleyen Oluç, “Ekonomi açısından büyük bir enkaz yaratılmış durumda ve toparlamakta da zorluk çekiyorlar. Bu nedenle zaten oy kaybı devem ediyor. İnsanlar masasındaki ekmeği, işini, aşını düşünmemesi için ‘ülke tehlikede beka sorunu var, bunu bertaraf etmek için savaş durumundayız’ havasını yaratmaya çalışıyorlar ki; kimse gerçek sorunlarla uğraşmasın, yaratılan hezeyan dalgası içinde seçime gitmek istiyorlar” dedi.

‘MUHALEFET TUTUM ALMAZ İSE KAYBEDER’

Muhalefetin iktidarın yarattığı yolsuzluk, ekonomideki kriz üzerinden yüklenmesinin de yetersiz olduğunun altını çizen Oluç, iktidarın politikalarına karşı bütünlüklü duruş olması gerektiğini kaydetti.  Muhalefetin iktidarın savaş siyasetine karşı sessizliğini de eleştiren Oluç, şunları söyledi: “Ekonomideki, sosyal alandaki yolsuzlukları da dile getirmek önemli ama hala devam eden Irak Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılara muhalefet gereken tepkileri göstermedi. Şimdi Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarda ne tepki vereceğini göreceğiz. Bu iktidar dış politikada çok büyük yanlışlar yaptı. Mesele Suudi Arabistan, düşman iken paraya ihtiyaçları olduğu için kardeş olup, kucaklaştılar. Arap Emirliklerini ‘şerefsiz, hain’ ilan ettiler, şimdi kucaklaşıp, dost, kardeş oldular. Bugün yine Yunanistan’a yönelik diplomaside olmayacak, bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın söylemeyeceği sözler söyleniyor. Sebebi milliyetçi bir hava yaratmak içindir. ‘Yunanistan bize düşman, bizde onu tanımıyoruz’ havası yaratılıyor. Bütün bu yaptıklarının bir seçim hazırlığı, ülkenin ve toplumun bekasıyla alakalı olmadığı ortadadır. Türkiye’nin beka sorunu yok ama iktidarın beka ve var olma sorunu var. Var olmak ve iktidarlarını sürdürmek için dış politikada saldırgan tutum izliyorlar. Muhalefetin bunu net olarak görmesi deşifre etmesi gerekiyor. Yapmadığı takdirde kaybedecektir.”

‘KÜRT DÜŞMANLIĞI’

AKP-MHP’nin Kürt düşmanlığını üzerinden hareket ettiğini de aktaran Oluç, “İktidarın saldırgan tutumu hem Irak’ta hem de Suriye’de Kürt halkına yöneliktir. Sonuçta İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği meselesi dahi Kürt düşmanlığı üzerinden tartışan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Toplumun gözü boyamak için yapılıyor. Kürt düşmanlığından vazgeçmiyorlar. Bu tutumun diğer muhalefet partileri tarafından deşifre edilmemesi onlara kaybettirecektir. Umarız, zamanında farkına varırlar” diye belirtti.

‘KİMSEYİ İNANDIRAMAZ’

İktidarın seçim yaptırmama tartışmalarına dair de Oluç, şu değerlendirmede bulundu: “Bu çok büyük meşrutiyet kaybına neden olur. Seçim sandığını halkın önünden kaçırması demek aslında ‘ben kaybettim, seçim yapmıyorum’ anlamına gelir. Gerekçesi ne olursa olsun toplumu inandıramaz. Biz savaş durumuna girdik, seçim yapmıyoruz derse; toplumda önemli bir kesim ne anlama geldiğini bilir. AKP’nin seçmenleri dahi bu yalana kolay kolay kanmaz. Halkın önünden sandığı kaçırarak, iktidarlarını sürdürmeleri mümkün değildir. Ben yapamaz, demiyorum ama bu çok büyük bir yanlış olur ve bedeli ağır olur.”

MA / Berivan Altan

Editör: Haber Merkezi