ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, “Efrin’e yapılan operasyonun sebebi, Efrin’den Türkiye’ye kurşun sıkıldığı için değil” diyerek, Erdoğan-Bahçeli rejiminin kendi iktidarları için Efrin’e savaş açtığını söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, partisinin haftalık grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “HDP, Türkiye’nin umudu, Türkiye’nin geleceğini inşa edecek bir parti” diyen Kemalbay, HDP’nin zorlu bir demokrasi mücadelesinden geçerek, gözaltılara, baskılara ve şiddete rağmen bedel ödeye ödeye mücadelesine devam ettiğini söyledi.

‘CİZRE DİMDİK AYAKTA’

Kemalbay, Cizre’de iki yıl önce ilan edilen sokağa çıkma yasağı döneminde 291 kişinin sığındıkları bodrumlarda öldürülmesinin yıldönümü olduğunu anımsatarak, “İki yıl önce Cizre’de tarihin en büyük vahşeti yaşandı. ‘Vahşet Bodrumu’ olarak tarihe kaydedilmiş olan, aralarında çocuk ve kadınların da olduğu 291 kişi yaşamını yitirdi. Ve bir ülke bir devlet, kendi kentini, kendi ilçesini bombalayarak, ağır silahlarla tahrip ederek büyük bir yıkım yarattı. Bu tablo Türkiye’de ilk kez olmuyor. Türkiye 12 Eylülleri de gördü. Daha önce de pek çok katliam gördü. 90’larda köy yakmalar vardı. Asit kuyuları vardı, insanların faili belli katliamlarla katledilip atıldığı kuyular. Fakat ne oldu, bütün bu katliamlardan sonra Kürt halkı her zaman ayağa kalktı, her zaman mücadele yükseldi. Şimdi de Cizre dimdik ayakta mücadelesini sürdürüyor” diye konuştu.

‘CELAL ŞEKER’İN YAŞAMINI YİTİRMESİ BİR CİNAYETTİR’

Geçtiğimiz hafta cezaevinde yaşamını yitiren hasta tutuklu Celal Şeker’in ailesine başsağlığı dileyen Kemalbay, “Cezaevinde gencecik yaşta yaşamını yitirdi. Göz göre göre tutuklu kaldığı cezaevinde onlarca hastalığı olduğu defalarca önergeler verilerek duyurulduğu halde, ki bunun için en çok mücadele eden Muş Milletvekilimiz Burcu Çelik, o da cezaevinde, bütün bu çabalara rağmen hasta tutsak kardeşimiz tahliye edilmedi ve yaşamını cezaevinde yitirdi, bu bir infazdır. Bir cinayettir” ifadelerini kullandı.

‘BARIŞIN YASAKLANDIĞI, SAVAŞIN ALKIŞLANDIĞI BİR DÖNEM’

Efrin operasyonu sonrası artan gözaltılara tepki gösteren Kemalbay, şunları söyledi: “Bugünlerde barışın yasaklandığı, savaşın alkışlandığı çok karanlık, çok trajikomik bir dönemden geçiyoruz. Barış isteyenler, sosyal medya hesaplarından barışı destekleyenler gözaltına alınıyorlar. İçişleri Bakanlığı’nın rakamlarına göre son dönemde Efrin gündemiyle, barış savunucusu 449 kişi gözaltına alındı. 114’ü tutuklandı. Barış demekten neden korkuyorsunuz? Bu dünyanın hiçbir yerinde olan bir şey değil. Belki sadece Hitler döneminde böyle bir şeyle karşılaştı insanlık tarihi. Şimdi de Recep Tayyip Erdoğan döneminde böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu gözaltı operasyonlarına, sansüre, gazetecilerin tutuklanmasına, akademisyenlerin gözaltına alınmasına, işlerinden atılmalarına, yaşamı savunduğu için insanların üzerine gidilmesinden vazgeçilmesi gerekiyor. Barışı savunmak bir onurdur. Savaşı kışkırtmak ise suçtur. Sosyal medyada savaş şakşakçılığı yapan birinin gözaltına alındığını duydunuz mu? Buradan, savaş kışkırtıcıları için açık suç duyurusunda bulunuyoruz.”

Geçtiğimiz hafta gözaltına alınan ve dün çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakılan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin karşı karşıya kaldığı duruma da değinen Kemalbay, “TTB Merkez Konseyi üyeleri, ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ dedikleri için gözaltına alındılar. TTB kapısının önünde hacamatçılar eylem yaptılar. Ne kadar kara bir komedi. Bu ülkenin aydınlarına, bilim insanlarına, hekimlere, gazetecilere, okumuş insanlara bu ne nefrettir. Savaş çığırtkanlığı yapan kişilere de bu ne teşviktir. Sormak istiyoruz, acaba beyefendi hastalandığında onu sağlığına kavuşturanlar, hacamatçılar mı oldu?” diye sordu.

