İSTANBUL-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Son 3 ayda 70 kadın öldürüldü, failler cezaevinden salıverildi, kadın örgütleri ve kazanımları hedef oldu. İşlenen cinayetler için “Cins kırımı” diyen feminist avukat Selin Nakıpoğlu, Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı’nı istifaya çağırdı.


Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs (Kovid-19) salgını, normalleşmeye geçilen Türkiye’de 3’ncü ayını geride bıraktı. 11 Mart tarihinde görülmeye başlayıp, hayatın her alanını olumsuz etkileyen salgın sürecinde yapılan “Evde kal” çağrılarıyla birlikte yine en çok kadınlar ve kazanımları hedef oldu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, Mart-Nisan-Mayıs aylarında 70 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Aynı dönem içerisinde şiddete maruz kalan 2 bin 125 kadın, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’na (TKDF) ulaştı. Bir yandan kadına yönelik cinayetler ve şiddet vakaları artarken, diğer yandan mücadelelerle elde edilen kadın kazanımları tartışmaya açıldı.


İSTANBUL SÖZLEŞMESİ


Kadın kazanımlarını yönelik saldırıları salgın öncesinde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nin toplumsal cinsiyet kavramı nedeniyle aile kurumuna zarar verdiği gerekçesiyle gözden geçirilmesi yönündeki sözleriyle başladı. Erdoğan’ın bu açıklaması, muhafazakar kesimler tarafından salgın döneminde yeniden gündeme getirildi. Sözleşme’nin geri çekilmesi havuz medyasında günlerce tartışıldı ve bu yönlü tartışmalar halen devam ediyor. En önemli kazanımlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması kadın örgütlerinin büyük tepkisine neden oldu. Kadınlar, iktidara yasaların geri çekilmesi değil, uygulanması uyarılarında bulundu.


6284 ASKIYA ALINDI!


Kadın kazanımlarını hedef alan bir diğer şey, salgın nedeniyle yargılama faaliyetlerine ilişkin 30 Mart’ta bazı kararlar alan Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK), şiddet uygulayan fail erkeğin evden uzaklaştırılmasını öngören ve kadının koruyan 6284 sayılı kanunun koronavirüs salgını kapsamında kişinin sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi yönündeki kararı oldu. Bu durumu 6284 sayılı kanunun “askıya alınması” olarak yorumlayan kadın örgütleri, neredeyse her gün bir kadının öldürülürken devletin yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve önlem almaması üzerine sosyal medya üzerinden “Acil eylem planı” çağrıları yaptı.


YASADAN KİMLER YARARLANDI? 


Kadınların tepkilerine cevap olmayan, herhangi bir önlem almayan iktidar, salgın tedbirleri kapsamında İnfaz Yasası çıkardı. 90 bin kişiyi kapsayan İnfaz Yasası 14 Nisan 2020’de TBMM’de kabul edildi. Yasadan kadına yönelik yaralama, şantaj, tehdit suçları ve çocuk pornografisi yayınlayan erkekler yararlandı.


ÇOCUK İSTİSMARI AFFI 


Çıkarılan yasanın hemen akabinde AKP’li Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar’ın son infaz düzenlemesine “erken evlilik mağdurları” ile ilgili değişikliği yetiştiremedikleri, Meclis açılır açılmaz gündemlerine alacağı açıklamalarında bulundu. Bunun üzerine Türkiye’nin birçok ilinden kadınlar salgına rağmen alanlara çıkarak, çocuk istismar affına geçit vermeyecekleri mesajını verdi.


ROSA DERNEĞİ'NE BASKIN 


Kadın hareketinin kazanımları ve mücadelesine yönelik saldırılar sürerken, Diyarbakır’da kadına yönelik toplumsal, siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, cinsel, psikolojik şiddetle mücadele eden Rosa Kadın Derneği’ne 22 Mayıs’ta baskın düzenledi. Baskında Dernek Başkanı Adalet Kaya, kurucu üyeleri, Tevgera Jinen Azad (TJA) aktivistleri ile HDP’li kadınlar gözaltına alınarak tutuklandı. Bu baskında Diyarbakır Barış Anneleri Meclisi üyesi Havva Kıran da (65) gözaltına alınarak, daha sonra ev hapsi şartıyla serbest bırakıldı.


Rosa Kadın Derneği’ne yapılan baskın ve tutuklamalara ilişkin başta bölge illeri olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinden kadınlar sokaklara dökülerek, “Kadın mücadelesi yargılanamaz” sözleriyle tepkilerini dile getirdi.


