ANKARA – Sosyal medya düzenlemesini değerlendiren iletişim uzmanı Tezcan Durna, AKP iktidarının medya organlarının işlevini ve inandırıcılığını yitirdiğine dikkati çekerek, küresel çapta faaliyet gösteren sosyal medya şirketlerinden biat istendiğini ancak bunun sandığı kadar kolay olmayacağını söyledi. Mezopotamya Ajansı’ndan aktarıyoruz.






Gazete Karınca Haber: Zemo Ağgöz




AKP ve MHP’nin hazırladığı, “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”  Meclis Genel Kurulu’nda ele alınacak.

Sosyal medyaya kısıtlamalar getirmeyi öngören teklifle, Türkiye’de günlük erişimi bir milyondan fazla olan ağ sağlayıcılarına temsilci belirleme yükümlülüğü getiriliyor.

Temsilci bulundurma yükümlülüğüne uyulmadığı takdirde, beş aşamalı bir ceza öngörülüyor.

Bir kişi mahkemeye gitmeden kişilik haklarıyla ilgili bir ihlal düşünüyorsa, bir başvuru mekanizması oluşturuluyor ve ağ sağlayıcılarının başvuruya 48 saat içinde cevap vermesi isteniyor.

Mevcut kanunda “kişilik haklarını ihlal edici içerikler ile kişinin adının ilişkilendirilmemesi” kararı verilebileceği ve böylece bahse konu içeriğin erişiminin engellenmesine ek olarak, kişiyi ve içeriği ilişkilendiren tüm veriler de arama motorlarından kaldırılacak.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden ihraç edilen Barış Akademisyeni Doç. Dr. Tezcan Durna, Meclis Alt Komisyonu’ndan geçen ve Genel Kurul’da görüşülmesinin ardından yasallaşacak yeni düzenlemeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Sosyal medya ağlarının yarattığı olanaklarla herkesin bir şekilde yayın yaptığının görülmesinin ardından iktidarın bir kısıtlama yoluna gittiğini belirten Durna, “AKP 2002’de iktidara geldiğinden beri, özellikle konvansiyonel medya organlarını denetim altında almak için önüne bir strateji koymuştu. Bu stratejiyi adım adım hayata geçirdi” dedi, şöyle devam etti:

“Öncelikle Star grubunu kendine yakın sermaye gruplarına bir şekilde teslim etti. Bir taraftan da siyasal İslamcı ya da bu muhafazakar geleneğin bir nüvesi olan Kanal 7, Samanyolu TV gibi kanalları Turkuaz Grubu’nun eliyle güçlendirdi. Sonra Turkuaz Grubu’na ATV grubu dahil edildi. Bütün bu süreçte devletin bütün organları aslında araç olarak kullanıldı.”

Manipülasyon savaşında yenilgi


AKP’nin iktidarını korumak için uzun zamandır yatırım yaptığı medya organlarının önemli işlevler gördüğünü ancak emir komuta zincirinde çalışan bu medyanın da işlevini ve inandırıcılığını yitirdiğine dikkati çeken Durna, “Her konuya aynı kişiyi çağıran, havanda su döven ve hiçbir yaraya merhem olmayan bir medya sistemi yaratıldı” dedi ve ekledi:

“Bunun yanı sıra AKP sosyal ağların da etkili olduğunun farkındaydı ve buralara da trol orduları ile bir sistem oturtmaya çalıştı. Türkiye gibi otoriter ülkelerde bu trol ordularıyla sosyal ağları manipüle etme konusunda ciddi mesai ve yatırım harcanıyor. AKP de bunu uzun zamandır hayata geçirmişti. Bu durum da Twitter’in müdahalesinden sonra bir şekilde ortaya çıktı ve bu müdahale belki de buz dağının görünen yüzüydü.”

“İktidar trollerle yaratmaya çalıştığı manipülasyon savaşından da yenilgi aldı” yorumunda bulunan Durna, “Gençlerle yaptığı video konferans sırasındaki dislike ve ‘OyMoyYok’ paylaşımlarının yeterince manipüle edilmemesi ve arkasından önde gelen kadınlarla ilgili olarak yapılan paylaşımlar bu sosyal medya teklifinin gündeme getirilmesinde ciddi anlamda iktidar için meşruiyet sağladı” diye konuştu.

