HABER MERKEZİ- “Sardegna’ya bağlı kasabalarda düzenlediğimiz toplantıların hepsine katılan bir kadın da bizi çok etkiledi. Hatta ona ‘sen geldiğin için hep yeni şeyler anlatmak zorunda kalıyoruz’ dedik. Sahiden de jineolojî her defasında bizlere yeni şeyler söyletiyor ve öğretiyor.”

Jineolojî Akademisi

Direniş kültürüne ve kolektif iradeye dayanan jineolojî, bilgisini akademilerde, mahallede, sokakta oluşturmaktadır. Jineolojî Akademisi açısından bilgiyi üretme süreci, Ninhursag’ın özgürlük ile özdeşleşen direniş mirasını dağların türküsüyle yaşamları pahasına damıtan kadınların arayışları ile başladı. Özgürlüğün bilgisini üreten ve bunun ölçülerini oluşturan Kadın Özgürlük Mücadelesi Jineolojî Akademisi’nin beslendiği ana kaynak oldu. Bu kaynaktan yerelden evrensele akmanın yöntemlerini öğrendi. Örgütsel bir iradenin kolektif bir aklı ve vicdanı, bir diğer ifadeyle politika ve ahlakı, yaratabileceğini kanıtladı. Geleneksel ölçülere karşı özgürlük ölçülerini büyük bir mücadeleyle, büyük bir emekle oluşturdu. Kadının bütün ilişki diyalektiğinde özgürlük ölçülerini oluşturdu. Varlık, bilinç ve form formülünü yaşamları pahasına oluşturan kadınların bilgisine, sezgisine dayandı. Ve kadının akışkan enerjisi ile özgür bir yaşamın mümkün olduğunun özgüvenine dayandı. Kendi kökleri üzerinde yeşermenin bilgisini onunla birlikte açığa çıkardı. Rojava’da gerçekleşen kadın devrimini bütün boyutlarda kolektif akıl ve irade ile kurdu. Hala da devam eden ve ataerkil zihniyet tamamen ortadan kalkıncaya kadar sürecek olan uzun süreli bir mücadeleyi göze alan bir kaynaktan beslendi. Yaşam ve hakikat derdi olan bir bilim olarak direniş ile filizlenen teorilerini bu temelde oluşturmaya devam ediyor. 

Tabulara karşı özgür bir yöntem denendi

Jineolojînin yöntemlerinin oluşturulması süreci de en çok atölyelerde açığa çıktı. Tek yönlü bir anlatım yerine herkesin yorum gücünü arttıracak ve derse katılımını sağlayacak atölyeler düzenlendi. Kadının varlığını kasteden bütün teorik yapılanmalara, tabulara karşı özgür bir yöntem denendi. Örneğin, Şahmaran hikayesi, cin, pirebok, peri hikayeleri ile Lilith bağlantısını kuracak şekilde sosyolojik yorumlara ağırlık verildi. Atölyeye katılan her kişinin kendi yöresinden anlattığı bir hikâye ile kadın kimliğinin ortak bir egemen akıl tarafından nasıl dönüştürüldüğü görüldü. Kürdistan’daki aşk destanlarını ya da dengbêjlerin seslerinden aktarılan destanları yorumlayarak, Kürt sosyolojisi ile aşkın sosyolojisi üzerine çözümlemeler yapıldı. Bazen atölyenin içinde gruplar oluşturularak her gruba bir destan verildi. Onların yorumları ve çözüm yöntemleri üzerine analizler yapıldı. Aşkın toplumsal anlamına odaklanan her arkadaş kendi sosyolojisi ile buluşmanın ve bu eksende anlama ve araştırmanın önemine odaklandı. 

Kadın erkek ilişkileri irdelendi

Atölyelerde kadın erkek ilişkilerinde yaşanan dönüşüm, aşka dair düşünceler, erkekle ya da kadınla ilişkilerde öne çıkan engeller, buna karşı nasıl mücadele edildiği, kadının kendi olma yani xwebûn olma sürecinde yaşadığı zorlanmalar ile ilgili anketler yapıldı. Sosyolojik analiz kapsamına giren bu yöntemin sonucunda derse katılan her bir kişiyle özel bir bağ kurulduğu gibi ortak ulaşılan sonuçlar da derlendi. Yine bu atölyelerde toplumsal alanda yaşanan sorunlara sosyolojik yaklaşımın nasıl olması gerektiğine dair tartışmalar yürütüldü. Toplumsal anlamda kadın erkek ilişkilerinde tanık oldukları krizin üzerlerinde yarattığı etkiye, buna karşı nasıl çözümler geliştirdiklerine dair tartışmalar geliştirildi. Geliştirilen çözümlerin ne kadar geleneksel ya da özgürlük ölçülerine göre olduğu çözümlendi. Bu yorumlar jineolojî ekseninde ideolojinin sosyoloji ile olan bağının önemini açığa çıkardı. Jineolojî dersleri kapsamında ele alınan “kadın kimdir, erkek kimdir, kadın erkek ilişkileri nasıl olmalı, aile demokratikleşebilir mi, egemen erkek nasıl dönüşür, kadın devriminin dayanacağı düşünceyle yaşamın her boyutu nasıl inşa edilebilir” gibi sorular en ilgi çeken konulardan biri oldu.  

‘Gözümdeki sis perdesi kalktı’

Farklı dillerde sayısız eğitimler verildi, seminerler, atölyeler, kamplar, kurslar düzenlendi. Erkeklere dönük eğitimler gerçekleştirildi. Her yaş grubuna uygun eğitimler verildi. Kadına ve erkeğe dair bilgilerinin yanlış olduğunun farkına vardıkça yaşamdaki krizli ilişki ve yaşam biçimlerinin yanlış öğreti ve inançlar ile olan bağlantısı keşfedildi. Eğitimlerde “Adeta gözümdeki sis perdesi kalktı. Derin bir uykudan uyanmış gibi kendimi hissediyorum, yeniden doğmuş gibiyim” sözleri eğitimlerde kendini bulduklarının bir ifadesi oluyordu. Yaşamlardaki mitolojik hikayelerin, kutladıkları bayramların, yaşam ile bağlarının köklerinin anasoylu toplumlarda olduğunu anlattıkça tarihe olan ilgileri daha da arttı. Çünkü tarih o an’da yaşadıkları bir gerçek oluyordu. Rojava’da kendi kökleri üzerinden gelişen bir bilinçlenme bilginin yaşam ve toplum ile ilgili bağını ortaya koyuyordu. Tarih güncelleniyor, her kadın değersizleştirilen bilgisinin ne kadar değerli olduğunun bilincine erişiyordu. 

Dergimiz kadınların yaşamına dokundu

Jineolojî tartışmalarının birçok kesime ulaşmasının yolu, yöntemi olarak dergi bu süre içerisinde birçok kadınla, insanla buluştu. Okur buluşmalarında derginin birçok insan için ufuk açıcı fikirler sunduğu, özellikle kadınların yaşamında değişim dönüşüm yaratma adımları attığı dile getirildi. Jineolojî Dergisi, kimi zaman birbirinden habersiz farklı yerlerde atölye kuran, okuma grupları kuran kadınlar açısından bir kaynak haline geldi.

Avrupa’da gelişen temel yöntemlerden biri ise jineolojî kampları oldu. Temas edilen her tarihsel, toplumsal gerçekliğin bütünlüklü ele alınabileceği, yaşamında böyle ele alındığı kamplar düzenlendi. Farklı ülkelerden kadınların bir araya getirildiği kamplarda yerel ve evrensel arasındaki bağlar daha iyi analiz edildi. Tarihsel toplumsal, kültürel gerçekliği daha derinlikli ele almak için kamplar daha çok yerelleştirildi. Son 3 yıl içinde beş farklı ülkede 15 jineolojî kampı düzenlendi. Kampların programı statik değildi. Özellikle o coğrafyadaki kadınların özgürlük arayışlarını süreklileştirmek, mücadeleye ve örgütlülüğe sevk edebilecek konular tespit edildi. O toprakların kültürel gerçeğini, mücadele dinamiğini açığa çıkaracak yöntemlere kampın katılımcıları karar verdi. Yaşamın her anını paylaşmak; birlikte yemek yapmak, uyumak, temizlik yapmak, eğitim görmek, moral günleri yapmak kadınların özgün örgütlülüğünün nasıl etik estetik değerleri hızla oluşturduğunu anlamalarına neden oldu. Jineolojîyle tanıştıktan ve çalışmada yer aldıktan sonra kolektif yaşamaya karar veren ya aynı evde ya da işgal evlerinde özgün olarak kalan İtalya ve İspanya ekibi üyeleri yine sık sık bir araya gelme ihtiyacı duyan Almanya ekibi birer örnek. Yine kampların en belirgin sonucu olarak artık kendi toplumsal gerçekliğiyle buluşmak isteyen, kendi halkından kadınların direnişini öğrenmek isteyen kadınlar çoğaldı. Mesela Katalonya’daki kampta oluşan ekip Franco döneminde direniş içinde yer alan kadınlara dair bir araştırma yapmaya başladı

Sardegna Adası’nda halk toplantıyı organize etti

Kampların yanı sıra seminerler, paneller ve konferanslar da düzenlendi. En etkili örneklerden birisi Sardegna Adası’nda düzenlenen jineolojî semineri idi. Bu toplantı için belediyeye yapılan başvuru kabul edilmemiş, küçük kasabanın tüm sakinleri de seferber olup bu toplantıyı kendi öz gücü ile organize etmişti. Kadın, çocuk, yaşlı, genç tüm kasaba ordaydı. Toplantı salonunu temin eden kişi ise annesini kısa bir süre önce kaybettiği için yasta olan bir adamın barıydı. Yas kültürü onlarda da olmasına rağmen toplantı için barını açmıştı. Yine Sardegna’ya bağlı kasabalarda düzenlediğimiz toplantıların hepsine katılan bir kadın da bizi çok etkiledi. Hatta ona ‘sen geldiğin için hep yeni şeyler anlatmak zorunda kalıyoruz’ dedik. Sahiden de jineolojî her defasında bizlere yeni şeyler söyletiyor ve öğretiyor. Yine Şili’de küçük bir ada olan Chole’de bir grup kadın örgütlenmek, mücadele etmek istiyor ama kadınlara hitap etmekte, ikna etmekte zorlanıyorlar.  Bir biçimde bizim Almanya’daki Latin Amerikalı kadınlarla yaptığımız seminerlerden haberdar olmuşlar ve o seminere katılan kadınlar aracılığıyla online olarak bizim örgütlenme perspektifimize dair bir seminer yapıldı. Semineri ağlayarak dinlediler ve daha güçlü olduklarını söylediler. Yine Kanarya Adaları’nda düzenlenene jineolojî seminerleri sayesinde oradaki adalarda bulunan kadın kolektifleri ve inisiyatifleri birbirinden haberdar oldu ve örgütlenme sorunlarını tartıştıkları bir de kamp düzenledi.

Not: “Yaşamın bilgisinin dilini oluşturmak” başlığı ile yazının devamı haftaya Jineolojî Tartışmaları bölümümüzde yer alacaktır.

Kaynak: JINNEWS

Editör: Haber Merkezi