banner9

banner8

Ortadoğu gerçekliğinde kadın ve dincilik

“Kadınların medeni hukuklarından tutalım, şeriat hukukunda kadınların durumuna kadar; kadın sünnetinden recmlere, çok eşlilikten, giyim biçimleri ve doğum yöntemlerine kadar, kadınların daha çok bedenlerinin denetim altına alındığı görülmektedir. Milliyetçiliğin yetmediği alanlarda dinciliğin, “fıtratın” konuştuğu  sistematik bir kadın kırımı devrededir.”

Jineolojî 17.06.2022, 19:32 17.06.2022, 19:34
50
Ortadoğu gerçekliğinde kadın ve dincilik

“Kadınların medeni hukuklarından tutalım, şeriat hukukunda kadınların durumuna kadar; kadın sünnetinden recmlere, çok eşlilikten, giyim biçimleri ve doğum yöntemlerine kadar, kadınların daha çok bedenlerinin denetim altına alındığı görülmektedir. Milliyetçiliğin yetmediği alanlarda dinciliğin, “fıtratın” konuştuğu  sistematik bir kadın kırımı devrededir.”

JINNEWS- Halide Türkoğlu

“Din” olgusu ile “Dincilik” kavramlarını ayrıştırmadan salt dinin kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerini konuşmak; insanın anlam arayışından ve binlerce yıl süren bir toplumsal ihtiyacın gerçekliğinden bizleri uzaklaştırır. Modernitenin bilgi anlayışı ile “dogmatik” olmaya götürür ki bu da çokça eleştirdiğimiz bilimcilik (pozitivizm) hastalığına iter bizleri.  Din hiçbir zaman gündelik hayatımızdan ayrı bir yerde olmadı. Ataerkil kültürle devletin elinde araçsallaşan ve her daim güncelliğini koruyan bir anlam arayışının istismar olgusudur. Sanıldığının aksine gerilerde kalan değil kendi çağına göre politikleşen bir bilgi yapılanmasıdır. Ancak dogmatik /sorgulanmaz olması bu gerçeği iktidarlar tarafından hegemonyanın inşasında araçsallaştırılmıştır. 

Mitolojilerde tanrıçalar şahsında kadın toplumsallığının nasıl bir kırıma uğradığı çokça anlatılır. Yine tek tanrılı dinlerle ikinci bir kırılma yaşayan kadın kutsallığı ve kadının komünal değerleri eksenli toplum anlayışı artık tamamıyla cinsiyetçi saldırıların merkezindedir.  

Kadınlar ideolojilerin nesnesi haline getirilmeye çalışıldı

Yeryüzü erkeğinin dini tekeline alması ile gelişen birçok süreç vardır. Ancak birçok tek tanrılı dinlerin Ortadoğu kökenli olduğu gibi erkek egemen kültürün kendini toplum üzerinde bir kuruma dönüştürdüğü iktidar ve devlet olgusu da bu topraklarda köklü bir geleneğe sahiptir. Din ve devlet kurumlarının, Ortadoğu toplumları ve Ortadoğulu kadınlar üzerinde sistematik saldırıların ve katliamların iktidar şebekesi olarak çalıştığını biliyoruz. Özellikle kapitalist modernitenin Ortadoğu üzerinde inşa etmeye çalıştığı ulus-devlet sürecinde kadınlar tüm ideolojilerin nesnesi haline getirilmeye çalışıldılar. Elbette buna karşı çıkan mücadelesini yürüten kadınlar olduğu gibi kapsamlı bir sistem eleştirisi gerçekleştirilemediği zamanlarda tüm kadın ve halk devrimleri militarizmlerin ve darbelerin, soykırımların hedefi olmuştur. 

Eril projeler

Son yüzyıllık süreçte Ortadoğulu kadınlar ulus-devlet eksenli iki seçenek arasına sıkıştırılmaya çalışıldı: batı sömürgeci geleneği ve İslam teokrasisi geleneği. Her ikisi de ataerkil kültürün iktidarını merkezine koyan ve din olgusuyla en çok oynayan, kadınlar üzerinde erkeğin kendi dünyasını görmesini sağlayan eril projeler olmuştur.

