HABER MERKEZİ - İran’da rejime karşı sokakları terk etmeyerek mücadele eden Kürt, Azeri, Fars ve Arap kadınlar, eylemlerin büyütülmesi çağrısı yaparak, “Hayatımız pahasına da olsa biz kazanacağız. Gelecek neslin kızları özgür yaşayacak” vurgusu yaptı.

İran’da Kürt kadın Jîna Aminî’nin “ahlak polisi” tarafından işkenceyle katledilmesinden sonra Rojhilat kentleri başta olmak üzere kadınlar öncülüğünde başlayan eylemler sürüyor. Kadınların, “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla başlayan eylemleri, halk serhildanına dönüşürken, tüm saldırılara rağmen Kürt, Fars, Azeri, Beluci ve Arap kadınlar sokakları terk etmedi.  

Tarihi anlara sahne olan İran’da Kürt, Türkmen, Azeri, Fars ve Arap kadınlar, rejime karşı dünya kadınlarına mesaj verdi. Mezopotamya Ajans'ına (MA)  konuşan kadınlar, “Bu kadın devrimi Ortadoğu’ya sıçrayacak” diyerek, kararlılıklarını ortaya koydu. 

'BU BİR DÜZEN DEĞİŞİMİDİR' 

İran’ın Tahran kentinde yaşayan Fars Nina Hudaverdi, ülkede ilk kez kadınların haklarını isterken bu kadar kararlı olduklarını ifade etti. Ülkede politik ve sivil bir faaliyet yürütmediğini ancak bir kadın olarak her türlü baskıya maruz kaldığını ifade eden Hudaverdi, “İran’da yeni yetişen nesli geleneksel ve insan haklarıyla bağdaşmayan uygulamalarla sınırlandırmak artık mümkün değil. Bu bir düzen değişimidir” dedi. 

“Biz ve bizden önceki nesiller, korkak ve muhafazakar bir sistem içerisinde yetiştirildi” diyen Hudaverdi, “Şimdiki nesil isteklerini saklamaya mahkum değil” sözleriyle, İran’da ayaklanmanın nasıl başladığına işaret etti. 

ZEN, ZENDEGÎ, AZADÎ

Yeni neslin “Zen, zendegî, azadî” (Jin, jiyan, azadî) sloganı ile büyüdüğünü ifade eden Hudaverdi, “Kadınların toplumdaki konumu, çocukların nasıl yetiştirildiğinden, insanın vazgeçilmez haklarının ne olduğuna kadar pek çok dinamiği etkileyecektir. Ne yazık ki İran İslam Cumhuriyeti rejimi, İran etnik grupları arasında kutuplaştırma ve düşmanlaştırmaya zemin hazırlamıştır. Ancak, halklar bu bölünme ve ayrışmanın kaynağını anlamış ve bu politikaya karşı direnişe geçmiştir. Dünyanın bütün kadınlarına ve aynı zamanda baskı kuran erkeklere karşı mesajım şudur: Biz kazanacağız. Hayatımız pahasına da olsa biz kazanacağız. Ve kızlarımız artık özgür yaşayacak” diye belirtti.

SİSTEME ÖLÜMCÜL DARBE

Everyday Feminizm Kadın Dergisi yazarı Tahranlı Negar Mansur, kadınların devletin denetim simgesi olan başörtülerini yakarak dini otoriteye karşı çıktıklarını söyledi. “Başörtüsü İslam Cumhuriyeti'nin kırmızıçizgisidir” diyen Mansur, “Dolayısıyla kadınların başörtüsünden kurtulması, sistemin çöküşüne neden olabilecek ölümcül bir darbedir” ifadesinde bulundu. Mansur, şöyle devam etti: “Elbette tesettür sadece bir örtünme değil, İranlı kadınları yıllardır boğan bir kısıtlama olduğunu unutmamalıyız. Kadınlar ‘artık yeter’ diyor. İran'da ilk kez kadın özgürlüğü bir devrimin ana sloganı oluyor.” 

