Yeniden Yerel Yönetim ve Ana Dil 1999 Mart ayındaki yerel seçimlerde 50’ye yakın belediyeyi devrimci demokratik halkın adaylarının seçilmesi üzerinden 20 yıl geçti. Bu yirmi yıl yerel yönetim açısından önemli bir süredir.

 

 

 

 

Yeniden Yerel Yönetim ve Ana Dil

1999 Mart ayındaki yerel seçimlerde 50’ye yakın belediyeyi devrimci demokratik halkın adaylarının seçilmesi üzerinden 20 yıl geçti. Bu yirmi yıl yerel yönetim açısından önemli bir süredir. Her bir yılı başka zorluklarla dolu olan bu yıllar, muazzam oranda tecrübelerin birikmesine de neden oldu. Yaşanan uygulama ve tartışmalarla yerel yönetim konusunda bir düzey yaratıldı. Birlikte yönetim, katılımcı, çevreye duyarlı ve kadın özgürlükçü bir paradigmanın sahibi olarak bazı temel konularda adımlar da atıldı. Çok dilli belediyecilik, ana dilde hizmet, sosyal belediyecilik bu paradigmanın gerekleri idi. 1999’dan Kayyum atamalarının yapıldığı 2016 yılına kadar bu konularda önemli adımlar atıldı, uygulamalar geliştirildi. Mesela Ana dil görünür kılındı, ana dil ile hizmet yapan kreşler açıldı, ana dili ve yerel kültürü öne çıkaran dil, edebiyat konularında paneller, sempozyumlar yapıldı, fuarlar düzenlendi, festivaller organize edildi.

Tüm bu çalışmalar siyasal iktidarın çözüm sürecini sonlandıran yaklaşımı ile sona erdi. 2.5 yıllık kayyumlar süreci belediyelerde hakim kılmaya çalışılan paradigmanın aksine işler yaparak bu konudaki kurumları dağıttı, çalışanların işine son verdi.  O ana kadar halkın belediyeciliği adına ne yapılmışsa tersi uygulamalar gündemleştirildi.

Kuşkusuz tüm bunlar izlenen siyasetle yakından ilgili idi.

Şimdi, Mart 2019 yerel seçimleri sonrası tekrar üçü büyükşehir olmak üzere 50’yi aşkın belediyeleri sivil demokratik siyasi partiler kazandı. Ebetteki bu belediyelerde tekrar siyasal ve sosyal paradigmaya uygun bazı uygulamaları gündemine alması önemlidir. Bu konuda bir avantaj bir de dezavantaj vardır. Avantaj şu ki, 20 yıla varan bir yerel yönetim tecrübesi vardır. Dezavantaj ise demokratik belediyelerin sayısı yarı yarıya azalmış. Var olan belediyeler ise bırakıldığı yerden devam ettirilemiyor. İçi boşaltılmış, olanak ve araçları azaltılmış, kadroları dağıtılmış, var olan kadrolar da kayyum döneminden gelen kadrolar olmakla dezavantajlı bir durum ortaya çıkmıştır.

Tabi tüm bunlara rağmen biliyoruz ki yerel yönetimler, mevcut halk desteği ve haklı bir davanın mensupları yönetiminde kendi külleri üzerinden yenide doğacak ve tüm olumsuzlukları halkların demokrasi ve özgürlük istemleri ve iradesi ile birlikte aşacaktır.

Tüm bu olumlu ve olumsuz yanları dikkate alarak, yerel yönetimlerimizde hakim olması gereken uygulamaları dikkate alarak ana dil, kültür, eğitim, edebiyat konularında belediyeler önemli görevler önüne koyabilir.

Çok dilli belediyecilik hem siyasal dünya bakışımızın hem de dillerin ve kültürlerin beşiği olan coğrafyanın sosyal yapısı gereğidir. Tarihten gelen bu miras günümüzde merkezi yönetimlerin tekçi kıskacı altındadır. Bu kıskacı geriletmek, yerelden genele doğru çok dili çalışmayı yaygınlaştırmak önemlidir. Bu amaçla ana dilleri görünür kılmanın, hizmet dili yapmanın önünde hiç engel bırakmamalıyız. Tanıtım broşürleri, bilbordlar, yön levhaları, trafik uyarıları, insan yaşamına ve sağlığına dönük uyarılar, çalışma ofis tabelaları gibi görseller tekrar ana dille olmalı.

