TOPLUMSAL YARALARIMIZDAN BİRİDE BOŞANAN ÇİFTLERE TOPLUMDA Kİ "ERİL" BAKIŞI Hepimiz insanız başımızdan her şey geçebilir; bizim başımızdan geçmez dememeliyiz severken birbirimizi arkadaş, nişanlı ve Evliyken de ayrılabiliriz, nasıl yaşamda doğum ve ölüm varsa ayrılık da var. Hepimizin kendimize göre bir yaşam modeli var; kimisi özgür eş der, kimisi klasik, kimisi de modern evlilik der,her bireyin farklı tercihleri olabilir bu tercihlerden dolayı kafaları uyuşmadığı ya da duyguları tükendiği, anlaşmadıkları yada şiddet uğradıkları için ayrılmaları doğaldır.

TOPLUMSAL YARALARIMIZDAN BİRİDE BOŞANAN ÇİFTLERE TOPLUMDA Kİ "ERİL" BAKIŞI
Hepimiz insanız başımızdan her şey geçebilir; bizim başımızdan geçmez dememeliyiz severken birbirimizi arkadaş, nişanlı ve Evliyken de ayrılabiliriz, nasıl yaşamda doğum ve ölüm varsa ayrılık da var. Hepimizin kendimize göre bir yaşam modeli var; kimisi özgür eş der, kimisi klasik, kimisi de modern evlilik der,her bireyin farklı tercihleri olabilir bu tercihlerden dolayı kafaları uyuşmadığı ya da duyguları tükendiği, anlaşmadıkları yada şiddet uğradıkları için ayrılmaları doğaldır. Olmayan bir duygu varmış gibi devam etmektense ayrılmak daha onurlu bir davranış olur. Ayrılmak hak ise yeni bir yaşam kurmakta haktır. Bizlere düşen birbirimize saygı duymaktır. Basit kıskançlıklarla egolarımızı tatmin etmek için yaşamımızdan ayrılan eşlerimize yaşamlarını zehir etmek değil, saygı duymak erdemliktir.
Toplum ne der hepimizin zihninde bu soru dolaşır;evet toplum aydınları aydınca yaklaşırken, toplumun eril zihniyeti ise kendini pek çok durumda göstermektedir. Özelikle kadınlar taciz uğrarlar nede olsa kocası yok, namus bekçisi yok, iyi biri olsaydın boşanmazdın eşinden derler, aşağılamayı, dışlamayı biz namusluyuz boşanmamışız düşüncesiyle kendilerine hak görürler. Oysa ayrılan her çiftin yürekleri yaralıdır; bu yaralara dokunmuyorsanız, saygı duyamıyorsanız bari kanatmayın.
Bizim eril zihniyetle mücadeleyi her platforma taşımamız gerekiyor; sinemaya, tiyatroya, panellere, atölyelere, hayatın her alanına taşımalıyız. Eril zihniyet; sesiz toplumsal bir baskıdır, duygusal şiddettir. Bu baskıya, bu şiddete dur demeliyiz, evliler ve boşanmışlar olarak bu eril zihniyete karşı el ele vermeliyiz, eril söylem ve eylemlere karşı net bir duruş ve tavır segilemeliyiz,zihniyet değişimi için ne gerekiyorsa yapmalıyız, eril zihniyetin yerini eşitlikçi bir yaşam felsefesiyledeğiştirmeliyiz.
Bizler her anlamıyla birbirimizi dışlamak yerine insanca özgür birlikte yaşamı inşa etmek için el ele vermeliyiz. Maddi ve manevi her anlamda birbirimizin sorunlarını çözmek için elimizden geleni yapmalıyız hep bana rap bana bize kazandırmaz, bizim topluma toplumun bize ihtiyacı var, insan olarak var olmak adaletli, eşitçe, emekle birbirimize saygı duyarak mümkündür.