'JIN, JIYAN, AZADÎ' GÜÇLENDİ

İranlı kadınların, 1957 devriminden sonra etkin bir varlığa sahip olmalarına rağmen birliği korumak gerekçesiyle hep bir kenara itildiklerini anımsatan Mansur, “İran'da da her ataerkil toplum gibi devrimler sırasında kadınların talepleri duyulmadı ve bastırıldı. Dolayısıyla ‘Jin, jiyani azadî’ sloganı, kadınları ve taleplerini ilk kez devrimin ana konusu haline getirdi. Öte yandan, bu sloganın yaşı ve Kürt kadınlarıyla olan ilişkisi düşünüldüğünde, İran'da bu sloganının atılması bir şekilde farklı etnik kökenlerden kadınlar arasında dayanışma yarattı. Bu slogan ve yılların ortak acısı, kadınların kardeşlik ve dayanışma bağını güçlendirdi. Kadınlar zalimlerin karşısında birbirlerini savunarak direniyorlar” ifadelerini kullandı. 

ÖZGÜRLÜK KADINLARA BAĞLI

İran halkının özgürlüğünün İranlı kadınların mücadelesine bağlı olduğunu vurgulayan Mansur, “Çünkü kadınlar özgür olmadan, kimse özgür değil. Son yıllarda etnik sorunlar konuşulurken bile, kadınlar görmezden gelindi. Ama şimdi oluşturulan bu dayanışma ile her kadın bir başka kadının sesi oluyor. İranlı bir kadın, Beluc kadınların sorunlarını anlatıyor. Bir Türk kadın Kürt kadınların sorunlarını anlatıyor ve bu zincirleme devam ediyor. Bu dayanışma zinciri sadece İran'da değil, komşu ülkelerde de devam ediyor. Afgan kadınlar ‘Jin, jiyan, azadî’ diyor. Bu mücadele ortak acıların ötesine geçmemizi, ayrımcılığın diğer katmanlarını görünür hale getirmemizi ve farklı etnik kökenlerden kadınların kendi kültürlerinde saklı olan ataerkillik hakkında konuşmaları için bir platform oluşturmamızı sağlıyor” şeklinde konuştu. 

KADIN DEVRİMİ MESAJI 

İran’ın Sîne kentinden olan Kürt kadın gazeteci Hîwa Heyv, İranlı kadınların başlattığı devrimin bütün dünya ülkelerine yayılması gerektiğini belirterek, “Jîna Amini'nin ölümü bizlere bu ülkede hayatımızın ne kadar değersiz olduğunu, devlet ve aile tarafından ne kadar ezildiğimizi ve hiç görülmediğimizi tekrar hatırlattı. Ve her birimiz bir sonraki Jîna olabileceğimizi biliyorduk. İranlı erkeklerin ve ataerkil hükümetin bizim için bir şeyler yapmasını beklemememiz gerektiğini biliyorduk. Kadınların, artık eylemlerin bayrak taşıyıcıları olma zamanı gelmişti. Bu slogan, bir ay öncesine kadar görünmeyen ve insan olarak hiçbir hakkı olmayan bir kadın için çok değerlidir. İran tarihinde belki de ilk kez bu boyutta bir hareketin liderliğini kadınlar, kadın hakları için yapıyor. ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı erkeklere bunun bir kadın devrimi olduğunu ve artık kadınları cennetlerine gönderemeyeceklerini hatırlattı. Toplumun önceliği artık ne ekonomik meseleler ne de başka bir şey. Biz kadınlar toplumun öncüsüyüz” dedi. 

