İHRAÇ ARKADAŞLARIM; 15 Temmuz 2015 tarihinde darbe girişimi gerçekleşmiş, hemen sonrasında 20 Temmuz 2016 tarihinde OHAL ilan edilmişti. OHAL sürecinde AKP- MHP iktidarı tarafından çıkarılan 37 adet KHK ile kamudaki görevlerinden 140 bini aşkın kamu çalışanı gibi bizlerde ihraç edilmiştik.

 

 

İHRAÇ ARKADAŞLARIM;
15 Temmuz 2015 tarihinde darbe girişimi gerçekleşmiş, hemen sonrasında 20 Temmuz 2016 tarihinde OHAL ilan edilmişti. OHAL sürecinde AKP- MHP iktidarı tarafından çıkarılan 37 adet KHK ile kamudaki görevlerinden 140 bini aşkın kamu çalışanı gibi bizlerde ihraç edilmiştik. Her on yılda bir darbe ve darbe girişimlerinin yaşandığı ülkemizde; darbeciler, genelde bütün muhalif kesimleri, özelde de solcuları, sosyalistleri, Kürtleri, Alevileri ve yoksul emekçi halkları hedeflerine alır ve bu kesimleri aklınıza gelebilecek bütün insanlık dışı uygulamalara tabi tutarlar. Darbe ve darbe girişimlerinin ülkemizdeki mantığı ve pratiği de budur. Ancak 18 yıllık AKP iktidarları döneminde, zülüm ve baskının katmerleştiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü bizler aynı zamanda bu sürecin hem sanıkları hem de tanıklarıyız.
Emek mücadelesini; barış ve demokrasi mücadelesi ile eşgüdüm içerisinde yürüten bir konfederasyona bağlı sendikaların üye ve yöneticileriyiz. Korkutmak, sindirmek ve teslim almak için haklı ve meşru olan sendikal eylem ve etkinliklerimiz hepten suç kapsamında değerlendirilmiş olup, adli ve idari cezalarla kimi üye ve yöneticimiz açığa alındı, kimi üye ve yöneticimiz sürgün edildi, kimi üye ve yöneticimiz tutuklandı, kimi üye ve yöneticimiz ise KHK’lerle ihraç edildi. Peki, bizleri teslim alabildiler mi? Kesinlikle hayır. İşte bu haksızlığın, hukuksuzluğun, yönelimin literatürdeki karşılığı zulüm ve zorbalıktır.
Eğitim-Sen, yüz yıllık tarihsel mücadele birikimine sahip bir emek örgütü olarak; dayanışmayı, diplomasiyi ve direnişi esas alarak her daim üye ve yöneticilerin hak ve çıkarlarını korumayı görev bilmiştir. Bu bağlamda Eğitim-Sen maddi, manevi ve hukuksal dayanışmayla, açığa alınan, sürgün edilen, tutuklanan ve ihraç edilen üye ve yöneticilerine sahip çıkarak, dünya emek tarihinde ilkleri başarmıştır. Her bir üyemiz Eğitim-Sen’li olmanın, örgütlü olmanın gereğini en iyi şekilde ifa etmişlerdir. Bu davranışlara tanıklık etmenin onurunu ve haklı gururunu bugüne kadar yaşadık ve yaşamaya haklı olarak devam edeceğiz.
1 Eylül 2016 tarihinde bu yana ihraç edilen üyelerin dava süreçleri takip edildiği gibi, sendikamızın maddi olanakları çerçevesinde bugüne kadar yürütülen maddi dayanışma, yine sendikamızın maddi olanakları çerçevesinde arttırılarak yürütüleceğine olan inancım tamdır. Bu anlamıyla hiçbir arkadaşımızın, yoldaşımızın namerde muhtaç olmayacağının teminatı ise yine Eğitim-Sen’in kurumsal kimliğidir.
Siyasal iktidarın sendikalarımıza, üye ve yöneticilerimize yönelik haksız ve hukuksuz yaptırımlarını Konfederasyonumuz KESK, üyesi olduğu ITUC ve ETUC üzerinden, Eğitim-Sen ise üyesi olduğu Eğitim Enternasyonali üzerinden uluslararası emek örgütleriyle paylaşmakta olup, diplomasi faaliyetlerini emek örgütü olmanın sorumluluğuyla en iyi şekilde sürdürüyor ve sürdürmeye devam edecektir.
Faşizmle mücadelenin panzehri dayanışmadır. Örgütsel ve ilkesel tutumla, alınan tedbirler ve yürütülen faaliyetlerle yaklaşık dört yıldır, sendikamız tarafından sürdürülen ve bundan sonra da sürdürülecek maddi dayanışmamızın güçlü bir mali yapıya sahip olduğu bilinmelidir. Üyelerimizin, dostlarımızın, kurumlarımızın bugüne kadar sürdürdükleri ve bundan sonra sürdürecekleri her türlü dayanışma adına teşekkürü borç bilirim.
Birlikte var ettiğimiz kurumlarımıza, değerlerimize, ilkelerimize ve inançlarımıza düne göre daha fazla sarılmanın tam da zamanıdır. İşsizliğe, yoksulluğa, açlığa, güvencesizliğe ve esnek çalışmaya mecbur bırakılan hiçbir emekçi kardeşimiz, yoldaşımız asla yalnız değildir. Çünkü hayat bizlerle, sizlerle güzeldir. Birlikte direnenler, birlikte bedel ödeyenler, dayanışmayı ve paylaşmayı en iyi bilen insanlardır.
Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu. İnsanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu.” Diyen Pir Sultan Abdal’ın direnci ve inancıyla selamlıyorum.
Dayanışma içerisinde Sevgi ile kalın.