“Efrin’e yapılan operasyonun sebebi, Efrin’den Türkiye’ye kurşun sıkıldığı için değil” diyen Kemalbay, Efrin’den Türkiye’ye tek bir taş atılmadığının herkes tarafından bilindiğine vurgu yaptı.

‘ERDOĞAN-BAHÇELİ İKTİDARLARI İÇİN EFRİN’E İHTİYAÇ DUYDU’

Kemalbay, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kaldı ki böyle bir şey bile olsa bir gün birisi çıksa ve oradan Türkiye topraklarına kurşun da sıksa siz önce bir müzakere edersiniz, ne sorun var, niye atılıyor diye bakarsınız. Hemen savaş tamtamları çalmazsınız. Fakat burada öyle bir şey var ki, aslında Efrin’e yapılan işgal girişiminin arka planında Türkiye halklarını geleceğiyle ilgili çok önemli kararlar var. O çok önemli kararlar onların söyledikleri gibi beka sorunuyla ilgili değil. Türkiye halklarının bölünme, parçalanma sorunu olduğu için değil. Tam tersine AKP-Erdoğan-Bahçeli rejiminin kendi iktidarlarını bir beka sorunu olduğu gibi, onların Türkiye tahayyüllerini bir beka sorunu var. O yüzden Efrin savaşına ihtiyaçları oldu. O yüzden böyle bir savaş başlattılar. Bölgede ABD ve Rusya vesayet savaşı yürütüyor ve Ortadoğu, dünya güçleri tarafından yeniden yapılandırılmak isteniyor, yeni haritalar çizilmek isteniyor. Bunun anlamı emperyalist güçlerin kendi çıkarlarını korumak için bir vesayet savaşı gerçekleştirmiş olmalarıdır. Orada halkları, kadınları, çocukları korumaya çalıştılar. Bunun için özellikle Kürt halkı önemli bir direniş sergiledi. Vahşi DAİŞ çetelerine karşı hem kendilerini korudular hem de Suriye coğrafyasında barış için önemli bir fırsat yarattılar.

EFRİN İŞGALİ

Bir kez daha söylüyoruz Efrin’e işgal girişimi kendi çıkarlarını orada görmelerinden kaynaklıdır. Tıpkı Vietnam’da, Irak’ta, Afganistan’da yaşananlar gibi buradan bir kazanım elde etmesi mümkün olmayacaktır. Fakat orada, kendi yaşamını koruyan halkların mücadelesini olduğunu da Türkiye halklarına söylememiz gerekiyor. Çünkü AKP-Erdoğan rejimine sorarsanız orada teröristler var ve teröristlerle savaşılıyor. Hayır. Bakın, Efrin halkı bu savaşa karşı olduğunu söylüyor. Bu savaşın kendisine yönelik olduğunu söylüyor. Orada çatışan güçlerin de kendi savunma güçleri olduğunu söylüyor. Bu gerçeğe gözlerini kapatarak sadece şovenizmi kışkırtarak hiçbir yere varamayız.”

‘ÇETELERİ NASIL SAHİPLENİRSİNİZ’

Hükümet ve AKP’li yetkililerin “Biz Afrin’i gerçek sahiplerine teslim edeceğiz” sözlerine tepki gösteren Kemalbay, “Ya siz kimsiniz? Bir kere siz kendi topraklarınızda barışı inşa edememiş, demokrasiyi sağlayamamış, Sayın Öcalan’ın başlattığı müzakere sürecini berhava etmiş bir iktidardınız. Siz sadece halkların, işçi sınıfını, emekçileri, kadınları bastırmak istiyorsunuz. Siz bir sorunun çözüm merkezi olamazsınız. Kaldı ki orada ele geçirip sonra ÖSO’ya meclis kurduracağınızı söylüyorsunuz? ÖSO kimdir? ÖSO hani ilk kurulduğundaki ÖSO değil bir kere. Bu başka bir ÖSO. Şimdi o ismi almış, kullanıyor. Bunlar vahşet çetesi, bunlar kadınları pazarlarda satmayı hak görenler, Alevi kadınlarını kafeslere doldurup teşhir eden barbar çeteler. Siz bu barbar çeteleri nasıl sahiplenirsiniz? Yarın tarih bunların savaş suçlarını ortaya döktüğünde, siz kendinizi nasıl savunacaksınız? Şimdi de kalkmışlar, ÖSO’ya Efrin’de meclis kurduracaklarmış. Ya zaten Efrinlilerin meclisleri var. Efrin’de Kürtler, Araplar, Türkmenler, Ermeniler, Aleviler, Sünniler, Êzidîler bir arada. Çok yakın bir zamanda da seçimlerini yaptılar. Ortak bir yönetimle kendi kendilerini yönetiyorlar. Sen kimi kandırıyorsun” diye kaydetti.