HÜKÜMETİN TEMELLERİ SARSILDI 

“Tüm gücünü kadınları ezerek alan hükümetin temellerini sarstık” diyen Heyv, kadın devrimine olan inancını şu sözlerle anlattı: “Bu devrimin meyvelerini kısa sürede almasak bile, hiçbirimiz bir ay öncesinin kadınları olmayacağız, bu böyle bilinsin. Tüm farklılıklara rağmen güçlü kadınlar olabileceğimize ve erkeklerin arkasına saklanmayacağımıza, öncü olabileceğimize inandık. Dünya kadınları İranlı kadınların sesi olmalı. İranlı kadınlar büyük bir mücadele başlattı ve dünya kadınları bu mücadelenin anlatıcıları olmalıdır.”

KADINLARIN DEĞİŞTİRME İRADESİ 

İran’ın Ahvaz kentinde olan Arap mühendis Haifa Asadi, Kürt kadınları öncülüğünde İran’da tarihte görülmemiş bir kadın devrimine tanıklık ettiklerini dile getirerek, “Değiştirme iradesine sahibiz. Bence ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı kesişen bir slogan olup tamamen politik ve feminist bir slogandır. Bu slogan, kadınların özgürleşmesi ile toplumun özgürleşmesinin birbiriyle ilişkili olduğunu gösteriyor. Kadınları görmezden gelip sosyal bir refah bekleyemezsiniz. Bu sloganda kadın merkezdedir. Biz feministler her zaman ‘küresel kardeşlikten’ bahsederiz. Erkekler, küresel kardeşliği yok etmek için ‘kadınlara karşı kadın’ sloganını yarattılar. Kadınlar hiçbir zaman kadınlara karşı olmadı. Şimdi eşi benzeri görülmemiş bir şekilde dünya kadınlarının mücadelesine ve yükselişine tanık olduk” diye konuştu.  

OMUZ OMUZA MÜCADELE 

İran’ın Sahra kentinden olan ancak baskılardan dolayı İtalya’ya göç etmek zorunda bırakılan ressam Türkmen Solmaz Fiyaz da, kadın öncülüğünde başlayan devrime dair şunları söyledi: “1988 yılında atanmış bir öğretmenken arkadaşlarım ve meslektaşlarım beni ‘baş belası’ olarak tanımladı ve ardından genç kızları hakları noktasında bilgilendirdiğim için hakkımda dava açıldı. İşimden atıldım. Bu olay beni göç ettirdi ve İtalya'ya yerleştim. İran'da Türkmen ve Sünni azınlık topluluğu içinde yetişmiş biri olarak, gerçekleşmekte olan kadın devriminin sadece genç kadınlar üzerinde değil, aynı zamanda annem gibi önceki nesil kadınlar üzerinde de büyük bir etki yarattığını düşünüyorum. ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganına ulaşmak için daha gidilecek çok yol olduğunu görüyorum. Türk, Türkmen, Beluc ve Kürt kadınları her zaman ortak bir dili paylaştılar. Şimdi bu ortak acılarını birleştirerek özgürlük için omuz omuza mücadele ediyorlar” diye belirtti. 

DEVRİM ORTADOĞU’YA SIÇRAYACAK

Tahran’da yaşayan Tebrizli Azeri Elnaz Purya, İran’ı değiştirecek gücün kadınlarda olduğunu kaydederek, “Kadınlar toplumda görünmeyen bir parçayken, ‘Jin jiyan azadî’ sloganıyla özne haline geldiler. İran’da bulunan bütün etnik grupların ortak amacı, otoriter ve şeriat kanunlarını değiştirmektir. Bu protestoların devamı İslami kanunların değişmesine yol açacaktır. Başarılı olursak, muhtemelen hükümet sisteminde bir değişiklik olacaktır. Ortadoğu'nun bütün halkları eşitsiz kanunlardan muzdarip. Birinde görülecek değişiklik diğer halklarda da değişikliğe yol açacaktır. Dolayısıyla yaşananlar bu devrimin sıçrayacağına ve Ortadoğu'nun diğer ülkelerinde de kadın öncülüğünde devrimlere tanıklık edeceğimize işaret ediyor” dedi.  

MA / Zeynep Durgut

Editör: Haber Merkezi