DİYARBAKIR - Sansür Yasası’na tepki gösteren gazeteciler, hakikatleri ortaya çıkarmak isteyen meslektaşlarının 90’lardan bu yana baskı ve saldırı politikaları altında mesleklerini yapmaya çalıştığını söylerken, “Bıçak sırtında, sıkıştırılmış mecralarda mesleğini yerine getirmeye çalışan, gerçeğin peşindeki gazeteciler bedeli ne olursa olsun zaten bu yasaya karşı da susmayacaktır” dedi.  

Kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen 7418 sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Meclis’te AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmişti. Yasa, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından onaylandıktan sonra Resmi Gazete’de yayımlandı.

Nûjinha muhabiri Medine Mamedoğlu ile gazeteci ve yazar Bircan Değirmenci, sansür yasasını JINNEWS'ten Rojda Aydın'a değerlendirdi.

‘Sansür bu yasayla birlikte resmiyet kazandı’

Sansür yasasının toplum ve halk arasında korku ve kaygılara neden olduğunu vurgulayan Bircan, “Sosyal medya yoluyla halkta korku, endişe ve panik yaratmayı engellemek amacıyla, AKP ve MHP’nin adına ‘dezenformasyonla mücadele’ dedikleri, lakin aslında bir sansür yasası olan bu teklifin Meclis’ten geçmesi halk arasında korku, panik ve kaygı yaratılmasına neden oldu. Direkt ve dolaylı olarak zaten var olan sansür bu yasayla birlikte artık resmiyet kazandı. Özellikle gazetecilere bitmek bilmeyen davaların açıldığı, alanlarının daraltıldığı, sıkıştırılmış mecralarda haber ve veri akışını sağlamak için mücadele ettikleri bir ortamda bu yasa cezaevlerindeki gazeteci kalabalıklığını artıracak gibi gözüküyor. Yasanın dezenformasyon terimini muğlak ve son derece geniş şekilde tanımlayarak dezenformasyonu suç haline getireceği gayet açık olduğundan özgür ve açık tartışma ortamını da kısıtlayacak. Ne yazık ki zaten var olan sansür ve otosansür artacak” ifadelerine yer verdi.

‘Habere erişim hakkı da engellenmiş olacak’

Bu yasanın sadece gazetecilere yönelik değil, bütünlüklü olarak toplumu sindirmeye, korkutmaya ve tabiri caizse yola getirmeye çalışmak olarak algılanması gerektiğini belirten Bircan, “Çünkü insanlar daha şimdiden neyin haber değeri taşıyıp taşımadığını ya da neyi söylersek suç olur diye tedirgin olmaya başladı. Artık ifade özgürlüğünü geçtik, haber ulaştırma ve habere erişim hakkı da engellenmiş olacak. Bu nedenle yurttaş sorumluluğuyla hareket ederek, gerekli tepkinin verilmesi lazım. Keşke denildiği gibi amaç dezenformasyonla mücadele olsaydı. Eşit şekilde uygulanmış olsa belki şu anda ana akım medyanın neredeyse tamamının cezalandırılması gerek. Ve yine eğer niyet buysa o halde bu yasa taslağı gazetecilere ve meslek örgütlerine danışılarak hazırlanması gerekmez miydi?” diye belirtti. 

Bircan son olarak, “Bıçak sırtında, sıkıştırılmış mecralarda mesleğini yerine getirmeye çalışan, gerçeğin peşindeki gazeteciler bedeli ne olursa olsun zaten bu yasaya karşı da susmayacaktır. Bundan sonra ne mi olacak? Keşke öngörebilsek ya da keşke tahminlerimizde yanılsak” diye ekledi.

‘Yasa fiili olarak 90’lardan beridir sürüyor’

Hakikatleri ortaya çıkarmak isteyen gazetecilerin 90’lardan bu yana baskı ve saldırı politikaları altında mesleklerini icra etmeye çalıştığını söyleyen Medine Mamedoğlu, “O yıllardan bu yana meslektaşlarımız katledildi, tutuklama veya tehditlere maruz bırakıldı. Biz de bu tehditlere ve katliam politikalarına rağmen hakikat arayışını bırakmayan bir mirasın ardıllarıyız. Ülkede yaşanan siyasi süreçle birlikte özgür basın üzerinde yürütülen politikalar da şekilleniyor. Şu an hem ekonomik, hem siyasi hem de toplumsal olarak yaşanan kriz mesleklerini sokakta icra etmeye çalışan gazetecileri de etkiliyor. Aslında özgür basın emekçileri meclisten geçen ve onaylanan ‘sansür yasası’ denilen yasağı yasal olmasa da fiili olarak 90’lı yıllardan bu yana yaşamaktaydı” dedi.

