MERSİN - İnsanların nasıl bir insan üzerinde tahakküme, köleliğe ve sömürüye hakkı yoksa bunun hayvanlar için de geçerli olduğunun altını çizen Mersin Vegan İnisiyatifi'nin kurucularından Nilay Kızılay, "Hayatımızı devam ettirmek için hayvanları öldürmek, katletmek zorunda değiliz. Bulunduğunuz şehirde, bölgede, köyde de olsanız yalnız değilsiniz ve siz çevrenizi etkiledikçe hayvan zulmü son bulacak" dedi. 

JINNEWS'ten Marta Sömek'in haberine göre; Günümüzde hayvanlar eskiden olduğu gibi hala katlediliyor, tecavüze ve işkenceye maruz bırakılıyor ve sömürülüyor. Hayvanlara dönük tüm bu "uygulamalar" cezasızlık ile "ödüllendirilmekte" çünkü bir hayvana işkence edilmesi karşısında yalnızca nadiren para cezaları verilmekte. Bu sebeple de hayvanlara yapılan işkenceler, katliamlar, tecavüzler her geçen gün artmakta.

Henüz çok yeni olan Mersin Vegan İnisiyatifi'nin kurucularından Nilay Kızılay ile inisiyatiflerinin oluşumu, amaç ve hedefleri, çalışmaları, ilk eylemleri, insanların neden vegan olmaları gerektiği ve vegan felsefesine ilişkin konuştuk. Nilay ajansımız aracılığıyla tüm kamuoyuna, "Kimse kendini yalnız hissetmesin, bulunduğunuz şehirde, bölgede, köyde de olsanız yalnız değilsiniz ve siz tüm çevrenizi etkileyeceksiniz, siz çevrenizi etkiledikçe hayvan zulmü son bulacak" diye seslendi.

'Vegan olduğum ilk dönem yalnızlık çekiyordum'

"2019’da Mersin’e döndüğümde birazcık yalnızlık çekiyordum, Mersin bölgesinde yaşayan çok fazla vegan yoktu" diyen Nilay, daha sonra Adanalı bir arkadaşıyla tanışarak Adana Vegan İnisiyatifi sayfaları sayesinde Mersin’de de birkaç vegan ile tanışarak gruba dahil olduğunu aktardı. Sonrasında sayılarının 20-25 kişiyi bulmasıyla Adana ve Mersin grubunu ayırmaya karar verdiklerini paylaşan Nilay, "Mersin Vegan Duyuru Sayfası"nı kurduklarını fakat grupta sadece veganların olmadığı, naveganlar, vejetaryenler, vegan olmak isteyen ama aklında soru işaretleri olan  birçok kişinin de yer aldığını dile getirdi. 

'Farkındalık yaratmak istedik'

Grubu kurduktan sonra etkinlikler düzenleyerek bir yerde vegan ürünler bulduklarında hep beraber gidip denediklerini ifade eden Nilay, inisiyatiflerinin kuruluş sürecini şu cümlelerle anlattı: "Yaklaşık 5-6 kişi inisiyatif oluşturmak istedik çünkü sadece buluşmalarla kalsın istemiyorduk, özellikle cube of truth (küp eylemi) var, bunları izledikten sonra ‘veganım soru sorabilirsin’ gibi farkındalık yaratmak istedik. Bununla ilgili görüşmeler yapmaya başladık fakat tam o arada pandemi araya girdi, herkes farklı şehirlere dağıldı, kafeler kapatıldı, sokağa çıkma yasağı getirildi, bir sürü engelleyici sebepler oldu. Yasaklar esnetildikten sonra 81 ilde 81 piknik etkinliği ile 30-40 vegana daha ulaşabilmiş olduk, böylelikle grubumuz 80 kişiye ulaştı."

'Daha organize, örgütlü ve bilinçli bir halde yapmak istedik'

Önceden kendisinin de çok fazla hayvan bedeni tüketimi olduğunu aktaran Nilay, bunun bir video sayesinde değiştiğini dile getirdi ve inisiyatifi kurmalarının önemini "Daha önce hiçbir kuzuyla yavru kedinin aynı canlı, aynı yaşam hakkına sahip olduğunu maalesef toplumsal alışkanlıklardan dolayı görmezden gelmişim. Ve bir video benim hayatımı değiştirebiliyorsa, dört yıldır bu hayvan sömürüsüne hiçbir şekilde katkıda bulunmayıp hatta tam tersi çevremi de dönüştürmeye çalışıyorsam bunu daha organize, örgütlü ve bilinçli bir halde yapmak istedik, bunun için de inisiyatif kurmamız gerekiyordu" şeklinde aktardı.

