ŞIRNEX - Meryem Xan’ın gerçek yaşam öyküsünün izlerini sürerek kitaplaştıran Hurşit Baran Mendeş, “Bu kitabı yazmaya mecbur kaldım. Halkın değerlerine sahip çıkması gerekir” dedi. 

Dengbêj divanlarında asiliği de sesi gibi yankı uyandıran, Kürtçe stranları ilk kez kaydedilen Kürt kadın sanatçı olarak tanınan Meryem Xan, 200’den fazla eseriyle Siltana Kurda (Kürtlerin Sultanı) unvanını aldı. Sesiyle ve klamlarıyla çok büyük bir üne sahip olmasına rağmen Meryem Xan’ın gerçek yaşam öyküsü bugüne kadar hep yanlış anlatıldığını savunan gazeteci-yazar Hurşit Baran Mendeş, iki yıl süren araştırmaya dayalı çalışması sonucu, Meryem Xan’ın gerçek yaşam hikayesini kitaplaştırdı. Mendeş, 2019’da yayınlanan “Meryem Xan Hayatı Sanatı ve Şarkıları” adlı kitabında, Meryem Xan’ın yaşam öyküsünü belgelere dayandırarak anlattı. 

DOĞDUĞU YER 

Mendeş’in yaptığı araştırmalara göre, Meryem Xan’ın doğum yerinin Şirnex’in Dêrgûl beldesi olarak bilinmesinin aksine, Hicri takvim yılına göre 20 Jumada at-Thani 1330’da Şirnex’ın Basa (Güçlükonak) ilçesine bağlı Kêrxwer köyünde dünyaya geldi. Bu tarih, Miladi takvime göre 1912 yılına tekabül ediyor.

BİRÇOK DENGBÊJ İLE TANIŞTI

Mendeş, kitapta bu iddialarını görüştüğü ve Meryem Xan’ın aile bireylerinin nüfus kütüğünden aldığını belirtti. Kitabında Xan’ın aile nüfus tablosunu da paylaşan Mendeş, Xan’la ilgili bilinen birçok yanlışa ışık tuttuğunu ifade etti. Xan’ın Bağdat’ta hemşerisi olan sanatçı Elmas Xan’ın evinde kaldığı ve orada Mihemed Arif Cizrawî, Hasan Cizrawî, Nesrîn Şirnexî ve Saîd Axayê Cizirî ile tanıştığı aktaran Mendeş, Meryem Xan’ın “Hêlî Delal” stranından yola çıkarak yaşam hikayesini araştırmaya başladığını ve stranda geçen Alîyê Remo ailesinin izlerine ulaşmak için araştırmalar yaparken, ailenin Kerboran’ın Çêlga Elîyê Remo köyünde yaşadığını buldu. Serüvene bu şekilde başlayan Mendeş, kitabında 2017 yılında Xan’ın üvey kızı olan Hecî Ferxê ve köyde onu tanıyan herkesle bir bir görüştüğünü anlattı.

Bugüne kadar doğduğu ve büyüdüğü yerin Şirnex’in Dêrgûl beldesi olduğu belirtilen Merxem Xan'ın, Basa ilçesinden olduğu iddiasında bulunan, yaşamını yaptığı araştırma ve belgelere dayandırarak yazan gazeteci yazar Mendeş, iki yıl süren bir çalışma sonucunda kitabı tamamladığını söyledi.

MERYEM XAN’IN YAŞAM İZLERİ 

Mendeş, gazeteci refleksiyle Meryem Xan’ın yaşam öyküsünü dinlediği Êlî Delal stranından esinlenerek araştırdığını belirtti ve şöyle anlattı: “25 yıla yakındır gazetecilik yapıyorum. Bir dönem Kerboran’ın tarihi üzerine araştırmalar yapıyordum. Tarihini araştırırken de dengbêj Meryem Xan’ın yaşam öyküsünün izlerine rastlandım. Orada Meryem Xan’a ‘Meryemok’ diye hitap ediliyordu. 70-80 yaşlarında olanlar Xan için ‘O her zaman bizim içimizdeydi, bütün düğünlere katılırdı, çok neşeli bir insandı’ diye anlatıyorlar. Meryem Xan’ı daha fazla araştırma isteği uyandı. Xan’ın yaşamını araştırırken, aslında yaşamının Botan ve Torê’de geçtiğini gördüm. Xan’ın, Dergûl beldesinde doğup büyüdüğü söylenilirdi. Araştırdıktan sonra aslında Xan’ın Şirnex’ın Basa (Güçlükonak) ilçesine bağlı Kêrxwer köyünde doğup büyüdüğünü bulduk. Xan’ın 12 yıl Zaxo’da kalmadığını ve hiçbir zaman Bedirxanîlerin gelini olmadığını öğrendik. Meryem Xan’ın yazıldığı gibi bir öyküsü yoktu. Gerçeği bulup yazdığım için çok mutluyum.”

DENGBÊJLİK YAŞAMI OLDU  

Meryem Xan’ın bütün zor koşullara rağmen dengbêjliği bırakmadığını söyleyen Mendeş, anlatımlarını şöyle sürdürdü: “Meryem Xan çocukluğunda dengbêjliğe başlar. Dengbêjî onun için yaşamın kendisi olur. Xan, babası Heciyê Hemo ve annesi Ayşe vefat ettikten sonra Basa’dan Kerboran’a bağlı Çêlga Elîyê Remo köyüne yerleşir. Orada Erebîyan aşireti var ve aşiretin en güçlü ailelerinden birisi de Eliyê Remo ailesidir. Xan birkaç yıl bu ailenin yanında kalır. Eliyê Remo ailesi ona sesinden ve duruşundan ötürü çok değer verir. Xan, Eliyê Remo ailesinin divanlarında yerini alarak dengbêjlik yapar. Bölge halkı da Xan’ı sever. Bir süre sonra Eliyê Remo ailesi, Xan’ı Kerboran’ın Zivîng köyünden Halil İnan diye biriyle evlendirir.”