Ana dil tanımı yörede kullanılan halkın dili anlamındadır. Bu sebeple halka hizmet veren personeller için meslek içi eğitim anlamında dil kursları düzenlenmeli. Dili hem konuşma hem de yazma dili olarak benimsemeliler.

Kentin tarihi ve turistik yerlerinin tanıtımını içeren broşürlerde, Türkçe İngilizcenin yanı sıra yöre dil ve lehçelerine de yer verilmeli. Ana kent ve ilçe adları, mahalle ve köy isimleri, sokak adları orijinal adları ile yer almalı. Varsa bilinen başka adlar parantez içinde verilmeli.

Çeviri burada önemlidir. Çünkü hem yöre halkının dilini önemsemek hem de kente gelen yapancıların iştirak edecekleri tanıtım toplantılarında veya sempozyum, panel gibi toplu oturmalarda anlaşılır olmak öne çıkmaktadır. Bu bakımdan çeviri mekanizması gelişilmelidir. Bu konuda hizmet veren vakıf ve derneklerle çalışmak esas alınması gereken bir çalışma olur.

Belediyelerin kendi çalışanlarına kreş açma hakkı var. Bu geçmiş dönemlerde yasalarda da yer almıştı. Sanırsam bu yasalar kaldırılmamıştır. 3-6 yaş arası çocuklara açılan bu kreşler beli oranda yasal ücreti de vardır. Ama bazı dezavantajlı çocuklardan bu ücret alınmayabilinir. Çocukların ana dili ile bu kreşler yönetilmeli. İletişim, eğitim, şarkı ve oyunlar çocuğun doğasına uygun ana dili ile yapılması, hem doğal bir ihtiyaçtır hem de demokratik yerel yönetim anlayışına uygun olur.

Son yıllarda çok sayıda ana dilde eğitim verecek, gerek kreş- ana okullarında ve ilkokullarda, gerekse de orta öğretim ve üniversitelerde eğitim verecek çok sayıda mamosteler yetişmiş durumdadır. Bunlar arasında Artuklu, Muş, Van üniversitelerinde çarpıtılan ismi ile “yaşayan diller” bölümünden tezli veya tezsiz mezun olmuş veya master yapmış, bu yolla da akademik unvan almış Kürt dili eğitmenleri de vardır. Yerel yönetimlerimiz bu mamostelerden yukarıda belirlenmiş amaçlarını gerçekleştirmek üzere görüş alışverişi içinde olmalı diye düşünüyorum.

Ana dilde öyküler oluşturmak, masal kitapları basmak ve dağıtmak, ana dilde öykü ve masal okuma saatleri düzenlemek ve bunları içeren atölyeler oluşturmak da yerel yönetimlerimizin dili uygulama ve yaygınlaştırma yöntemlerinden biri olabilir. Bu amaca hizmet edecek ana dilde çocuk öykü ve şiir yarışmaları düzenlemek mümkündür. Bazı yazarlarımızın hazırladığı çocuk öykü ve masal kitaplarının basımına yardımcı olmak ve bu kitapları yerel yönetimler adına çocuklara hediye etmek de mümkündür.

Kente, dile, kültüre hitap eden materyallerin basımına katkı sunmak. Dili öğrenmeye, geliştirmeye dönük sözlük, gramer kitapları, toplumun sosyal ve kültürel durumlarını ifade eden araştırma kitaplarının basımı veya basımının desteklenmesi önemli bir çalışmadır.

21 Şubat Dünya Ana dil günü, 15 Mayıs Kürt dili bayramı gibi dille ilgili evrensel yerel günler belediyelerimizin yıllık faaliyetlerinde yer almalı.

Yerel yönetimlerin geniş kitlelere dönük ana dil, kültür vb. konularda panel ve sempozyumlar düzenlemeyi rutin çalışmasına alabilir. Veya bu konuda çalışama programı veya projesi olan dil ve eğitim kurumları ile birlikte ortak çalışmalar düzenlemelidir.

Mahalle ve köylere dönük dil ve kültür şenlikleri düzenlemek önem arz etmektedir. Skeçler, tiyatrolar ve şiir ve öykü okumaları dili çocuklara ve gençlere sevdiren etkinliklerdendir.

Kürt folkloru ve söylencelerin, klam ve deyişlerin toplanması için gerekli maddi alt yapıların hazırlanması, bu toplama çalışmalarına ev sahipliğini yapması da yerel yönetimlerimizin bir çalışma alanıdır. Bu konuda arşiv çalışmasının planlanması önemli bir çalışma olur diye düşünüyorum.