Sömürü politikalarını hayata geçirme

İki kutuplu dünyanın 1970’ler sonrası Ortadoğu ulus-devletleri nasyonel sosyalist yönetimlerin gerileyişine ve İslamcı ideolojinin yükselişine zemin hazırlayan Amerika şahsında kapitalist modernite, halk mücadelelerini dincilik ve milliyetçilik üzerinden pasifize ederek kendisini var etmiştir.  Zaten var olan soykırımların ve savaşların Ortadoğu’da daha da yükselişe geçmesine neden olmuştur. 1990’lı yıllarda artık neredeyse bütün Ortadoğu ulus-devletleri dinciliğin ve çatışmanın merkezi haline gelir. Kapitalizmin beslediği siyasal İslam ve Türkiye gibi seküler yönetimi olan ulus-devletlerde muhafazakâr siyaset tarzı neo-liberal politikalarla iktidar rejimi olma yolunda ilerler. Etnik, kültürel, mezhepsel sorunlar da aşırı dincilik ile devlet, “derin bir yapılanmayla” iş birliği içinde bir yandan katliamlar yapılırken öte yandan da İslami-Türkçülüğün toplumsallığını hayata geçirir. Aslında tüm dünyada toplumu zapturapt altına alma ve kapitalizmin sömürü politikalarını hayata geçirmenin planları olarak din ve devlet iş birliği ile gerçekleştirilen darbeler devreye konulmaktaydı. Bu savaş konseptinin amacı, kadın, emek, toplum kırım politikaları ile halkların iradelerini kırma ve karşısında başka bir direniş ve örgütlenme bırakmamaydı. 12 Eylül darbesi ile devlet, Türkiye'deki sol gruplara karşı Türk-İslamcı bir örgütsel yapı oluştururken, Kürdistan’da, Türk-İslamcı grupların toplumsal taban bulamaması nedeni ile dönemin sosyalist Kürt hareketlerine karşı "İslami" ideoloji eksenli yapıları öncelikle destekleyerek çoğalmalarını sağlamıştır. 1990’lı yıllarda bu yapının silahlı eğitimlerini üstlenerek toplum üzerinde baskı kurulmasının aracı haline getirmiştir.

Feodal ailenin inşa ettiği erkek şiddeti 

Devlet aklı Kürdistan’da hizbul-kontra eliyle Kürtlere ve kadınlara saldırarak Kürt Özgürlük Hareketi’ni geriletmeyi hedeflemiştir. Hizbullah “dini ve siyasi otoritesini” kabul etmeyen herkese satırla saldırarak ya da arkadan silahla infaz etme, kafaya çivi çakma, domuz bağıyla bağlama, üzerine beton dökme gibi yöntemler Hizbullah cinayetleriyle ortaya çıkan yöntemlerdir. Kadınlara karşı yaygın olarak yüze kezzap suyu fırlatarak kadınların toplumsal alandan çekilmelerini ve tesettür/çarşaf simgesini korku salarak kamusal alana taşımayı hedeflemişlerdir. Kürt kadınları, 90lı yıllarda üç odaktan şiddeti deneyimlemiştir. Devletin birebir yüzünü gösterdiği kolluk şiddeti, arkasında JİTEM, kontra güçler ile birlikte uygulanan şiddet eylemleri, hizbulkontra eliyle dincilik ideolojisi ve derin-devlet ortaklığında gerçekleşen şiddet eylemleri, tüm bu saldırıların içinde feodal ailenin inşa ettiği erkek şiddeti diyebiliriz.

Cemaatleşme ve dini yapılanma 

Kürdistan’da yüzyıllık devlet politikası haline gelen Kürtlerin mücadelelerini dincilik üzerinden kırma politikaları devletin laiklik politikalarının bir başka yansımasıdır. Dinin devlet tekeline girmesiyle Hanefi-Sünni-İslamcı devlet Kürt toplumunu asimile etmek ve kontrolünü sağlamak amacıyla tarikat ve şeyhlere güç ve destek sunmuştur. Kürdistan’da başta kadınlar olmak üzere tüm topluma dinciliğin yüzü şiddet, faili meçhul cinayetler, suikastlar ve baskı olarak dönerken, Kürt Özgürlük Hareketinin mücadelesi ile Kürt toplumunda ve kadınlarda aşırı dincilik ve feodalizmin etkisi kırılmıştır. Ancak Türkiye’de cemaatleşme ve dini yapılanmalar ezilen kimliğe bürünerek toplumda karşılık bulmuş ve siyasal İslam yükselişe geçmiştir.

Kadına yönelik söylemleri ‘fıtrat’ olarak meşrulaştırma

Kadın, kamusal alan ve din olgusu “türban” üzerinden tartışma meselesi haline gelirken siyasal İslam’a iktidarı kazandıran bu mesele, kadın üzerinden muhafazakar bir kültürün kurumsallaşması ve rejimi inşa etmenin kapısını aralamıştır. Yani Türkiye’de varılan süreçte, kadınlara karşı bir “biyo-siyaset”in toplumda yaygınlaşması söz konusudur.  İktidar tarafından artık tüm kadınların aile ile özdeşleştiği bununla nesneleştiği bir siyaset tarzını kültürel anlamda inşa etme amaçlanmaktadır. Muhafazakarlık kültürünü iktidar haline getirememesine rağmen, tek adam rejimi ile kurumsallaşmaya başlayan Türkiye’deki yeni sistemde, dinin nasıl araçsallaştığının, nasıl meta haline getirildiğinin sayısız örnekler ve düşünce dünyası bulunmaktadır. Kadına yönelik düşmanlık ve nefret söylemleri “fıtrat” olarak meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Tek adam rejimi haline bürünen, kendini Ortadoğu’nun halifesi olarak görme istenciyle dinci erkek çetelerle sürekli işgaller geliştiren erkek-devlet, gündelik olarak da kadınların bedenlerini, emeklerini, kültürel birikimlerini, değerlerini yaşam haklarını gasp etmektedir. 

Asıl korkularının kaynağı kadın toplumsallığı

Amerika’nın 11 eylül saldırıları sonrası 2001’de Afganistan işgali ile dincilik sorunu kapitalist modernitenin en çok kullandığı argüman haline gelir. Bir yandan terörle mücadele ile dinler arası savaş beslenirken, diğer yandan “özgürlük ve barış götürme” sözleri sürekli savaş rejimlerini inşa etmiştir. Bu savaşlarda en çok kadınlar hedef haline gelmiştir. Savaşlar, militarizm ve erkeklik ilişkileri içerisinde Ortadoğu'da kadın kırımının ve tecavüz kültürünün daha da derinleşmesinde rol oynamıştır. Başta IŞİD olmak üzere birçok kendini İslami diye adlandıran erkek çetelerin ve örgütlenmelerin ortaya çıkmasıyla Ortadoğu’da kadın kırımı çok yönlü boyutlara ulaşmıştır. IŞİD savaş alanında sadece bir çete değil aynı zamanda dincilik ve cinsiyetçiliğin kendinde vücut bulduğu ideolojik bir simge haline gelir. Öyleki Rojavalı kadınların mücadelesiyle asıl korkusunun kaynağının kadın olduğu yani kadın toplumsallığına karşı duyduğu korkusu dile gelir. Yine Türkiye devletinin çöktürme planı adı altında Kürt illerinde başlattığı çatışmalarda militarist güç olarak yer alan IŞİD ardılı “Esedullah Tim”leri ile ablukalarda cinsiyetçi faşizm bir devlet politikası olarak uygulandı. Kadınları hedefleyen saldırı ve öldürmelerin yanında duvarlara yazılan “IŞİD biziz” yazılamaları bu zihniyetin beslendiği ideolojiydi.

Kadın kırımı

Kapitalist modernite sürecinde din, meta olarak alınıp satılan bir olguya dönüştürülmüştür. Belki de bu yüzden dine modernitenin bir diğer yüzü olarak en fazla bakan, kapitalist modernitedir. Ortadoğu’da etnik, mezhep, din kimlikleri üzerinden gelişen her çatışmada ulus-devletlerin nasıl soykırımlarda dinciliği ve milliyetçiliği birbirlerine kenetlenen bir silah olarak kullandığını en çok kadınların yaşadığı kırımlarda görmek mümkün. Ataerkil kültür her yönüyle kadınlara dayatılırken din ile ilgisi olsun olmasın, İslam’ın emri olsun olmasın hangi dine ait olduğuna dahi bakmadan bu erkekler sanki bu din savaşlarını yapan erkekler değilmiş gibi yeni dincilikler üretmişlerdir, kadınlara din dışı birçok uygulamayla saldırmaktadır. Bunu Allah’ın emri diye uygulatmaktadır. IŞİD’in Musul işgalinde kadınlara yönelik fetvalarından tutalım, Êzidî kadınların maruz kaldığı kölelik sistemi gibi Türkiye Kürdistanında devlet politikası olarak öldürülen kadınların bedenlerine işkence ve gömülme hakkının elinden alınması gibi pratiklerle erkek-devlet ve erkek-çeteler tüm dinlere karşı dinsizlikte aslında erkeklik sözleşmesi imzalamıştır. Bu sözleşmeyle iktidarlar sömürge siyasetleriyle ya dini kendi mülkleri haline getirmiş, ya da dini kapitalizmin metası haline dönüştürmekten ve din tüccarlığı yapmaktan hiç çekinmemişlerdir. 

Kültürel asimilasyon

Kadınların medeni hukuklarından tutalım, şeriat hukukunda kadınların durumuna kadar; kadın sünnetinden recmlere, çok eşlilikten, giyim biçimleri ve doğum yöntemlerine kadar, kadınların daha çok bedenlerinin denetim altına alındığı görülmektedir. Milliyetçiliğin yetmediği alanlarda dinciliğin, “fıtratın” konuştuğu sistematik bir kadın kırımı devrededir. Beden üzerindeki saldırı ve baskı, kadın düşüncesine, iradesine, aklına, geliştirdiği toplumsallığa karşı bir saldırı olmakla kalmaz. Nerede görüneceği nerede görünmeyeceği üzerinden mahremiyet ve kamusallığın durmadan tartışıldığı ve erkeğin korkularının kadın olduğu bir iktidar örgütlenmesi söz konusudur. Dincilik bir kadın kırım politikasıdır. Aynı zamanda devletli uygarlığın dinleri de kırımdan geçirdiği bir gerçeklik var. Dinler hiç olmadığı kadar bir hafıza kırımına uğramıştır. Çünkü ilk devrimci çıkışlarından ve hakikat arayışından koparılmış iktidarın kültürel asimilasyonuna maruz bırakılmışlardır.

Yorumlar (0)
banner44
Günün Anketi Tümü
HDP cumhurbaşkanı adayı çıkarma kararı aldı. Peki siz bu adayın kim olmasını istersiniz?
HDP cumhurbaşkanı adayı çıkarma kararı aldı. Peki siz bu adayın kim olmasını istersiniz?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 25 60
2. Fenerbahçe 24 54
3. Beşiktaş 25 49
4. A.Demirspor 25 45
5. Trabzonspor 25 44
6. Başakşehir 24 41
7. Kayserispor 25 38
8. Konyaspor 25 34
9. Karagümrük 24 31
10. Antalyaspor 25 28
11. Alanyaspor 25 28
12. Sivasspor 25 27
13. Kasımpaşa 25 26
14. Gaziantep FK 25 25
15. Ankaragücü 24 25
16. İstanbulspor 24 24
17. Giresunspor 24 23
18. Hatayspor 24 23
19. Ümraniye 25 22
Takımlar O P
1. Samsunspor 26 54
2. Eyüpspor 26 53
3. Pendikspor 26 47
4. Rizespor 25 46
5. Keçiörengücü 26 46
6. Sakaryaspor 25 43
7. Bodrumspor 25 41
8. Manisa FK 25 39
9. Boluspor 25 38
10. Bandırmaspor 25 37
11. Göztepe 25 35
12. Tuzlaspor 26 28
13. Altay 26 25
14. Adanaspor 26 25
15. Erzurumspor 25 24
16. Altınordu 25 20
17. Gençlerbirliği 25 17
18. Denizlispor 26 17
19. Yeni Malatyaspor 26 16
Takımlar O P
1. Arsenal 28 69
2. M.City 27 61
3. M. United 26 50
4. Tottenham 28 49
5. Newcastle 26 47
6. Liverpool 26 42
7. Brighton 25 42
8. Brentford 27 42
9. Fulham 27 39
10. Chelsea 27 38
11. Aston Villa 27 38
12. Crystal Palace 28 27
13. Wolves 28 27
14. Leeds United 27 26
15. Everton 28 26
16. Nottingham Forest 27 26
17. Leicester City 27 25
18. West Ham United 26 24
19. Bournemouth 27 24
20. Southampton 28 23
Takımlar O P
1. Barcelona 26 68
2. Real Madrid 26 56
3. Atletico Madrid 26 51
4. Real Sociedad 26 48
5. Real Betis 26 45
6. Villarreal 26 41
7. Athletic Bilbao 26 36
8. Rayo Vallecano 26 36
9. Osasuna 26 34
10. Celta Vigo 26 34
11. Mallorca 26 32
12. Girona 26 31
13. Getafe 26 29
14. Sevilla 26 28
15. Cadiz 26 28
16. Real Valladolid 26 28
17. Espanyol 26 27
18. Valencia 26 26
19. Almeria 26 26
20. Elche 26 13
Günün Karikatürü Tümü