SESİ DİLDEN DİLE DOLAŞTI 

Mendeş, Xan’ın evlendikten sonra da denbêjliği sürdürdüğüne dikkat çekiyor ve şöyle devam etti: “Ama eşi sürekli, ‘Dengbêjlik yapmanı kabul etmiyorum. Dengbêjlik yaparsan seni bırakırım’ der. Bu durum Meryem Xan’ı çok rahatsız etmeye başlar. Hatta bazen şiddetine bile maruz kalır. Ama Meryem Xan, ‘Dengbêjî benim yaşamımdır, ben ölsem de bırakmam, istiyorsan beni bırak’ der. Bu tartışmaları sürer ve şiddet başlar. Meryem Xan 25 yaşına geldiğinde, yani 1937 yılında Dicle Nehri üzerinden kellekle (kayık) birinin desteğiyle Musul’a gider. Bir süre orada kaldıktan sonra bir Arap pilotla evlenir. Eşi kısa bir süre sonra kazada yaşamını yitirir. Birkaç yıl Musul’da kaldıktan sonra bir grup İngiliz’in Bağdat’a geldiğini dengbêjlerin sesini kaydettiğini duyar. Bağdat’a gider ve hemşerisi Elmas Xan’ın evinde kaldır. Orada, Mihemed Arif Cizrawî, Hasan Cizrawî, Nesrîn Şirnexî ve Saîd Axayê Cizirî ile tanışır. Bağdat’ta büyük dengêjlerin yer aldığı divanlara çıkar ve sesi dilden dile dolaşır. 1930’ların sonlarına doğru ilk plakını çıkarır. Soranî lehçesinde ki ilk plak ise Dayika Cemal’dir.” 

‘BU KİTABI YAZMAYA MECBUR KALDIM’

Bu hikayeyi yazmayı bir sorumluluk olarak hissettiğini dile getiren Mendeş, “Ben bu kitabı yazmaya mecbur kaldım. Dengbêjlere değer verilmiyor. Dengbêjlerin yaşam öykülerini okudum ve ne kadar zorlandıklarını gördüm. Elmas Xan, Eyşe Şan ve Şakiro gibiler yaşamını yitirdi ve kimse sahiplenmedi. Halkın dengbêjleri sahiplenmesi gerekiyor. Halkın değerlerine sahip çıkması gerekir. Çok sonradan Meryem Xan’ın çok kıymetli ve önemli değerlerimizden olduğunu öğrenmiş olduk. O zamanlar dengbêjî yapmak bu kadar zorken, Meryem Xan bütün zorlukları aştı ve dengbêjliği sürdürdü.  Ailesini, babasını, evini, eşini bir tarafa atarak, dengbêjliğini sürdürdü. Bu çok önemli ve anlamlı bir şeydir. Dengbêjlik aynı zamanda Kürtçenin varlık ve yokluk meselesidir. O yüzden dengbêjliğin kıymetini bilmemiz gerekir” dedi.

MERYEM XAN’I TANIMAMAK

Mendeş, bir asırdır Meryem Xan’ın yaşam öyküsünün yanlış yazılmasını eleştirerek, “Değerlerimize sahip çıkmıyoruz ve değerlerimize sahip çıkmadığımız için bu durumdayız. Tarihimize ve kültürümüze sahip çıkmamız gerekir. Aslında Meryem Xan’ı tanımamak, o değerlere sahip çıkmadığımızın göstergesidir. Eğer bizler sahip çıksaydık, Meryem Xan’ın Dêrgûl’den olmadığını bilirdik. Kitabı bazı aksaklıklardan dolayı Kürtçe yazamadım. Ama yakın bir zamanda Kürtçesini de basacağız. Aynı zamanda 600 sayfalık bir kitaptan oluşan Miradê Kinê’nın hikayesini kitaplaştırdım. Yaşamını Kürtçe yazdım. Bu saatten sonra Kürtçe yazmak için çabalayacağız” şeklinde konuştu.

MERYEM XAN’IN ÖLÜMÜ

Mendeş kitabında Xan’ın ölümüyle ilgili şu bilgilere yer verdi: “Meryem Xan, 200’den fazla eseriyle Siltana Kurda (Kürtlerin Sultanı) unvanını aldı. Söylediği bazı stranlar; Mihemedo Ronî, Hêlî Delal, Mêremê, Lê Lê Yadê Rebenê ve Lê Dînê Lê Dînê’dir. Xan 1949 yılında Bağdat’ta kaldırıldığı Mir İlyas Hastanesi’nde böbrek yetmezliği nedeniyle geçirdiği ameliyattan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Bağdat’taki cenaze merasimine Mihemed Arif Cizrawî, Hasan Cizrawî, Nesrîn Şirnexî ve Saîd Axayê Cizirî gibi büyük denbêjler katıldı ve Şeyh Maaruf Mezarlığında sonsuzluğa uğurlandı.”

HURŞİT BARAN MENDEŞ KİMDİR?

1976 yılında Şirnex’in Cizîr ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Hezex ilçesinde tamamladı. İlk şiir kitabı 1996 yılında basıldı. 2000 yılında Hezex’te Güney Express adında yerel bir gazete çıkardı. 2010 yılında Şırnak Gazeteciler Cemiyeti kurucu başkanı oldu. 2011 yılında Dargeçit Haber gazetesini kurdu.

MA / Zeynep Durgut

Editör: Haber Merkezi