‘Gazetecilik mesleğini kontrol altına almak istiyorlar’

Gazetecilere yönelik baskı ve tutuklamalara da dikkat çeken Medine, birçok meslektaşının yaptıkları haberlerden dolayı bugün cezaevinde olduğunu ve ceza aldığını söyledi. Meslektaşlarının mesleki faaliyetlerinin gerekçe gösterilerek yargılandığını dile getiren Medine, “Bugün dahi hak ihlallerini ve işkenceyi teşhir eden haberler yaptığımızda hedef haline gelebiliyoruz. En bariz örnek olarak Van’da köylülerin helikopterden atılmasına dair haberi yapan arkadaşlarımızın tutuklanmasını gösterebiliriz. Dediğim gibi bizler bu yasada yer alan maddeleri yıllardır alanda görüyor ve maruz kalıyoruz. Ama bu yasanın Meclis’ten geçmesi ülkede ki gazetecilik için ciddi bir sorundur. Yaptığımız haberler herhangi bir sorguya gerek kalmadan kaldırılabilecek ya da biz o haber nedeniyle yargılanabileceğiz. Bu yasayla aslında her şeyde olduğu gibi gazetecilik mesleğini de kontrol altına almak istiyorlar. Görevi hakikatleri ortaya çıkarmak olan bu alanı denetim altına alıp ‘sadece bizim istediğimiz şeyler haber olacak’ şeklinde bir gözdağı verilmek isteniyor. Bizler özgür basın emekçileri olarak bu yasaya karşı haberlerimizi yazmaya, bölgede yaşanan hak ihlallerini, işkence ve şiddeti teşhir etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.  

‘Kadın mücadelesinin sesini kısmaya çalışıyorlar’

Son yıllarda ülkede yaşamın her alanında yok sayılan, şiddete maruz bırakılan ve hak ihlallerinin en ağırına uğrayan kesimin kadınlar olduğunun altını çizen Medine, “Biz de kadın gazeteciler olarak kadınların maruz bırakıldıkları bu ihlalleri teşhir etmeye ve gündemleştirmeye çalışıyoruz. Bilindiği üzere, özellikle bölgede kadınlar üzerinde özel ve kirli politikalar yürütülmektedir. Fuhuş, uyuşturucu ve tecavüz gibi çok ciddi özel savaş politikaları yürütülmektedir. Bunun yanı sıra her gün kadınlar katledilmekte, şiddete ve tacize ve her türlü mobbinge maruz bırakılmaktalar. Bu yasayla bir nevi bunların da teşhir edilmemesi için uğraşıyorlar. Hem kadınlara dönük hak ihlallerini hem de gerçekleri gündemden uzak tutup alınacak tepkilerin önüne geçmek istiyorlar. Bir nevi kadın mücadelesinin sesini kısmaya çalışıyorlar” sözlerini kullandı.  

‘Gazetecilik mesleği yok edilmek isteniliyor’

Medine, son olarak şunları söyledi: “Bunun yanı sıra bu yasanın meclisten CHP’nin 90 vekili oy kullanmadığı için 70 oy farkla geçtiğini de biliyoruz. Bu yasa maalesef muhalefet tarafından bile ciddiye alınmıyor ve ‘nasıl olsa seçim geliyor’ havasıyla yaşanan durumu kabul ettiler. Seçim öncesi bu yasanın meclisten geçirilmesi bize birçok şeyi göstermektedir. Kapalı kapılar ardında ne döndüğünü bilmiyoruz. Ama şu anda yürürlükte olan yasa insanların doğru haber alma hakkına büyük darbe vuracaktır ve seçim sürecini ciddi anlamda etkileyecektir. Olayların gündemleştirildiği ve tepkilerin yer bulduğu sosyal medya sınırlandırılacak, iktidarın seçim sürecinde yapacağı hak ihlalleri ve provokasyonların duyurulmasının önüne geçilecektir. Bu sınırlandırma ile bu duruma sessiz kalan hem ana muhalefet hem de seçmenleri de zarar görecektir. Doğru haber alma herkesin hakkı ve bu hakkı engellemekle ülkede var olan gazetecilik mesleği yok edilmek isteniliyor. Buna karşı bizler mücadele etmeye ve yazıp çekmeye devam edeceğiz.”

Editör: Haber Merkezi