İSTANBUL - Jineolojî Atölyeleri kapsamında gerçekleştirilen  Yaz Kadın Buluşması'nda  masal, çîrok ve mitlerin tarihsel önemine işaret edildi.

JINNEWS'in haberine göre; İstanbul Jineolojî Atölyeleri, Yaz Kadın Buluşması’nın ilkini Kadıköy’de bulunan Yoğurtçu Parkı’nda büyük bir coşku ile gerçekleştirdi. Buluşmaya hasta ve infazları yakılan tutsaklar için Adalet Nöbeti tutan aileler, Barış Anneleri İnisiyatifi ile çok sayıda kadın katıldı. Buluşmanın yapıldığı parka, “Masal, Çîrok ve Mitler” yazılı dev Şahmeran'ın resmedildiği  pankart asıldı. Coşkuyla bir araya gelen kadınlar, küçükken oynadıkları oyunları tekrar oynayarak bellek tazeledi. Kadınlar oyun sırasında “Jin jiyan azadî” sloganları attı. Ardından, Jineolojî Atölyeleri’nden Ebru Karaaslan, kadınlara jineolojîk bakış açısıyla şahmeranın hikâyesini anlattı.

‘Anlatımlarla yaşamın yeniden nasıl kurulduğunu öğrendik’

Daha sonra İstanbul Jineolojî Atölyeleri’nden Derya Aslan “çîrok” ve “masalların” atölye kapsamında toplumsallık ve kadın için önemi ile neden ele alındığını paylaştı. Tarihten bugüne gelen hikayelerde kendilerini bulduklarını aktaran Derya, “Bize anlatılan çîroklar ve masallar en doğalında yaşamın kendisin ifade ediyordu. Bazen bir ağacı, taşı, toprağı, yani doğanın, evrenin tamamını bizimle buluşturuyordu. O anlamıyla bizler anlatımlarda evrenle, doğayla, kadınla, yaşamla yeniden hukuk nasıl kurulur, çocuk zihnimizle bunları öğreniyorduk” şeklinde konuştu.

‘Bizler hakikatin avcılarıyız’

Gelişen dünya ile birlikte bütün bu anlatımların, yerini kapitalist moderniteye bıraktığını vurgulayan Derya, asıl tartışılması gereken konunun bu olduğuna yer verdi. Derya, “Bizler hakikatin avcıları, hakikatin kendisini bulmaya çalışan kadınlar topluluğuyuz. Bundan dolayı her hikayenin içerisinde aslında ters düz edilmiş bir hikaye, anlatım olduğunu fark ettik. Bu anlatımları bir araya getirdiğimizde aslında gizlenmiş bir kadın tarihinin, gerçekliğinin olduğunu fark ettik. Bu anlamıyla bizler masallara ve hikayelere yalanlar ya da dolandırmış ifadeler olarak bakmıyoruz. Masallara tam anlamıyla bir tarihten anlatım, tarihsel geçiş hali olarak bakıyoruz. Söz tarihi geçmişten bugüne getirendi” ifadelerini kullandı. Derya konuşmasını “Derwêş û Edulê” destanını çözümleyerek sonlandırdı.

‘Mitler toplumun hafızası’

Daha sonra da İstanbul Jineolojî Atölyeleri’nden Sevcan Kadiroğlu mitlerin tarihsel geçmişine değindi. Mitolojilerin toplumun bir hafızası ve kimliği olduğuna dikkat çeken Sevcan, “Devlet mitolojileri kendi tekeline alsa bile öz hakikatine ulaştırmak için mücadelemizi devam ettiriyoruz. Tam da bu noktada yaşam biçimini yansıtan mitolojileri, hakikatine kavuşturmak üzere jineolojî bir yolculuğa çıkmıştır. Bu yolculukta İnanna ve daha birçoğunu kendisine bir dayanak olarak görmüştür. İktidar her ne kadar mitolojilerin içini boşaltsa da hileler yalanlar ve uydurmalar olarak tanımlasa da bizler jineolojî anlayışıyla tarihsel ışıkta ve bu temelde eril zihniyetten arındırıp iktidarına yeniden kavuşturuyoruz. Tabi ki bunu yaparken güncelle olan bağını kurup yapmaya çalışıyoruz” dedi.

‘Hazineyi, kaybettiği yerde aramaya çıkmıştır jineolojî’

Sevcan, konuşmasında şunları dile getirdi: “Bilge’nin dediği bir söz vardır; Hazineyi kaybettiği yerde aramaya çıkmıştır jineolojî. Ve biliyoruz ki toplumsallık yok olmadığı gibi toplumun hakikati de asla yok olmaz. Bizler mitleri birer direniş hikayeleri olarak alıyoruz. Tarihte hakikatine ulaşmayı bekleyen, tarihin karanlık sayfalarında gün yüzüne çıkmayı bekleyen çok mit var. Bunlardan bir tanesi de her okuduğumuzda güç aldığımız tanrıça Medusa’dır.”

 Halaylar çekildi

Ulusal kıyafetleri ile buluşmaya katılan kadınlar, konuşmaların ardından bildikleri hikayeleri, çîrokları paylaştı. Daha sonra Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçılarından Dengbêj Xalide stranlarını seslendirdi.

Buluşma, onlarca kadının coşkusuyla çektiği halaylar, “Jin jiyan azadî” sloganları ve zılgıtlar ile son buldu.

Editör: Haber Merkezi