‘KUVAYİ MİLLİYE EFRİN’DE EVİNİ SAVUNANLARDIR’

ÖSO’nun Kuvayi Milliye olarak anılmasına da tepki gösteren Kemalbay, şu değerlendirmelerde bulundu: “AKP Erdoğan iktidarı diyor ki, “Bu ÖSO Kuvayı Milliye’dir. Bunlar tarihi sık sık tahrip ediyorlar. O kadar çok cehaletle ortaya atıyorlar ki bu da onlardan biri. Kuvayi Milliye Anadolu’da kendi evini savunan yerel güçlerdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında da önemli bir rolü oldu. Aynı dönemde Kuvayi Milliye’nin karşısında bu Osmanlıcı hayalleri kuranların öncülleri Damat Ferit Paşa Kuvayi İnzibatiye diye bir örgüt kurdu. Bir hilafet ordusuydu. Kuvayi Milliye’ye karşı, onlar eşkiyadır diyorlar, öldürülmeleri haktır, farzdır diye fetva veriyorlar. ÖSO olsa olsa Kuvayi İnzibatıye’dir. Kuvayi Milliye olsa olsa Efrin’de kendi evini savunan insanlardır.”

Kemalbay, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Aslında Efrin savaşı Kürtler anasını görmesin savaşıdır, Kürtler Rojava’da statü kazanmasın savaşıdır. Yoksa Türkiye’deki Kürtler de hak isterler korkusu ile onları yok etmek için yapılan bir savaştır. Ama bir o kadar da Türkiye’de kurulmak istenen, yakın ve acil bir tehlike olan tek adam rejimini inşa sürecinin bir basamağıdır.

‘ÇOCUKLARI ASKERE BİLE GİTMEMİŞ’

Efrin’de yaşamını yitirenlerin sayısını net olarak bilemediğimiz Türk askerleri var. 20 ya da 25 diyorlar. 20 mi 25 mi? Karşı tarafı küsuratıyla söylüyorsunuz. Peki, bu çocukların bir yaşamı yok mu? Onlar rakam değil insan. Burada iki insanın, iki tabuta, ilki cenazeye verdiği tepkiyi görüyoruz. Birinin yüreği parçalanıyor, o bir baba. Diğeri ise elini tabuta koymuş, seçim konuşması yapıyor. Biz bu tabloyu kabul etmiyoruz. İtiraz ediyoruz buna. Bu halkın çocuklarının savaşa böylesine kolay bir şekilde sürülmesine itiraz ediyoruz. Bu halkın yoksul çocukları ölüyor. Onların çocuklarınınsa nerede olduklarını biliyoruz. Ben savaşa gidiyorum arkamdan gelin diyenlerin çocukları askere bile gitmemiş.”

‘ÜLKE BÜYÜYORSA NİYE EKMEĞİMİZ KÜÇÜLÜYOR’

Kemalbay, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Biz eskiden olsa İHA’lar alabilir miydik?” sözlerine tepki göstererek, “Ya siz kimin parasıyla alıyorsunuz bunları? Halkın parasıyla. Bol bol kredi alarak, bu halkı, halkın çocuklarını borçlandırarak yürütüyorsunuz bu savaşı. Siz kimi kandırıyorsunuz? Siz kimi kandırıyorsunuz? Her gün maniple edilmiş istatistiklerde büyüdüklerini ifade ediyorlar. Bu ülke büyüyor da niye bizim ekmeğimiz küçülüyor, niye işsizlik büyüyor, niye ücretler artmıyor? Bunu cevabını tabii ki veremezler. Halkı borçlandırarak savaşı finanse ediyorlar. SİHA ile övünenler, silah tekelini kendi gücü altında toplayan Erdoğan iktidarı, halkı bundan sonra da hep savaşlara süreceğinin ipuçlarını veriyor. Çünkü siz eğer damadınız, çocuklarının İHA, SİHA üreticisi olursa daha çok kar etmek için savaşları kışkırtırsınız. Siz iktidardasınız ve aynı zamanda bu silahların satışını hazla anlatıyorsunuz” şeklinde konuştu.

11 Şubat Pazar günü Ankara’da gerçekleştirilecek olan 3. Olağan Büyük Kongresi’ne dair hazırlıklarda sona gelindiğini ifade eden Kemalbay, kongrenin büyük bir muhalefet şenliği olacağını belirtti. Kemalbay, bu nedenle kongreye katılım çağrısı yaptı.

Kemalbay, bu grup konuşmasının son grup konuşması olacağını da ifade ederek, kongreyle birlikte eş genel başkanlık görevini devredeceğini kaydetti.
Editör: Haber Merkezi