HABER MERKEZİ- Hayvanları Koruma Kanunu yürürlüğe girmesine rağmen hayvanlara uygulanan şiddet devam ediyor. Geçen günlerde Adana'da site güvenlik görevlisi olarak çalışan şahsın sokakta yatan köpeğin üzerine sıcak suyu dökmesi gündeme düşmüş ve tepkiler gösterilmişti. Ardından özel güvenlik görevlisi adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. 

Öte yandan 5 Ağustos'ta meydana gelen bir diğer hayvana şiddet olayı ise cadde üzerinde uzanan köpeği araç görebilecek konumdayken ezerek arkasına bakmadan kaçmıştı. Olayın ardından hakkında soruşturma başlatılmasına rağmen şahısa, kabahatler kanunundan para cezası kesildi. 

"YÜKSEK CEZALAR OLMADIĞI İÇİN SERBEST BIRAKILIYORLAR"

Cumhuriyet'ten Emine Kaşıkcı'ya konuşan Ceza Avukatı Tevfik Yıldırım, kanundaki hapis ceza sürelerinin önemine dikkat çekti. Yıldırım, önemli olan unsurun caydırıcı cezalar olması gerektiğini ifade etti.

Yıldırım "Serbest bırakılıyor çünkü bizim kanunumuzda hayvanlara işlenen suçların hapis cezalarının ne kadar olduğu önemli. Hayvanları Koruma Kanununda belirtilenler yüksek cezalar olmadığı için bu sebeple serbest bırakılıyorlar. Hayvanları Koruma Kanunu da daha caydırıcı olan hapis cezalarının gelmiş olması gerekirdi. Öyle bir düzenleme de şu an için yürürlükte değil. Bu gidişle bunun önüne geçmek zor olacak. Kanunu uyguluyorlar. Fakat tutuklama açısından önlemleri uygulamıyorlar. Bu uygulamalar da kanun bunu düzenlemedikten sonra da maalesef kanunu uygulayan hakim ve savcılar da bunu yapmıyorlar. Kanun düzenlendiği zaman buna ilişkin bir düzenleme olmuş olsaydı bu ihtimallerle karşı karşıya kalmazdık" diye konuştu.

"KANUNLARIN YANI SIRA İNFAZIN DA DÜZENLENMESİ GEREKİR"

Kanunların yanı sıra infazın da düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Yıldırım "Kanunların gerekliliği ve caydırıcılığı vardır. Kanunu yanı sıra infazın da düzenlenmesi gerekir. Örneğin adam bir suç işliyor fakat 2 yılın altında hapis cezası alıyor. Sonraki aşamada yasa önüne geldiği zaman kişi 1 ay cezaevinde yattıktan sonra veya bir gün yattıktan sonra serbest bırakılıyor. Daha yüksek ceza belirlendiği takdirde tutuklu yargılanır. Daha yüksek ceza belirlendikten sonra güvenlik tedbirlerinin de alınması gerekir. Örneğin bir hastanede tedbir altına alınması gerekir. Çünkü psikolojik olarak bu adam sağlıklı biri değildir. Tedavi altına alınması lazım ayrıca belli bir süre denetime tabi tutulması lazım" ifadelerini kullandı. 

"GÜCÜ NEYE YETİYORSA ONA ŞİDDET UYGULUYOR"

Uzman Doktor Mustafa Kemal Özcan da hayvana uygulanan şiddetin kişilik yapılanmasının yanında başka sorunlarla da ilgili olduğunu söyleyerek konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: 

"Öfke kontrol sorunuyla da ilgili olabilir. Gücü neye yetiyorsa ona şiddet uyguluyor. Mesela iş yerinde, evde. Eğer gücünü kontrol edemiyorsa gücünü kontrol edeceği yere yasıtıyor. Bu hayvan, orman veya farklı şeyler olabilir. İkincisi dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu. Bu da çok etkili olabiliyor." 

Dikkat eksikliğinin de fevri davranışlara yol açabileceğini belirten Özcan devamında şunları ekledi:

"Kültür ile alakalı da olabilir. Biz de hayvanlara karşı bakış açımız gelişmiş toplumlarla aynı değil. Bu hem kişisel bazda da ele alınabilir hem de sosyal, toplumsal bazda da alınabilir." 

"CEZALARIN OLMAMASI BUNUN DEVAMLILIĞINI SAĞLIYOR"

Bu kişilerin kontrol altına alınmasının nasıl mümkün olabileceğine değinen Özcan "Eğer bu çok fazla oluyorsa mutlaka psikiyatrik bir destek alması gerekiyor. Tek ise ceza alması lazım. Bunların yasal olarak karşılığı olması lazım. Herhangi bir hayvana şiddetin ceza karşılığı  olacak ki ona göre de bir yaptırım olsun. Yaptırım olması için birazcık da insanın canı acıması lazım. Hayvana şiddetin en önemli nedeni herhalde karşılığının olmaması. Bu biraz artışa da neden oluyor. Hayvanda da yasal karşılığı olmalı. Kanunlarımız olabilir ama kanunları uygulamak çok önemli. Cezaların olmaması bunun devamlılığını sağlıyor" ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi