O KAFESLERE HİÇ GİRDİNİZ Mİ Şehire inen caddenin her iki yakasında belli aralıklarla kafeslere doldurulmuş kuş, kedi, köpek ve hatta bukalemun. .

 

 

 

 

O KAFESLERE HİÇ GİRDİNİZ Mİ
Şehire inen caddenin her iki yakasında belli aralıklarla kafeslere doldurulmuş kuş, kedi, köpek ve hatta bukalemun...
Olmaları gereken yer, doğal ortamları olan orman, dağ, taş ve topraktır!
Hayvanlar hapsedildikleri bu kafeslerde üstelik faiş fiyatlarla pazarlanıyor!
Kefesin önünde geçerken hepsi adeta size yalvarırcasına kimi patisini, kimi gagasını uzatıyor!
Tam bir esaret!
Her gördüğümde cezaevi günlerim aklıma gelir ve o an kendimi demir parmaklıkların ardında bulurum!
Mazgal kapısındaki kutudan alacağınız mektuptan başka çareniz yoktur ve gökyüzü dahi gözlerinize çekilen dikenli tellerin ardındadır!
Onun için insanları, hele suçsuzken oraya tıkanların bu kararları verirken daha adil olmaları için stajlarını tıpkı bir mahkum gibi cezaevlerinde yapmaları gerektiğine inanıyorum!
Sonra o hayvanları kafese tıkayıp satanlara da aynısını uygulamak gerekir! En az üç ay süre ile o daracık kafeslere koyup cadde boylarında, güneş, ya da yağmur altında bekletecek, yiyeceğini ve suyunu da kafesin içine bırakacaksın ki öyle yesinler!
Eh, buna razıysa bırakın hayvan ticareti yapsın, demek ki o sağlıklı değil, ruh hastasıdır!
Hele o küçücük el kadar kafeslere keklik koyup, avını yapanlar bu işin daha ağır hastalarıdır! Hayvanlar kendi etrafında dahi dönemiyor! Ne kadar ilkel, ne kadar can acıtıcı bir durum!
Sonra hayvanlara şartlı eğitim vererek aslında onlara işkence edip, insanları eğlendirdiklerini sanıyoruz!
Onları seyredip gülerken, ne kadar aciz ve zavallı birer hayvan olduğumuzun farkında değiliz!
İnsan işte!
Yer yüzünün en büyük canavarı!
Hiç bir şey bulamayınca kendini bile yiyecek kadar tehlikeli!