Başkalarının fikirlerini değer vermek zannettiğiniz kadar kolay bir şey değil...

Bir tür eziyet aslında!

Tek tek herkesin ne dediğini, ne düşündüğünü, nasıl söylediğini anlamak için bir ‘‘e-mail zehirlenmesi’’ yaşamak zorunda kalıyorsunuz.

Eğer başkalarının fikirlerine değer vermiyorsanız, onların ne söylediğini merak etmiyorsanız çekilecek iş değil yani!

Yazarsın kedi-köpek konusunda ne düşündüğünü olur biter, mesele kapanır.

Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna...

Ama işte, yol dediğin şey o kadar çok çatallanıyor ki, her kafadan ama her kafadan başka türlü bir ses çıkıyor. Hatta başka tonda, başka üslupta.

Kimi, kedi sevmeyenleri psikoloğa gönderiyor, onların sevgi eksikliği var diyor, kimi de aşırı hayvan sevgisinin bir tür psikopatlık olduğunu iddia ediyor. Kimi hayvanları insanlara tercih ediyor, kimi ise bunun insanlar üzerine uygulanan bir terör olduğunu söylüyor.

Bir kere daha haklı çıktığımı görüyorum, yeryüzündeki her konuda, yaşayan insan sayısı kadar farklı fikir var. Ve tabii herkes kendi fikrinin mutlak doğru olduğuna inanıyor!

Bu da benim çok işime yarıyor:

Böylelikle hiçbir konuda ‘‘Doğrusu budur!’’ dememek gerektiğini bir kez daha anlıyorum. Doğrusu yok arkadaşlar! Herkesin kendi gerçeği var. Hayvan sevgisi üzerine gönderilmiş tonla mail'den seçmeler koyuyorum ki, siz de kendi gözlerinizle görün...


İYİ İNSAN OLMANIN ŞARTI HAYVAN SEVMEK DEĞİL


‘‘Entel ulemalar’’ın koyduğu standartlara ulaşmanın, yani iyi insan olmanın koşullarından biri, hayvansever olmak oldu. Katılmıyorum! Ne yapabilirim hayvanlardan ürküyorsam? Hiçbir türüne dokunamıyorsam? Özellikle kuşlar ve kedilerden ölesiye korkuyorsam? Tabii ki hayvanlara eziyet edilmesini tasvip etmiyorum. Ama benim yüreğimi, sokakta gördüğüm sakat bir köpek değil, dilenci bir çocuk sızlatıyor. Hayvanlara değil, insanlara şefkat besliyorum ben. İyi insan olmanın ölçüsü de bu! (Sinan Ş.)


İNSANLARA DEĞİL HAYVANLARA ACIYORUM


İnsanlara acımıyorum. Hiç! Ama insan ırkının, canına kıydığı, para için sattığı, kestiği, etini, sütünü çaldığı, eziyet ettiği, çocuklarına oyuncak ettiği, sıkılınca sokağa fırlattığı, çalıştırdığı, kürkü için derisini yüzdüğü, dişlerini aldığı, karnından bebeğini çaldığı hayvanlara çok acıyorum. (Lale S.)


MECBUR MUYUZ HAYVAN SEVMEYE?


İnsanlığı yok sayan ve yaşamları sadece hayvanlardan ibaret olan bir takım arkadaşlar var. Resmen hayvanları korumayı bir ‘‘gösteri’’ haline getirdiler! Mecbur muyuz yani onlar kadar hayvan sevmeye! Öyleymiş görünmeye? ‘‘Hayvanları sevmeyen insanları da sevemez’’ cümlesi ne kadar sığ, ne kadar anlamsız bir cümledir! Benim köpeğim, kedim yok. Olmayacak da! Kedilerinden köpeklerinden başka hiçbir sevgileri olmayan bu insanlar, acaba hiç gittiler mi yaşlılar yurduna? Hiç yardım ettiler mi kimsesiz bir çocuğa? Yaşam, hayvan sevgisinden ibaret değil. Asıl öyle sananlar gerçek sevgi düşmanları. (Koray K.)


HAYVAN SEVMEYEN PSİKOLOĞA GİTSİN


Minicik bir muhabbet kuşundan nasıl korkulur? Cüssemizle bizler, onların yanında apartman gibi değil miyiz? Hayvan fobisine akıl sır erdiremiyorum. Kuştan, kediden korkmanın mantığı nedir Allahaşkına? Bu tür insanların kanımca acilen bir psikoloğa danışması gerekiyor. Bu duygularının altında sakın sevgi eksikliği olmasın! (Ülkü Ç.)


HAYVAN SEVMEMEK SEVGİ EKSİKLİĞİ


Hayvanseverliği, insanseverliğin üstüne çıkaranlar var. Hızla da artıyorlar. Saçma! Yaralı bir hayvana duyulan şefkat, hayvanseverlikten çok insanlıktır. Ve hiç bir hayvan, bir insanı kıracak kadar sevilemez. Bu işi ileri götürenler, sevgi eksikliği ve ruhsal sorunları olanlardır. (Ferudun)


KEDİM AİLEMİN BİR FERDİ


İngilizce'de evlat edinme fiili hem çocuklar hem de hayvanlar için kullanılır. Çocuk evlat edinen kişi, çocuğunu aç bırakırsa, kanun yakasına yapışmaz mı? ‘‘Yemek vermeyi unuttum’’, kanun önünde mazaret olarak kabul edilebilir mi? Yaşam için herkes değerlidir, sadece insanlar için değil! Benim bir kedim var ve herkes onu evimin bir ferdi olarak kabul etmek zorunda. Amerika'da yaşıyorum. Bir gün Türkiye'den bir arkadaşım beni ziyarete geldi. Oturmuş, sohbet ediyoruz. Kızım da (kedimin adı Kızım) hemen yanıbaşımdaki sandalyede uyuyor. Nedense arkadaşım birden bana yakın olmak istedi ve kedimin sandalyesine oturmaya karar verdi. Kızım'ı eliyle itekledi, yere attı. Arkadaşıma hışımla öyle bir tokat attım ki, neye uğradığını şaşırdı. Ama böylelikle kedimin bu evin bir ferdi olduğunu öğrenmişti! (Hanife)


HERKES HAYVAN SEVMEK ZORUNDA OLMALI

Nasıl bir ailenen, okulun, işyerinin kuralları varsa... Bu dünyada yaşamanın da kuralları olmalı! Eğer hayvanları sevme ve sayma duygusu güzellikle aşılanamıyorsa, kural olarak uygulanmalı. Ve şiddetli yaptırımları olmalı! (Burcu D.)

(https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ayse-arman/kiz-cocuklarimizi-tecavuz-magduru-yapmayalim-41363323 )

Editör: Haber Merkezi