'Amacımız hayvan sömürüsünü azaltmak'

Amaçlarının ilk önce insanları bilinçlendirmek olduğuna ışık tutan Nilay, "Çünkü kimse mezbahaların daha doğrusu hayvan katledilen yerlerin iç kısmını bilmiyor sadece para vererek kansız bedenlere ya da iltihaplı, kanlı olmayan sütleri, anne sıvılarını alıyorlar. Bunu en azından bir görselle ya da metinle farkındalık yaratırsak kafalarında soru işaretleri oluşur ve bu şekilde dönüşümleri başlar" dedi. Amaçlarının hayvan sömürüsünü azaltmak, insanları vicdanen bilinçlendirmek olduğunu yineleyen Nilay, inisiyatifteki tüm arkadaşlarının etik vegan ve zaten ilk ilkelerinin de bu olduğunu paylaşarak, inisiyatifte yer alan herkesin etik vegan olmak zorunda olduğunu söyledi.

İlk eylem: 'Hayvanların acılarını fotoğraflarla gösterdik'

İnisiyatif, ilk eylemini 29 Ağustos Pazar günü Tarsus Doğa Parkı’nda yaptı. Hayvanat Bahçesi önünde, “Hayvan sömürüsüne destek olma hayvan hapishanelerine gitme” sloganıyla yapılan eylemde hayvanların özgür yaşam hakkına dikkat çekmeye çalışıldı. Artık hayvanat bahçelerinde bile insanlardaki hayvan hapishanesi algısını değiştirmek için “doğa parkı” yazısının yer aldığını vurgulayan Nilay, "Ve biz de tam o tabelanın önünde yer alarak hayvanların acılarını (saygısızlık edecek görseller kullanmadan) gösteren fotoğraflarla mücadeleleri göstererek insanlarda soru işareti uyandırdık" diye konuştu. Eylemlerini daha dikkat çekici ve kalabalık olarak seslerini duyurma amacıyla yapmayı planladıklarını söyleyen Nilay, yaklaşık bir ay sonra ikinci eylemlerinin olacağını da duyurdu.

'Siz çevrenizi etkiledikçe hayvan zulmü son bulacak!'

Evdeki bir kedi ile köydeki bir kuzunun veya ineğin hiçbir farkının olmadığının altını çizen Nilay, kültürel olarak dayatılan her şeyin reddedilmesi gerektiğine değindi. Farklı ülkelerde ve kültürlerde de kedilerin, köpeklerin katledildiğini ve insanların bunlarla yüzleşmesi gerektiğini vurgulayan Nilay son olarak, "Kimse kendini yalnız hissetmesin, bulunduğunuz şehirde, bölgede, köyde de olsanız yalnız değilsiniz ve siz tüm çevrenizi etkileyeceksiniz, siz çevrenizi etkiledikçe hayvan zulmü son bulacak" dedi.

Vegan tanımı

Vegan tanımı 1979 yılında The Vegan Society tarafından, “Veganlık, hayvanların gıda, giyim ya da başka amaçlarla maruz kaldıkları sömürü ve zulmün her türlüsünden -uygulanabilir olan en mümkün mertebede kaçınan ve buna ek olarak insanların, hayvanların ve çevrenin yararına, hayvan kullanımı içermeyen alternatiflerin geliştirilmesini ve kullanımını destekleyen felsefe ve yaşam biçimidir. Beslenme söz konusu olduğunda, hayvanlardan tamamen veya kısmi olarak elde edilen ürünlerin reddedilmesini ifade eder" şeklinde belirlenir ve bugün de dünya çapında yaygın olarak kabul gören bir tanım.

Zaman zaman hala vejetaryenlik ile karıştırılan veganlık  yalnızca bir beslenme biçimi değil, insan-hayvan-doğa ilişkisini adalet ve eşitlik temelli konumlandıran, güçlü bir felsefi altyapısı olan aynı zamanda bir kavram ve yaşam biçimi.

Veganlığın temel dayanakları şöyle:

“İnsanın diğer hayvanlardan üstün olduğu yanılgısına dayanan, bireylere tür mensupluğu üzerinden değer atama anlayışını temel alan ve bir ayrımcılık biçimi olan türcülüğü reddeder. İnsan dışı hayvanları gıda, giyecek veya herhangi başka bir amaç için sömüren, onlara zulmeden bütün eylemleri reddeden ve mümkün olduğunca engellemeye çalışan bir felsefeyi ve yaşam biçimini temsil eder. Bir yaşamın öznesi olan insan dışı hayvanları acı, korku, mutluluk, şefkat gibi duyguları ve doğuştan gelen temel hakları olan hissedebilir bireyler olarak görür. Hayvanların kaynak, ürün, mal, mülk statüsünde insan menfaatleri için çeşitli endüstrilerce köleleştirilmesine karşı çıkar. Hayvanların, insanların ve gezegenin iyiliği için insan dışı hayvanların kullanılmadığı, doğaya dost etik alternatiflerin gelişmesini destekler.”

Editör: Haber Merkezi