Sosyal medya sonuç almaya başlayınca…

Gelinen süreçte AKP’nin sosyal medyayı denetleme arzusuna bir paravan olarak kullanma yoluna gittiğine işaret eden Durna, “Diğer yandan sosyal ağlardaki kamuoyu yaratma potansiyeli de arttı. Pek çok davaya müdahil olan bir sosyal medya tartışması çoğu zaman sonuç getiriyor. Son zamanlarda sonuç alıcı tartışmalar sosyal medyada dönüyor. Bu sosyal ağların gücü yükseliyor. Bu düzenleme biraz da bunun önüne geçmek için yapılmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı.

Masaüstü sömürgeciliği


Ağ sağlayıcılarına temsilci belirleme yükümlülüğü getiren düzenlemeye, muhalefetin antidemokratik bir uygulama olacağı eleştirilerinin yanı sıra, “sermaye alanı olduğu” yorumu getiren Durna, şunları söyledi:

“Bunlar hakikaten olağanüstü sermayeleri olan, sermaye karları pek çok orta ve üst büyüklükteki devletten daha fazla olan ve milyonlarca çalışanı olan şirketler. Karları, platform kapitalizmi dediğimiz bir kapitalizme doğru gidiyoruz şu anda. Karlarını, büyük ölçüde bu platformlar üzerinden yaptıkları yayınlarla sağladıkları hizmet ile gerçekleşiyor. Ürünleri ise kullanıcılar. Herhangi bir kişi Youtube’den bir kanal açmadığı ve o kanalda popüler hale gelip kanala birtakım şirketler reklamlar vermedikleri taktirde, bu şirketler ayakta duramaz.

“Bu, yeni iletişim teknolojilerinin yarattığı yeni bir sömürgecilik mantığı aslında. Uzun yıllar önce iletişim fakültesinde doktora yaparken, bir hocamız bu durumu masaüstü sömürgecilik diye tarif etmişti. Bu açıdan baktığımız zaman bu şirketlerin faaliyet gösterdikleri bütün ülkelerde normal koşullarda temsilcilik açmaları gerekir.

“Diğer yandan bu şirketlerin vergi verip vermediği de bilinmiyor. Reklamdan aldıkları paranın ne kadarını içerik üreten kişilere verdiğine dair veriler denetlemeye açık olmadığı için bilmiyoruz. Bu açıdan da bakıldığı zaman temsilcilik talebi çok yersiz değil.”

Garanti yok


Düzenlemenin Meclis’ten geçmesiyle birlikte Türkiye’de temsilcilik bulundurması gereken söz konusu ağ sağlayıcı şirketlerin, kullanıcıların bilgilerini gizli tutup tutmayacağına dair garantinin söz konusu olmadığını kaydeden Durna, “Türkiye gibi bir hükümetin o temsilciliğin tepesine binip, binmeyeceğini bilemiyoruz. Daha önce yapıldı bunlar. Gazetelerin kişisel ve kurumsal arşivlerine el konuldu. Diğer yandan Türkiye ciddi bir pazar. Söz konusu şirketlerin böyle bir pazardan kolay vazgeçeceklerinden emin değilim. Bu iş biraz kar-zarar hesabına bakar. Bu platformlar dünyadaki diğer kullanıcılar nazarında itibarlarının kaybolacağına dair bir kaygı içerisine düşerse açabilirler” şeklinde konuştu.

AKP’nin temsilcilik açılmadığı takdirde bir tahakküm uygulayıp, uygulamayacağına ilişkin ise Durna, “İktidar freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor. Gerçekten bu koşullarda irrasyonel kararlar alması olası ama düzenleme Meclis’ten geçerse iktidar kendi bindiği dalı kesmiş olur. Basit bir şekilde ‘Wikipedia’yı kapattım’ demeye benzer bir sonuç doğurmayacaktır” dedi.

‘Mutlak biat’ istemi


Düzenlemenin toplumda da bir tedirginlik yaratacağı uyarısında bulunan Durna, “Ancak bir anlamda artık ‘dayak arsızı’ olduk. İktidarın neyinden korkacağız? Örneğin bana daha ne yapabilirler. Hukuksuz bir biçimde üniversiteden ihraç edildim. Ancak öngördükleri gibi ağaç kabuğu yemedik” diye ekledi.

İktidarın mutlak bir biat istediğini belirten Durna, “Türkiye’deki denetim altına aldığı tüm medya organlarından elde ettiği biati küresel çapta faaliyet gösteren bu sosyal medya şirketlerinden de istiyor. Ama bunu elde etmesi çok zor. Türkiye’nin eti ne budu ne? Türkiye’ye nasıl boyun eğerler. Bu şirketler en fazla ‘biz çıkıyoruz, buradaki kardan feragat edeceğiz’ derler” ifadelerinde bulundu.
Editör: Haber Merkezi