ANKARA - Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından memurlara gönderilen genelgede, ziyaret edilecek ailelere AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mektubunun verilmesi talimatını değerlendiren KESK Eşbaşkanı Şükran Kablan Yeşil, “Devletin yapması gerekeni, AKP’nin propaganda aracı haline getiriyorlar. Belli bir partinin siyasi propagandasına alet ve taraf edilmeye zorlanma halimizi kabul etmeyeceğiz. Ülkedeki demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğünün yeniden tesis edilebilmesi için üzerimize düşeni yapmak zorundayız” dedi. 

Ülkenin içine sürüklendiği kaos sarmalında siyaset kulislerinde erken seçim tartışmaları yürütülürken, geçtiğimiz günlerde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından sosyal yardımlardan faydalanan yurttaşların “ihtiyaçlarının tespit edilmesi” gerekçesiyle adına “Ulusal Ziyaret Programı” denilen ziyaretler kapsamında kamu emekçilerine genelge gönderildi. Genelgede, sosyal yardımlar için evleri ziyaret edecek emekçilere AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mektubunun dağıtılması talimatı verildi. Bu durum emekçilerin seçim propagandasına alet edilmeleri olarak yorumlanırken, konuya ilişkin tepkiler ise büyüyor.   

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eşbaşkanı Şükran Kablan Yeşil, yayınlanan genelge ile memurların seçime alet edilmek istenmesine ilişkin değerlendirmelerde JINNEWS'ten Öznur Değer'ine  bulundu. 

‘Demokratik olmayan bir ülkede demokratik olmayan bir seçim atmosferindeyiz’

Ülkede bir süredir seçim tartışmaları yürütüldüğünü ifade eden Şükran, olası seçimin demokratikliğinin önemli olduğunu vurguladı. Düşünce ve ifade özgürlüğü üzerinde ciddi bir baskı olduğunu kaydeden Şükran, sendikal faaliyetlerin engellendiğini, tutuklamalar ve keyfi gözaltı işlemlerinin yapıldığı bir süreçte demokratik bir seçimin gerçekleşmesi noktasında endişeli olduklarını belirtti. En temel vatandaşlık hakkı olan oy kullanma hakkının oyların çalınması, mühürsüz pusulaların kullanılması gibi geçmiş tecrübelerden kaynaklı güvende olmadığını dile getiren Şükran, “Demokratik olmayan bir ülkede adil ve demokratik olmayan bir seçim atmosferindeyiz. Tam da burada Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı genelge yayınladı. Genelgede yayınlanan, sosyal yardımlaşmaya ihtiyaç duyan ailelerin tespiti noktasında hane ziyaretlerinin yapılması rutin bir şey ama uygulamanın kendisine baktığımızda, devletin Cumhurbaşkanı bu yardımdan faydalanmak isteyen yoksul ailelere kendi propagandasını yapmak istiyor. Partili, bağımsız olmayan bir cumhurbaşkanlığından bahsediyoruz. Dolayısıyla mevcut ekonomik krizin de mimarı” sözlerine yer verdi. 

‘Devletin yapması gerekeni, AKP’nin propaganda aracı haline getiriyor’

Kamu emekçilerinin demokratik olmayan seçim sürecinin bir parçası, propaganda aracı olmak istendiğine işaret eden Şükran, “AKP’li Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan kamu emekçileri aracılığıyla yoksul, yardıma muhtaç, devletin sosyal devlet olgusu nedeniyle yapması gerekeni, AKP’nin propaganda aracı haline getiriyor. Biz buna 20 yıldır tanıklık ediyoruz. Sosyal yardımlarla belirli bir halk kesiminin oylarını devşirmeye çalışıyorlar. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Önümüzde bir seçim süreci var. Ülkede yaşayanlar, kendini özgürce ifade edebilecek özgür bir ülkede yaşamak istiyor” şeklinde konuştu. 

‘Siyasi partinin propagandasını yapma görevini kabul edemeyiz’

Kamu emekçilerinin kamuya atanırken, bağımsızlığı ve siyasi partilere eşit mesafede durmasının önemli olduğunu vurgulayan Şükran, “Biz kamu hizmeti üretiriz. Belli bir siyasi partinin ideolojisini, propagandasını yapma noktasında bizlere görev verilmesi kabul edebileceğimiz bir şey değil. Rutin olan bir genelgeye bu maddenin ekleniyor olması ve kamu emekçilerine bunun yaptırılıyor olması son derece bu ülkenin ve önümüzde karşı karşıya olduğumuz seçimin anti-demokratik koşullarda gerçekleşeceğini de gözler önüne seriyor. Biz KESK olarak, bununla da mücadele ediyoruz. Ülkenin bütününde seçim güvenliğinin sağlanması noktasında kurucusu olduğumuz Adil Seçim Platformları söz konusu. Bunun yerellerde de örgütlenmesi noktasında KESK olarak örgütlememize başladık. Bu ülkedeki demokratik haklarımızı kullanmamız noktasında bizleri karşı karşıya bıraktıkları bu durumu, belli bir partinin siyasi propagandasına alet ve taraf edilmeye zorlanma halimizi kabul etmeyeceğiz. Önümüzdeki süreçte yürüteceğimiz çalışmalarla da daha güçlü bir şekilde açığa çıkarmaya çalışacağız” diye belirtti. 

‘Kamuda iş güvenliği ortadan kaldırıldı’

Cumhurbaşkanının gerçekleştireceği miting, açıklama ve etkinliklere katılma noktasında kamu emekçilerine yapılan çağrılarla ilgili seslerini ve tepkilerini ortaya koyduklarının altını çizen Şükran, 15 Temmuz darbe girişimi ardından AKP iktidarının bir taraftan kol kola yürüdüğü cemaatle öte taraftan ise muhalif emekçilerle hesaplaşmak için yayınladığı KHK’lerle binlerce kamu emekçisini işinden ettiğini hatırlattı. Kamuda iş güvenliğinin ortadan kaldırıldığını ifade eden Şükran, “Bulunduğumuz tüm iş yerlerinde bu anti-demokratik uygulamalara karşı tepkimizi koymaya devam ediyoruz” dedi. 

‘Demokrasinin tesis edilebilmesi için üzerimize düşeni yapmak zorundayız’

Seçim sürecini göz önünde bulundurarak herkesin geleceğine, ekmeğine sahip çıkmak anlamında üzerine düşen ciddi görevler olduğuna dikkat çeken Şükran, seçim yasasındaki değişiklikleri anımsattı. Şükran sözlerini şöyle sonlandırdı: “İktidar 20 yıllık süre boyunca ülkedeki tüm kesimlere dönük yürüttüğü politikalarla ekonomik olarak krizin en derinden yaşanmasına neden oldu. Talana ve yağmaya karşı birçok yerde ciddi direnişler var. Yaklaşan seçimlerde ülkedeki herkes vicdanını dinleyecek ve demokrasiye sahip çıkma noktasında adımlar atacak. Bizim de KESK olarak en büyük temennimiz, mücadeleyi en temel olarak yükselttiğimiz nokta budur. Ülkedeki demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğünün yeniden tesis edilebilmesi için üzerimize düşeni yapmak zorundayız.”

Editör: Haber Merkezi