Siz hiç yüreğiniz bir yerde aklınız başka yerde kalıp cismi canı post gibi ordan oraya sürüklediniz mi? Biz depremzedeler iki aydan fazla bir zamandır öyle yaşıyoruz. Siz hiç memleketin toz toprak halini, enkazları yerde ya da kuadriplejik SP hastaları misali ayakta durmakta güçlük çeken  apartmanların görüntüsü hüzün,öfke hem de umutsuzlukla izlediniz mi? Evlerin, mahallelerin sokakların öldüğünü ve cenazelerinin kaldırılışını tasavvur edebiliyor musunuz?  Resmi rakamlara göre elli bin üzerinde ölüm( TÜİK'in enflasyon oranları gibi talimatlı sayı),sekiz yüz bin küsurat engelli kalmış. Resmi rakamların açıklamadığı ağır ekonomik ve psikolojik travmalar da şöyle kenarda dursun, ölmemişsen bunlar mevzu bahis  bile değil.
Malûmunuz genel seçimlere sayılı günler var.  Deprem bölgesi dışında diğer illerde çoşkulu, gösterişli ve kalabalıklardan oluşan görüntüleri izledikçe memleketimin hâli daha bir içimi acıtıyor. 


Hani çok feryat ederek ağladığınızda ses tellerinin iflasıyla ertesi günü sesiniz kesilir de sessizce ağlayıp olmayan sesinizle ağıtlara devam edersiniz ya işte o halde deprem bölgeleri. Sesi kısılmış ama yine de anlatabiliyor derdini. O kısılmış seslere  kulak kabartıp  dinlediğinizde anlıyorsunuz. İnsanlar artık sadece endişeli. Evlerini eşyalarını kaybedenler akıbetlerinin seçim sonrası netleşeceğini biliyorlar. Kamulaştırılacağı söylenen yerleşim yerlerinin (Gündüzbey, Konak, Bostanbaşı,Yeşilyurt merkez gibi)  insanlarda büyük bir moral çökünküsü yaratmış durumda. Kamulaştırmanın bu iktidardaki karşılığının ne olduğunu çok iyi bildiklerinden bu endişeyi taşıyorlar. Yandaşa peşkeş...Evet, vatandaşın gözünde kamulaştırma; haksız -hukuksuz ve insafsızca talan ve yağma demek. İktidarla devlet kavramının bu kadar bütünleştiği bir dönem olmamıştı. Daha önceleri de kamu yararı gerekçesiyle kamulaştırma yapılırdı. Üretimhaneler, kamu kurumları veya  barajlar yapılırdı ve devlet kurumları olarak çalışırdı. Çok sürmedi 80 askeri darbesiyle Neo liberal ekonomik politikalar devreye konuldu,  bu kurumlar zarar ediyor gerekçesiyle satılmaya başlandı. Özelleştirmeler devlet eliyle teşvik edildi, yatırımcılara teşvikler için hazinenin kapılar açıldı. Rüşvetin, adam kayırmacılığın artık neredeyse normalleştirikdiği sürece girildi. Ama son yirmi yıl adam kayırmacılık, rüşvet ve hazine yardımlarından faydalanma fazlasıyla pespaye biçimde çeteleşerek mafyavatik şekilde yapılır oldu. Devleti oluşturan temel organlar yasama, yürütme ve yargı bile kişilere özel çalışır hale getirildi. İki dudak arası yasalar, çoğu zaman yasama organını hiçe sayarak Kanun Hükmünde Kararnameler ile iki dudak arası yargıyla ülke yönetilir halde. Kamu yararı adı altında yapılan tüm icraatlar sadece ve sadece halkın daha fazla perşanlığına ve  yoksullaşmasına  sebep olduğunu bu deprem gösterdi.  Devlet kurumlarının  ve yürütmenin 7..8 lik depremden çok önce enkaza dönüştüğünü gördük. Peki, göremeyen var mı? Maalesef  düşüncelerinde enkazlar yarattıkları yığınla insan var. Asıl kamu yararı bu düşünce enkazlarını kaldırmak.  Bu görevi de sistem restorasyonunu  kabul etmeyen 3. Yol'un baş aktörü üstlenmiş durumda.