ANKARA - Roboski katliamında verilen ‘vur’ emrinin politik olduğunu belirten HDP Milletvekili Abdullah Koç, “Roboski’nin hesabı tarafsız ve bağımsız yargının önünde sorulacak” dedi. 

MA'nın haberine göre; İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi ve Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), 19 Aralık Katliamı, Maraş Katliamı ve Roboski Katliamı’nın yıldönümleri kapsamında Tüm Belediye Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN) Genel Merkezi’nde bir panel düzenledi. “19 Aralık Katliamı, Maraş Katliamı, Roboski Katliamı Bir Daha Asla” pankartının asıldığı panele, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Örgütü, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), ve pek çok sivil toplum örgütü (STÖ) dinleyici olarak katıldı.

Panel öncesinde katliamlarda yaşamını yitirenler anısına dara duruldu, çera yakıldı ve deyişler söylendi.

‘HDP’YE YÖNELİK SİYASAL SOYKIRIM’

Panelde ilk olarak söz alan avukat Kazım Bayraktar, katliamların ve pogromların tarihsel sürekliliğine değinerek, şunları söyledi: “Bu katliamların karşısında hep insan hakları ve demokrasiden bahsediyoruz. Bu kadar devlet kaynaklı katliamların tarihselliğine baktığımızda bu sadece insan hakları ve demokrasi mevzusu değil. Bütün bu kanlı politikaların özü itibariyle özel mülkiyet kavgası olduğunu görüyoruz. Ermeni katliamı ile başlayan Kürt katliamı ve Alevi katliamı ile devam eden süreçte, hep katledildiklerini, sürgüne gönderildiklerini ve mallarına el koyduklarını, buna yönelik kanunların yapıldığını gördük. 19 Aralık katliamı siyasal soykırım hedefiydi. Şu anda da HDP’ye yönelik siyasal bir soykırım hedefinin olduğunu görüyoruz.”

‘DAVAMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ’

DAD Ankara Şubesi Eş Başkanı Mustafa Karabudak, Maraş Katliamı’nda 6 gün boyunca devletin ortaya çıkmadığını ve katliamın sürdüğünü söyledi. Alevilerin can ve mal güvenliğine yapılan saldırının ardından yaşadıkları bölgeleri terk ettiklerini belirten Karabudak, bu sürecin ardından da asimilasyon politikalarının başladığını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Maraş’ta kaç kişi katledildi? Katledilenlerin mezarları nerde? Oradaki aileler nereye gitti? Hala bilmiyoruz. Günümüzde hala yok edilme tehdidi altındadır. Katliamlar halkların kaderi değildir. Bizlerin bu katliamları anarken görevimiz, bunlara karşı ne yapabileceğimizi sorgulamaktır. Davamıza sahip çıkacağız. Toplum kırım politikalarına karşı örgütlenmemiz gerekiyor. Tüm ezilenler ve ötekiler, birlikte bu zihniyete karşı ortak mücadele yürütebilmemiz için katli vacip bir toplumdan çıkarılmamız gerekiyor.”

‘İRADEMİZ VE KAZANIMIMIZ: DİRENİŞ’

İHD üyesi Mehmet Acettin, Ceyhan ve Sincan cezaevinde kaldığı süreçte katliamlara tanıklık etttiğini belirterek, “19 Aralık katliamı 96’daki ölüm orucunun kazanımlarına karşıydı. 96’dan sonra işçi sınıfı ve emekçi hareketinin devlet için tehdit olduğunu fark ettiler. Alevilerin, Kürtlerin ve Ermenilerin mallarına el koyarak zenginleşenler bu sefer emperyalistlere sığındı. İnsanı tekleştirmek, sosyal ilişkileri ile temasını kesmek amaçlanıyordu. İçerdekiler buna karşı direneceklerdi ve buna karşı sert tepki gösterdiler. Bugün bu amaçla harfini sayamadığımız tipte hapishaneler kuruldu. O katliamın tanığı olarak o gün çok kayıplar vererek buraya geldik. Bizi bugün yine burada bir araya getiren değerlerimiz ve mücadele azmimiz. Bu bir direniştir. Ölüm orucu sonucu bedenimizi feda ederek direnişi sürdürdük. Bizim irademiz ve kazanımımız bu direnişi ayakta tutmaktır” diye konuştu.

‘VUR EMRİNİ VEREN SİYASİ İKTİDARDIR’

HDP Agirî Milletvekili Abdullah Koç, katliam failleri hukuk önünde yargılanmadığı sürece yeni katliamların yaşanacağını söyledi. Türkiye tarihinde toplumsal muhalefetin ortaya çıktığı dönemlerde katliamların ve olağanüstü yargı rejiminin açığa çıktığını vurgulayan Koç, “Toplumsal muhalefeti baskılamak için hukuk kullanılıyor. Kürtler, işçiler ve Alevilerin yürüttüğü toplumsal muhalefet söz konusu ise, ikili yargı sistemi karşımıza çıkıyor. İkili yargı sisteminin ilk örnekleri Nazi Almanya’sında ortaya çıkıyor. Bunu uygulayan tek ülke ise Türkiye. Devletin ve iktidarın hata yaptığını kabul ettiği Roboski Katliamı, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nda sınır ticareti kapsamında ele alınıyor ve ‘vahim hata’ olarak değerlendiriliyor. Yargılama sürecine değinilmedi. ‘Vur’ emri, politik bir emirdir. Bu emir, hükümete ve siyasal iktidar tarafından veriliyor. Hukuki açıdan bu yetkiyi kullanan siyasal iktidardır. İktidardan tetiği basan kişiye kadar kademeli sorumluluklar mevcuttur, fakat karşılarında Kürtler ve muhalifler olduğu için buna dair devam eden bir dava yok. Bu insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Devam eden bir soruşturma yok, rafa kaldırılan bir dosya silsilesi var. Biz bunu sonuna kadar takip edeceğiz. Bunun hesabı mutlaka tarafsız ve bağımsız bir yargının önünde sorulacak. Roboski, zaman aşımına terk edilecek bir dava değildir” dedi. 

ROBOSKİ’YE ADALET İÇİN MÜCADELE

Panelde son olarak söz alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Levent Gök, dün Roboski’de bulunduğunu aktararak, sınır ötesi harekâtlarda son imzanın Genel Kurmay Başkanı tarafından atıldığını belirtti ve Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın imzanın verilmesi noktasındaki çabasını anlattı. Gök, “Bu dosya mutlaka açılacaktır. Roboski’ye adaletin gelmesi için mücadeleyi birlikte sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi