BAZEN ALGILARINIZLA OYNARLAR Orta doğululuk böyle bir şeydir. Çok yalan söylemek ve yalanını kitlelere alkışlatmak.

 

 

 

BAZEN ALGILARINIZLA OYNARLAR
Orta doğululuk böyle bir şeydir. Çok yalan söylemek ve yalanını kitlelere alkışlatmak.
Çünkü yalan söyleyen karşısında ki kalabalığın tüm sorgulama mekanizmalarından alı konulduğunu iyi bilir ve yıl on iki ay gökyüzünden bereket bekleyen bir akıl tutulmasının fazla düşünüp oradan bir gerçeğe ulaşmak gibi kaygısının olmadığını da bilir.
Bu yalanların ve vaatlerin en elekten geçilmezleri seçim dönemlerinde yapılır!
Kayseri’ye liman yapacağını söyleyen politikacının söylediklerine hep gülmüşüzdür! Tabi o bunu söylerken alandaki herkes alkışlıyor!
Kayseri de deniz olmadığını yıllar sonra öğrendiğimizde jeton düşmüştü ama, bu sefer de tek çare mevzuyu alaya almaktı ve yıllardır öyle yapıyoruz.
Basından öğreniyoruz ki, Öznur Çalık gittiği Arguvan’a hızlı tren sözü vermiş!
Ne yani hava alanı sözü mü verecekti? Hem hızlı tren dediğiniz ne ki? Ray döşeyip, orada tren yürüteceksiniz ve Arguvanlı da rahatlıkla sağa sola hızlı bir şekilde seyahat edecek!
Bir seçim çalışmasında Pütürgenin Hüsükuşağı köyünde kendileri ile karşılaşmıştık!
Kısacası iki farklı parti “ Pişti” olmuştuk!
Öznur Hanım bana dönerek “ Başkan benim köyümde ne işiniz var” diyerek espri yapıp merhabalaşmıştı!
Ben de yanıt verdim “ Evet, gelirken bu köyün sizin olduğunu anladım”
“Aaa, nereden anladınız?” dedi!.
“Gelirken keçilerin bile zor geçtiği toprak yoldan” dedim!
Herkes güldü o ise yirmi yıldır yapılmayan yolun gerekçelerini anlatmaya durdu!
Kısacası bir hızlı tren de Hüsükuşağına gelse fena olmaz!
Yine bir Belediye Başkanlığı seçimi!
O zaman Vandayım. Bütün adayların projelerini anlatacakları bir toplantıya davet edildik!
Gittik!
İlk önce CHP adayı olan profesör ünvanlı, elinde kocaman bir kroki ve çubukla bir şeyler anlattıktan sonra “ asıl yapacağım çalışma Van’ın kaderini değiştirecek ve buraya bilmem kaç milyon turist akın edecek, döviz girdisiyle halkın refah düzeyi yükselecek.”
Sonra ikinci bir kocaman rulo kağıdı açıp tahtaya astı! Erek dağının tepesinden Vana bir şelale akıyordu ki, görseli bile göz kamaştırıcıydı!
Sonra çubuğu uzatıp resim üzerinde başladı anlatmaya “ Keşiş gölünün suyunu erek dağından aşırıp getireceğim!”
Ben birden yerimden fırladım “ Hocam siz hiç keşiş gölüne gittiniz mi?” dedim.
Koca profesör kem, küm etti ve hemen kağıdı tekrar rulo yapıp yerine geçti!
Çünkü Keşiş gölü Vanın tepesindeki erek dağının yaklaşık on beş kilometre gerisinde ve dağla arasında derinliği bin metrenin üstünde olan “Cehennem deresi” var!
İşte beyefendi bu dereyi aşıp Vana şelale getirecekti!
Sonra Refah Partisinin adayı çıktı kürsüye!.
Nedense hepsi suya takmıştı! Beyefendi Bahçesarayın suyunu Vana getirecekti!.
Bahçesarayı görmeyenler varsa anlatayım!.
Onuncu gezegen olarak adlandırılır!.Üç bin beş yüz metre yükseklikteki krapet geçidinin dibinde ve etrafı “İhtiyar şahap dağları” ile çevrili!.İşte buraları aşıp Bahçesarayın üç bin metre derinliğindeki suyunu getirecekti!.
Tekrar ayağa kalktım!
“Bu dağları nasıl aşıp, su getireceksin” dedim!
Ne dese iyi?
“Hocam farkımız bu işte, tünel yapıp getireceğiz!”
Hiç bir şey demedim ve ayağa kalkıp toplantıyı terk ettim!.
Fazla söze gerek yok!
Yaşadığımız coğrafyanın gerçek yüzü bu!
Biri yalan söyler, biz alkışlarız!.