“Çıkmış patates, domates, sivri biberden bahsediyor; sen mermi nedir bilir misin?” Evet Sayın Cumhurbaşkanı, herkes yediğini bilir! Gariban,bir tarım ülkesinde sebze fiyatlarının neden çıldırdığını bilir ve bu acayipliğe karşı sadece hayrete düşer! Çünkü fazlada yapabileceğinin olmadığını bilir! Çünkü daha fazlası bölücülüktür, vatan hainliğidir, dahası yaradana şirktir! Şükretmekten geldiğimiz bir kültürde bunları dile getirmenin karşılığı cehennem azabıdır! “Mermiden haberi olmayanları” haberdar etmek gibi bir görevi üstlenen mafya babası demek ki boşuna “ Silahlanın” demedi! Üstelik tespihini sallayarak çıktığı mahkeme huzurunda “ Ne söylediysem arkasındayım” diyerek! Tabi bu arkasında olduğu durum, onun elini kolunu sallayarak mahkeme huzurunda ayrılmasını ne kadar haklı kıldı, onu bilemem? Ülkeyi bir kan denizine çevirmenin çağrısı bu kadar mı, masumane karşılanır, onu da bilemem? Zaten anladık ki, bu saatten sonra patates, soğan ekmenin bir alemi yok! Uygun arazi bulup, mermi ekmek daha cazip! İlaç ve mazot fiyatı çıldırmışken, hiç bir girdisi olmayan bir iş! Bunları bir tarafa bırakarak asıl tehlikenin ne olduğunu görmeyenlerin Kartal’da çöken binadan ders çıkarcaklarını hiç sanmıyorum! Bir tek binanın enkazını bir haftadır kaldıramayaların olası bir İstanbul depreminde ne yapacaklarını düşünmek bile istemiyorum! Van depremi daha dün gibi hafızalarda tazeyken, gidin bakın! Yine çok katlı binalar, yine aymazlık, yine bina terörü! Ortalama kırk yılda bir büyük depremlerin yaşandığı Van’da, kırk yıl sonrasına tabut biçiyoruz! Bu ülkenin her tarafı için geçerli! Siyasi nedenlerle getirilen “İmar barışının” daha ne kadar cana mal olacağını kestirmek mümkün değil! Bu ülkede bu kadar ucuz ölmeyi hak edecek ne yaptık? Bilime, sanata, çağdaşlığa açılacak yollar salık vermek varken, mermi seviciliği getirip bir karış havadaki aklımızın tepesine koyarsanız, hepimize geçmiş olsun! Mesela kırmızı ışıkta durmayı tam öğrenmişken, birden bire “Yayalara her halükarda geçiş üstünlüğü” getirmekte neyin nesi? Yollarda trafik levhalarını kurşunlayan bir maganda yanımız varken, şimdi trafik Işıklarına sayıp, sövmek gibi bir hakımızda oldu! “Her toplum hak ettiği gibi yönetilir” demiş üstat! Hak etmişsen, sitem etmeyeceksin! Öyle uluorta “ Patates, soğan” dersen, yarın tank hakkındaki cehaletinde ortaya çıkarsa, neden yüzüm kızardı diye sızlanmayacaksın!. .

 

 

 

“Çıkmış patates, domates, sivri biberden bahsediyor; sen mermi nedir bilir misin?”

Evet Sayın Cumhurbaşkanı, herkes yediğini bilir!

Gariban,bir tarım ülkesinde sebze fiyatlarının neden çıldırdığını bilir ve bu acayipliğe karşı sadece hayrete düşer!

Çünkü fazlada yapabileceğinin olmadığını bilir!

Çünkü daha fazlası bölücülüktür, vatan hainliğidir, dahası yaradana şirktir!

Şükretmekten geldiğimiz bir kültürde bunları dile getirmenin karşılığı cehennem azabıdır!

“Mermiden haberi olmayanları” haberdar etmek gibi bir görevi üstlenen mafya babası demek ki boşuna “ Silahlanın” demedi! Üstelik tespihini sallayarak çıktığı mahkeme huzurunda “ Ne söylediysem arkasındayım” diyerek!

Tabi bu arkasında olduğu durum, onun elini kolunu sallayarak mahkeme huzurunda ayrılmasını ne kadar haklı kıldı, onu bilemem?

Ülkeyi bir kan denizine çevirmenin çağrısı bu kadar mı, masumane karşılanır, onu da bilemem?

Zaten anladık ki, bu saatten sonra patates, soğan ekmenin bir alemi yok! Uygun arazi bulup, mermi ekmek daha cazip! İlaç ve mazot fiyatı çıldırmışken, hiç bir girdisi olmayan bir iş!

Bunları bir tarafa bırakarak asıl tehlikenin ne olduğunu görmeyenlerin Kartal’da çöken binadan ders çıkarcaklarını hiç sanmıyorum!

Bir tek binanın enkazını bir haftadır kaldıramayaların olası bir İstanbul depreminde ne yapacaklarını düşünmek bile istemiyorum!

Van depremi daha dün gibi hafızalarda tazeyken, gidin bakın! Yine çok katlı binalar, yine aymazlık, yine bina terörü!

Ortalama kırk yılda bir büyük depremlerin yaşandığı Van’da, kırk yıl sonrasına tabut biçiyoruz! Bu ülkenin her tarafı için geçerli! Siyasi nedenlerle getirilen “İmar barışının” daha ne kadar cana mal olacağını kestirmek mümkün değil!

Bu ülkede bu kadar ucuz ölmeyi hak edecek ne yaptık?

Bilime, sanata, çağdaşlığa açılacak yollar salık vermek varken, mermi seviciliği getirip bir karış havadaki aklımızın tepesine koyarsanız, hepimize geçmiş olsun! Mesela kırmızı ışıkta durmayı tam öğrenmişken, birden bire “Yayalara her halükarda geçiş üstünlüğü” getirmekte neyin nesi?

Yollarda trafik levhalarını kurşunlayan bir maganda yanımız varken, şimdi trafik Işıklarına sayıp, sövmek gibi bir hakımızda oldu! “Her toplum hak ettiği gibi yönetilir” demiş üstat! Hak etmişsen, sitem etmeyeceksin! Öyle uluorta “ Patates, soğan” dersen, yarın tank hakkındaki cehaletinde ortaya çıkarsa, neden yüzüm kızardı diye sızlanmayacaksın!