HABER MERKEZİ - İHD ve kayıp yakınları, Dêrsim, Farqîn ve Gever’de katledilen ve kaybedilen 11 kişinin faillerini sordu. 

30 yıl 6 ay aradan sonra özgürlüğüne kavuştu 30 yıl 6 ay aradan sonra özgürlüğüne kavuştu

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle yaptıkları eylemlerinin 815’inci haftasında Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi.  Eyleme, kentte bulunan sivil toplum örgütü temsilcileri ve kayıp yakınları katıldı. Eyleme katılanlar kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizleri taşırken, alanda kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı.

Yağan yağmura rağmen eylemlerini gerçekleştiren kayıp yakınları, hafta 24 Eylül 1994 yılında Dersîm Seyidxan (Gökçek) köyü Mirik mezrasında askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Dilek (3), Gülizar (34) ve Düzali Serin (34), Hatun (25), Elif (20), Yeter (18) ve Haydar Işık (60) ailelerinin akıbetini ve 8 Ekim 1994’te çıplak ve başı ezilmiş şekilde Gökçek Jandarma Karakolu’nun hemen alt tarafında cenazesi bulunan Ali Işık’ın (23) failleri soruldu.  

Kayıpların öyküsünü İHD Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi okudu. 

3 YAŞINDAKİ ÇOCUK DA GÖZALTINA ALINDI

Elçi Işık ve Serin ailelerinin yaşadıklarını şu şekilde paylaştı: “Mirik mezrası askerlerin sürekli baskısına maruz kalmaktadır. Olay günü Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Dağ Komando Tugay Komutanlığı’na bağlı askerler, yine mezraya baskın düzenler. Mezrada bulunan evler bağ ve bahçeler bombalanır, yakılır. Askerler ardından her iki aileden Hıdır Işık, Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, Düzali Serin, Gülizar Serin ve üç yaşındaki bebekleri Dilek Serin'i gözaltına alır. Bu kişilerden bir daha haber alınmaz. 

AİLESİNİ ARARKEN KATLEDİLDİ

Ailesinin başına gelenleri sonradan duyan ve mezraya giden Ali Işık’ın cesedi ise 8 Ekim 1994’te çıplak ve başı ezilmiş şekilde köy dışında Gökçek Jandarma Karakolu’nun hemen alt tarafında bulunur. Aileler her türlü yasal girişimde bulunur. Ancak Gökçek Jandarma Karakolu, ‘Onları biz de görmedik’ cevabını verir. Cumhuriyet savcısı, soruşturma kapsamında olay yeri inceleme dahi yapmaz. Aileler, Meclis’e inceleme ve araştırma talebiyle başvuruda bulunur. Verilen cevap  ‘Ağır kayıplar veren örgütün bu iki hane efradını rehin aldıkları ya da ihbar ettikleri düşüncesiyle yanlarında götürdükleri’ olur. 7 kişilik Serin ve Işık ailesini fertlerinden o tarihten itibaren haber alınamaz.”

Açıklama, kaybettirilen 7 kişi ve katledilen Ali Işık anısına yapılan oturma eylemi ile son buldu.

ÊLIH 

Êlih’te de İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 551’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartının açıldığı eyleme, kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) yöneticileri katıldı. Bu haftaki eylemde 1992 yılında Amed’in Farqîn (Silvan) ilçesinde Hizbullahçılar tarafından kaçırılarak, kaybedilen Mehmet Zeki Akyıldız'ın akıbeti soruldu.  

İHD Şube Yöneticisi avukat Sinan İslam Gegin, kayıpların akıbetini sormaya devam edeceklerini belirterek, Akyıldız’ın kayıp hikayesini okudu. 

'BAŞVURULAR SONUÇSUZ KALIR' 

1992 yılında Farqîn ilçesinde Hizbullahçılar tarafından kaçırılarak, kaybedilen Mehmet Zeki Akyıldız'ın hikayesi şöyle: “Akyıldız, 1992 yılında 60. Yıl Ortaokulunda okuduğu yıllarda yasadışı Hizbullah örgütünden birkaç defa tehdit almıştır. Farqîn’de ablasının evinde bulunduğu bir günde çarşıya gitmek için çıkar ve bir daha eve dönmez. Kendisinden bir daha haber alınamaz. Daha sonra ailesinin aldığı duyumlara göre Farqîn’e bağlı Yolaç köyünde bir sığınak olduğu ve bu sığınaktan adı belli olmayan birinin kendi çabasıyla kurtulma şansı elde ettiği şeklindedir. Bu kişi, verdiği bilgilere göre sığınakta 7-8 kişi olduklarını belirtiyor. Sığınakta kimsenin kimseyi görmediğini ama birbirlerine ad, soyad ve köylerinin ismini bağırarak; söylediklerini bu takdirde oradan kurtulan birinin ailelere haber vermesini istediklerini aktarmıştır. Farqîn’de bulunan Jandarma Karakolu’na başvuran aile müspet bir cevap alamadıklarını belirtmiştir. 

Yıllar sonra askerlik şubesinden kendilerine gelen celp kâğıdı üzerine M. Zeki’nin babası askerlik şubesine gidip oğlunun 1992 yılında Hizbullahçılar tarafından kaçırılıp kaybedildiğini söyler. Ancak askerlik şubesindeki görevliler baba Salih Akyıldız’ın sözlerine inanmaz ve ‘Oğlun PKK’ye katılmıştır. Bize gelip, Hizbullahçılar kaçırdı deme’ şeklinde karşılık verirler.”

Açıklama oturma eylemi ile son buldu.

COLEMÊRG

İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla eylemlerinin 141’inci haftasında Gever ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Bu haftaki eylemde Gever’de 6 Aralık 2013 yılında polisler tarafından mezarlıklara yapılan tahribatlara karşı başlatılan eylemlerde polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Mehmet Reşit ve Veysel İşbilir’in failleri soruldu. 

Eylemde, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartı açılırken, katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Eyleme, DEM Parti Colemêrg Milletvekili Onur Düşünmez, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), DEM Parti Gever İlçe Örgütü yöneticileri, Barış Anneleri, Gever Belediye Eşbaşkanı Şoreş Diri, kayıp yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı.

Açıklama metnini ise İHD Colemêrg Şube Yöneticisi Eren Baskın okudu. 

OLAY GÜNÜ 

Baskın konuşmasında olay günü yaşananları şu sözlerle anlattı: “Gever’deki mezarlıkların kolluk kuvveti tarafından tahrip edildiği haberleri üzerine amca ve yeğen yapılacak olan basın açıklamasına katılmak için yola çıktı. Büyük bir kalabalığın toplandığı 6 Aralık 2013 tarihinde basın açıklaması sırasında herhangi bir uyarı yapılmaksızın kalabalık üzerine gaz bombası ve plastik mermilerle müdahale başladı. Kaçışan insanlar ile kolluk kuvveti arasında gerginlik yaşandı. Bölgeye gelen polis özel harekat ekipleri uzun namlulu silahlarla hedef gözetilerek ateş açtı ve açılan ateş sonucu Veysel ve Mehmet İşbilir ağır bir şekilde yaralandı. Yaralı halde Yüksekova Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Veysel ve Mehmet İşbilir, sedye üstündeyken işkenceye uğradı. Hastanenin camları, müdahale odası kapıları kırıldı, aile bireylerine işkence yapıldı. Akabinde amca ve yeğen ateşli silah yaralanması sonucunda vefat ettiler. Ön otopsi raporunda Mehmet Reşit İşbilir’e 6, Veysel İşbilir ise 2 kurşun isabet etmesi sebebi ile hayatlarını kaybettiği belirlendi.”

'MÜCADELEMİZ SÜRECEK' 

Katledilen Reşit ve İşbilir’in akıbeti faili meçhul bırakıldığını ifade eden Baskın, sorumluların halen açığa çıkarılmadığını ifade etti. Baskın’ın konuşmasının ardından Reşit İşbilir’in ağabeyi İhsan İşbilir, “Yakınlarımız failli meçhul değildir. Failleri apaçık bellidir ve ortadadır. Kardeşim ve yeğenim protesto haklarını kullandıkları için katledildiler. Bu kabul edilir bir durum değil. Failler ortaya çıkana dek mücadelemiz sürecek” dedi.

Konuşmaların ardından açıklama oturma eylemiyle son buldu.

Kaynak: https://mezopotamyaajansi40.com/tum-haberler/content/view/253640