ANKARA-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ:  KESK Merkez Yürütme Kurulu, hükümet tarafından “Milli Dayanışma Kampanyası” kapsamında sendika üyelerinin ve diğer kamu emekçilerinin bağış yapmaya zorlanması halinde, yaşananların tutanak altına alınacağını duyurdu.


Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Merkez Yürütme Kurulu, koronavirüs (Kovid-19) sürecinde iktidarın izlediği politikalara ilişkin yazılı açıklama yaptı. Sürecin şeffaf ve katılımcı bir şekilde yürütülmediğine değinilen açıklamada, iktidarın aykırı tek bir sesin çıkmasına dahi tahammül göstermediği, seçim öncesi bir atmosfer havasında, akıl ve bilim dışı yaklaşımlarda ısrar ettiği belirtildi.


'KAMPANYA CİDDİYETTEN YOKSUN'


İktidarın süreci fırsata çevirmek istediğine dikkat çekilen açıklamada, “Milli Dayanışma Kampanyası adı altında ciddiyetten yoksun, devletin yükümlülüklerini üzerinden atmayı ve sermayeye minnet duygusu yaratmayı amaçlıyor. Kampanya vergi indirimi avantajı sağlanan iş insanları ile sınırlanmamış, ekonomik kriz ve salgın koşullarında yaşam mücadelesi veren emekçilerin elinde kalan üç beş kuruşa da göz dikilmiştir. Bir yandan emekçilerden bağış talep edilirken, diğer yandan muhalif belediyelerin hesaplarının bloke ettirilip, ‘başka devlet, yeni hükümet kurulmak isteniyor’ gibi absürt, tehlikeli bir iddia eşliğinde engellenmeye çalışılması, yardım kampanyasının amacı ve geleceği ile ilgili kaygı ve kuşkuya neden olmaktadır" ifadeleri yer aldı.


'LİMİTLERİ BİLE BELİRLENMİŞ'


Kampanyanın başta kamu işyerlerinde olmak üzere, bir dayatmaya, zorunluluğa dönüştürülmek istendiği belirtilen açıklamada, “Sosyal Hizmet İl Müdürlükleri eliyle sosyal hizmet emekçilerine gönderdiği mesajda ‘Personelden en az 100 TL olmak kaydı ile destek sağlanması kararı alındığını, bireysel olarak daha fazla destek de sunulabileceğini’ belirtmiştir. Benzer mesajlar BOTAŞ, Orman Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü (MEB), Adalet Bakanlığı, Yargıtay gibi pek çok kurumda salgına açlık ve sefalet ücretleri ile yakalanan kamu emekçilerine de gönderilmiştir. Gönderilen yazı ve mesajlarda belirlenen miktarların, kurum personelinin maaşlarından kesilerek kampanya hesaplarına aktarılacağı, dekontların kurum merkezine gönderileceği ifade edilmektedir. Kısacası katılımı gönüllü olması gereken kampanya, limitleri bile yöneticiler tarafından belirlenmiş, yüz binlerce kamu personeli için katılımı zorunlu bir kampanyaya dönüştürülmek istenmektedir" denildi.


SOSYAL DEVLET


Açıklamanın devamında, “Bağış kampanyası ile sermayeyi allayıp pullayacağınıza, servet vergisi uygulamasını başlatın. Hasta garantili şehir hastaneleri ve araç garantili köprü ve yol ödemeleri için halkın cebinden yapılan ödemeleri durdurun. Kanal İstanbul başta olmak üzere, benzer ‘çılgın projeler’den vazgeçin, oralara ayırdığınız kaynakları sağlığa aktarın. Güvenlik/savaş harcamalarını, Diyanet’in ödeneklerini, gizli ödenekleri azaltın, buralara aktardığınız devasa kaynakları salgınla mücadeleye ayırın. Çocuklarımızın tacize, tecavüze uğradığı, yandığı cemaat yurtlarına aktardığınız kaynakları, yeni solunum cihazlarına, yoğun bakım ünitelerine ayırın. Sosyal devlet olmanın gereklerini yapın, işsizler için koşulsuz işsizlik maaşı ödeyin, tüketici, konut ve taşıt kredileri ile kredi kartı borçları ve elektrik, su, doğalgaz ve iletişim faturalarını salgın riski boyunca faiz işletmeden erteleyin. Kamu kaynaklarını patronlar ve sermayeye değil, halkın sağlığını işini, gelirini korumaya seferber edin” çağrısı yapıldı.


HUKUKA AYKIRI


“Milli Dayanışma Kampanyası” ile toplumun kamplaştırarak, salgının önlenmeyeceği uyarısı yapılan açıklamanın devamında, şöyle denildi: “Bağışta bulunmak istemeyene yönelik ayrımcılık yapılamaz, teşhir edilemez. Bu durum başta Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrası ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 18. Maddesi olmak üzere, ulusal ve uluslararası hukuka aykırıdır. Kampanya kapsamında başta sendika üyelerimiz olmak üzere kamu emekçilerinin bağış yapmaya zorlanması halinde bu husus tutanak altına alınacaktır. İradeleri dışında aylıklarından kesinti yapılmasına dair sendika üyelerimizden onay imzası talep edilmesi ya da imza atmaya zorlanmaları halinde üyeler imza atmayacaklardır. Onayları olmadan gelirlerinden kesinti yapılması durumunda ise suç duyurusunda bulunacaklardır. Salgından en az hasarla çıkmanın, dünyada da sınanmış tek yolu; kamusal kaynakların kullanılarak, toplumsal dayanışmanın yükseltilmesi, başta sağlık emekçileri olmak üzere tüm çalışanları ve halkı koruyucu önlemlerin hiç vakit kaybetmeksizin hayata geçirilmesidir.”

(MA)
Editör: Haber Merkezi