‘LEYLA GÜVEN İRADEMİZDİR’ 


Kadına yönelik saldırılar her alanda devam ederken, son olarak, Meclis açılır açılmaz Demokratik Bölgeler Partisi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven, Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ile CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun dokunulmazlığı kaldırılıp tutuklandı. Tutuklanan isimlerden Berberoğlu ve Güven daha sonra tahliye edildi. Leyla Güven’in vekilliğinin düşürülmesi ve tutuklanmasını “örgütlü kadın mücadelesine yönelik saldırı” olarak değerlendiren kadınlar, alanlarda Güven için “İrademizdir” dedi.


SOYL’U’NUN AÇIKLAMASI


Son 3 ayda bütün bunlar yaşanırken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 26 Mayıs’ta yaptığı açıklamada aile içi ve kadına yönelik şiddette yüzde 7'lik, hayatını kaybeden kadın sayısında yüzde 31'lik azalma olduğunu söyledi. Soylu’nun bu açıklamasının ardından Türkiye’de her gün neredeyse bir kadın cinayeti yaşandı.


AV. NAKIPOĞLU: ŞİDDET ARTTI 


Salgın sürecinde kadınlara yönelik saldırıları ve ne anlama geldiğini konuştuğumuz Feminist Avukat Selin Nakıpoğlu, Türkiye’de var olan mevcut kadına yönelik şiddetin salgın sürecinde arttığına dikkat çekti. Kadınların salgın sürecinde kaderine terk edildiğini ifade eden Nakıpoğlu, yetkililerin bırakın kadına yönelik şiddeti önlemeyi buna dair herhangi bir açıklama bile yapmadığını, görevlerini yerine getirmeyerek, kadınları erkek şiddetiyle baş başa bıraktığını söyledi.


ŞİDDETLE MÜCADELE 


Kadına yönelik şiddetin artmasına yönelik uyarılarda bulunan Nakıpoğlu, buna karşı çıkan kadın örgütlerinin dikkate alınmadığı gibi, saldırılara maruz kaldığına vurguladı. Salgın sürecine rağmen kadınların alanları terk etmediklerini, yaşananlara karşı çıktığını söyleyen Nakıpoğlu, kadına yönelik şiddetle mücadelenin bir devlet politikası haline gelmesi gerektiğini altını çizdi.


Türkiye’de kadına ve çocuğa yönelik şiddete karşı mücadele eden kadın örgütleri ve STK’ların hedef haline getirilmesine dikkat çeken Nakıpoğlu, “Bunların kötülemek ve şeytanlaştırma politikası son 5 yılda sıkça karşılaştığımız bir durum haline geldi. Buda iktidarın herhangi bir muhalif sese tahammülü olmamasından kaynaklanıyor. Salgın sürecinde eğer iktidar kadın örgütlerini dinleseydi bu kriz yaşanmayabilirdi. İstanbul Sözleşmesi tam da bu noktada önemli bir yer ediniyor” dedi.


‘CİNS KIRIMI YAŞANIYOR’


Türkiye’de salgın süreciyle birlikte artan şiddet ve cinayetlerin savaş koşullarını aratmadığını ifade eden Nakıpoğlu, “Rakamlar savaş rakamlarıdır. Bir savaş var sanki ve bir cinse yönelik sürekli bir katliam var.  Sadece mevcut rakamlara baktığımızda bile bunun bir cins kırımı olduğunu görebiliyoruz. Nihayetinde en kutsal olan yaşam hakkı kadınların ellerinden alınıyor. Kaldı ki bizim ülkemizde bir veri toplama çalışması bile yok. Gerçek anlamıyla Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinayetler ne boyuttadır bilmiyoruz. Her gün kadınların katledildiği bir ülkede yaşananlara cins kırımı denilir” dedi.


BAKAN'A İSTİFA ÇAĞRISI 


Türkiye’de her şeyin çok sıradanlaştığını sözlerine ekleyen Nakıpoğlu, “Ciddi anlamda bir ses de çıkmıyor.  Şiddeti ve cinayetleri önlemeyen Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı'nın istifa etmesi gerekiyor. Çünkü görevini yerine getiremiyor. Yaşananlara dair tek bir açıklaması bile yok. Kadın örgütlerine cevap vermiyor.  O nedenle izlenen politikalar ve çıkan sonuç bu ülkede kadınlara yönelik cins kırımı yaşatıldığını gösteriyor. Yaşananlar normal değil, buna alışmayacağız. Karşı çıkacağız” diye konuştu.


MA / Semra Turan
Editör: Haber Merkezi