MHP’nin ısrarı AKP’nin desteğiyle HDP’ye kapatma davası yeniden açıldı. Daha önce reddedilen iddianame bu defa kabul edildi. Bu durum hiç şaşırtmadı! Bilindiği gibi, Anayasa Mahkemesinin iddianameyi eksikliklerin tamamlanması istemiyle iade etmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca birkaç rötuş yapılarak yeniden gönderildi ve bu defa yeterli bulundu.

Parti binalarının örgüt evi gibi gösterildiği bir iddianame var. HDP’yi PKK’nin siyasi kanadı, “iltisaklı parti” gösteriyorlar. Geçmişten ders çıkarmak yerine, daha önce kapatılan parti isimleri sıralanarak, HDP’nin onları devamı olduğu yazılmakta. HDP’yi iç savaş denemesi” yapmakla bile suçlayan gülünç iddialar. Barış ve demokratikleşme çabasındaki HDP, hiçbir dayanak olmaksızın “Terör örgütünün illegal amaçlarına legal görünüm kazandırmak”la suçlanıyor. Yaşamını yitirenlerin yargılananlar arasında olduğu, IŞİD katliamında hayatını kaybedenlerin “terörist” kabul edildiği, “Suruç’un hesabı sorulacak” sloganının kapatılma nedeni sayıldığı bir iddianame…

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin hazırladığı kapatma ve siyasi yasaklar iddianamesiyle övünür gibiydi. 843 sayfalık kapatma iddianamesinde 451 kişi hakkında beş yıl süreyle siyaset yasağı isteniyor. İddianamede yapılan değişikliklerden biri HDP üyesi olmayanların bir bölümünün siyasi yasak istenenler listesinden çıkarılması. Gerisi aynı eski mantık. Kopyala yapıştır, al alta dizilen ve partinin beratle takipsizlikle sonuçlanmış davaları, yine aynı mantıkla hazırlanmış Kobanê davası iddianamesi mantığını al yenisine yerleştir, parti eş başkan, milletvekili ve diğer yetkililerin ve üyelerin konuşmalarını bağlamından kopar, kes yapıştır, alt alta sırala, uyduruk gerekçeler ekle, muhalefet etmeyi bölücülükle terörizmle eşleştir, bol bol PKK’den söz et, “bölücü terör örgütü” de, vatan millet söylemi karıştır al sana bir kapatma iddianamesi…

İşte hukuk!

6 milyon yurttaşın oyunu almış ve TBMM’nin üçüncü büyük partisi bir kez daha siyasi iktidarın söylemi ve istemi doğrultusunda yargı eliyle hedef haline getirilmiş oldu.

Zaten Yargıtay Başsavcısı Şahin yaptığı açıklamada, hukuki ifadelerden ziyade, Saray’ın ve ortağının duymasını sağlayacak bir ifadeyle yaptığı açıklamada, “Elimizden geleni yaptık” dedi. Ne demekse artık! “Biz elimizden geleni yaptık sayın yetkililer, bize görev veren siyasiler” der gibiydi. Çok iş yapmışlar! ilk iddianameyi orasından burasından kesip eklemeler yaparak yeniden göndermiş olmakla övünüyordu.

“Halkların Demokratik Partisinin (HDP) eylemlerinin, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına aykırı bulunduğunu, bu nedenle davalı partinin temelli kapatılmasına karar verilmesini talep etmek zarureti…”  diye devam ediyorlar.

Davadaki esas suçlamalar ise “çözüm süreci”ne ilişkin. Yani AKP’nin alay-ı vala ile ilan ettiği sürecin taraflarından biri suçlu ilan ediliyor. Oysa süreç AKP eliyle ilan edildi, sürdürüldü ve kesildi. AKP’nin başlattığı, PKK ile süren, İmralı’da 20 yılı aşkın süredir tecrit koşullarında hapiste olan Öcalan ile görüşmeler yapan AKP’dir. 

İmralı’da görüşmeler AKP hükümeti eliyle ve devlet izniyle, onların yarattığı olanaklar sonucunda gerçekleşiyordu. Kandil’e giden heyetleri de AKP belirliyor, mektuplar hazırlanıyor, heyetler yola çıkıyor, geri dönüyordu. Tüm görüşmelerde MİT temsilcisi ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığı temsilcisi vardı. Yapılan tüm görüşmelerin tutanak altına alındığı da biliniyor. Bu tutanaklar hükümetin elinde… Bir bölümü taraflardan biri olan Kürtler tarafından yayımlandı… 

Ancak ne yazık ki o gün devlet ve hükümet eliyle gerçekleştirilen görüşmelerin taraflarından biri olan HDP şimdi suçlu ilan ediliyor ve kapatılmak isteniyor. O gün MİT temsilcileri ve KGM ile birlikte Öcalan ile görüşmeye katılan HDP’liler hakkında siyaset yasağı isteniyor.

Peki ya hükümet temsilcileri ya MİT görevlisi KGM temsilcileri… 

Hükümet burada o dönem çıkarmış olduğu ve o dönem yürürlükte bulunan “çerçeve yasa”ya dayanacaktır elbet. Yani bu dönem bu kapsamlı çalışmalar yürütenler hakkında soruşturma ve dava açılamayacağına hükmeden bir yasa çıkarılmıştı. Peki o hükümet ve devlet tarafı için işletilen yasa neden HDP’liler için işletilmiyor?

Burası Türkiye! Burası AKP iktidarı! Burası hukuksuzluklar ülkesi...

AYM bu yasayı bilmiyor olamayacağına göre, buradan çıkarılacak sonuç bellidir. İlk iddianamenin geri gönderildiği tarihlerde de yazmıştık, bir kez daha tekrar edelim, AYM ilk iddianameyi hepten reddedebilirdi. Bu siyasi ısrara bir nokta koyabilirdi. “İktidar istiyor diye parti kapatılmaz” diyebilirdi. Hukuk bu denli aleni olarak iktidarın güdümünde hareket edemez” diyebilirdi. Demediler. Bu gücü gösteremediler. Saray’a ve ortağı MHP’ye boyun eğdiler.

Belli ki önümüzdeki süreç demokratikleşme mücadelesine sahne olacak ve muhalefet de bir sınavdan geçecek…

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Ötekilerin Gündem’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir