“Şengal’de incir ağaçlarının Saddam tarafından neden kesildiğini ya da ağaçlarını sulamak isteyen Ezidileri ağaçlarıyla beraber neden yaktığını anlayamayız. Eğer bu bilgiyi derinden hissetmezsek Dersim’de dut ağacının dibinde ağıt yakan Silo Qız’ın acısını hissedemeyiz. Avusturya’da aylarca süren yangınlarda katledilen canlıları, Cudi Dağı’nda aylardır süren yangında yitirilen değerleri, Lice’de yangınlarda can çekişen insanlığı anlayamaz, hissedemeyiz.”

JİNNEWS- Nagihan Akarsel

Hepimizin vardır bir ağaç hikayesi. Hem kişisel hem de toplumsal belleğimizde yer edinen. Mitolojiden dine, felsefeden bilime bütün düşünme yöntemlerinde, halkların yaratılış mitoslarında, kültürlerin anlam diyalektiğinde yaşamı tanımlarken başvurduğumuz bir başucu kaynağıdır adeta… 

Bunun için efsaneler üretilir ayetler indirilir 

Yaşadığımız toplumun ve coğrafyanın özelliklerine göre anlamlarla bezer, bazen yüreğimizi bıraktığımız bir dilek ağacı bazen de dualarımızı emanet ettiğimiz bir yaşam kaynağı olur. Meyvesinden yararlandığımız, gölgesine sığındığımız, soluduğumuz havanın kaynağı ya da.  Bazen de yaşama anlam katmada, doğanın bir parçası olduğumuzu hissetmede, evreni anlama arayışımızda sırtımızı dayadığımız bir güven kaynağıdır. Ağaç bize bütünselliğin bilgisini veren bir evrendir adeta…  Nitekim varoluşun kaynağını arayan bütün inanç ve kültürlerde de kökleri, gövdesi ve dalları ile kozmosun üç boyutunun bilgisini taşıdığına inanılır. Yerin altında uzanan kökleri ile yeraltı bilgisine, gövdesi ile yeryüzü bilgisine, dalları ile de gökyüzünün bilgisine haiz olduğu belirtilir. Kökleriyle cehennemi, gövdesiyle yeryüzünü, dallarıyla cenneti kapsadığı anlatılır. Bunun için efsaneler üretilir, ayetler indirilir, yaşamın felsefesindeki yeri tabir edilir, yararları bilimsel olarak sıralanır. Yerin en altının bilgisini taşıyan yılanlar ile göğün en yükseğinin bilgisini taşıyan kartalların ağaçları koruduğu belirtilerek bu hayvanlara kutsal anlamlar atfedilir. Ve yerin yüzünde de insan yaşamının nefesi olur. Kadınların çember şeklinde etrafında dönüp aurasına ortak olduğu bir dünya olarak tarif edilir. Doğa, yaşam, tarih, toplum, kültür ve birey ile bağı temelinde bütünselliğin bilgisini bize verir ağaçlar… Bütünselliğin bilgisini arayan jineolojînin yaşamı anlama arayışında da bir kaynaktır aynı zamanda. 

Selvi hayat ağacıdır, Nar ağacı cenneti ve ebediyeti temsil eder 

Halkların, inançların, kültürlerin ve kadınların belleğinde yer bulan ağaç hikâyeleri, anlamlarla yüklüdür. Selvi hayat ağacıdır. Nar ağacı cenneti ve ebediyeti ifade eder. Çam, kutsal gece ağacı olarak Noel’in yani yeni yılın ağacıdır mesela. Dut ağacı, murat ağacı olarak yaratılış mitolojilerinde yer bulurken çingene mitolojilerinde de dünyanın yaratılışı bir ağaç ile başlar yine… Çin ve Hint kavimlerinde yine Kuzey Amerika Kızılderililerinde ağaç dünyanın ekseni olarak tasavvur edilir. En eski Hint metinlerinde kozmos büyük bir ağaç olarak ifadeye kavuşturulur. Âdem ile Havva mitolojisinde elma ağacından bilginin alınmasına yer verilir. Ağaçlar kadar dallarına da anlamlar yüklenir. Defne dalı zaferin, zeytin dalı barış ve mutluluğun, meşe yaprakları gücün sembolü olarak ifadeye kavuşturulur. 

Ağaç kültürünün birleştirici etkisi 

Hayat ağacına dair anlatımlar zamana, kültürlere ve inanışlara göre değişiyor olsa da hepsindeki ortak anlamı “ebedi canlılık ve tanrısal birliktir” mesela. Kâbe’de, Golgota’da, Akdağ’da, Kaf Dağ’ının tepesinde bulunur en çok da. Taş devrinden uzay devrine kadar dünyayı algılama yolculuğu boyunca yaşam, bereket ve ruhsal alemler ile bağlantıyı sembolleştirmek için kullanılması bu sembolün ırk, din, millet ayrımı olmaksızın tüm kültürlerde başat bir etkisinin olması ağaç kültünün birleştirici gücünü gösterir. 

Saddam’ın incir ağaçlarını kesmesi 

Evet tarihsel, kültürel, sosyal, siyasal, bilimsel birçok anlamı olduğu gibi yaşamın bütünselliğini bize anlatır ağaç hikayeleri. Ağaçların aynı zamanda hayvanların, dağların, çeşmelerin hikâyeleri de sosyolojinin bir parçasıdır. Bu hikayeler bireylerin, toplumların, kültürlerin doğa ve yaşam ile kurdukları bağın hikayesidir aynı zamanda. Ve doğanın talan edilmesi, yakılıp yıkılması da bu kültürlerin yok edilmesinin hikayesidir. Biz bu bilgiyi hissetmezsek Şengal’de incir ağaçlarının Saddam tarafından neden kesildiğini ya da ağaçlarını sulamak isteyen Ezidileri ağaçlarıyla beraber neden yaktığını anlayamayız. Eğer bu bilgiyi derinden hissetmezsek Dersim’de dut ağacının dibinde ağıt yakan Silo Qız’ın acısını hissedemeyiz. Avusturya’da aylarca süren yangınlarda katledilen canlıları, Cudi Dağı’nda aylardır süren yangında yitirilen değerleri, Lice’de yangınlarda can çekişen insanlığı anlayamaz, hissedemeyiz. Üçüncü dünya savaşının merkezlerinden biri olan Halep’te sadece Filistinlilerin yaşadığı bir mahalleye sinen ölüm kokusuna rağmen yıkılmış bir evin duvarların dibinden yeşeren ağacın her şeye rağmen hayat devam ediyor şeklindeki mesajını doğru okuyamayız. Yine bitki ve hayvan türlerindeki azalmayı, orman tahribini, akarsu kirliliğini, delinen ozon tabakasını, kirli havayı, nüfus artışını, gen teknolojisi ve hormonlu yiyecekleri, nükleer teknoloji ve radyoaktif atıkları, iklim değişikliği ve afetleri, çoraklaşma ve susuzluğu ve daha nicesini anlayamayız.

Bilmek kadar inanmanın, anlamak kadar uygulamanın önemine odaklanır 

Bütünselliğin bilgisini arayan jineolojînin ekoloji ile olan ilişkisinde ağacın hikayesine yaslandık. Çünkü jineolojî bütünselliğin bilgisinde his ile anlamın birlikteliğini arar. Düşündüğünü hissetmenin, hissettiğini uygulamanın bilgisini açığa çıkarmaya çalışır. Bilmek kadar inanmanın, anlamak kadar uygulamanın önemine odaklanır. Yaşamın felsefesini bütünlüklü bir şekilde tüm doğal ve kültürel öğeler ile iç içe bir şekilde anlamaya çalışır. Bütün anlam yöntemlerinde yaşamın doğal diyalektiğini anlamaya çalışan bir bilim olma iddiasını taşır. Yöntemlerini buna göre oluşturur. Yerin yüzünde bozulan ahengin ancak bütünselliğin bilgisi ile düzeleceğine odaklanır. Her şeyin birbirine bağlı olduğu gerçeğini rehber edinerek yola revan olur. Bu yolda bugüne kadar ister materyalist ister metafizik, ister evrensel ister yerel geliştirilen bütün çabalara anlam vermek kadar, yaşamın ilişkilerin bütünselliği olduğu gerçeği ekseninde anlamlı bir yaşam için yaşamla birlik yöntemlere yaslanır.

Editör: Haber Merkezi