İZMİR- ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ RÖPORTAJ; 686 sayılı KHK ile ihraç edilen KESK’e bağlı Eğitim Sen İzmir 2 Nolu şube kadın sekreteri Dilek Kanlıbaş Demir Gazeteci Hamza Özkan'ın sorularını yanıtladı…



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hayata nasıl bakarsınız, nelere değer verir, neleri önemsersiniz, olmazsa yaşayamam dediğiniz şeyler nelerdir?

Ben Dilek Kanlıbaş Demir.1980 Malatya Doğanşehir doğumlu, Kürt, Kızılbaş, solcu bir ailenin, işçi bir babanın ev kadını bir annenin 3 çocuğundan en büyüğüyüm. İzmir’de Yamanlar mahallesinde büyüdüm. Başarılı bir öğrenci olarak tüm çocukluğumu bir meslek sahibi olup ekonomimi kazanma odaklı yaşadım. 17 yaşında Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü kazanıp 2001 de mezun olup Mardin'in Ömerli ve Midyat ilçelerinde 6 buçuk yıl görev yaptıktan sonra 2008 Şubatında İzmir'e tayinim çıktı. İzmir Çiğli Güzel tepe İlkokulunda 16 yıllık sınıf öğretmeniyken 7 Şubat 2017de 686 notu KHK ile işimden atıldım. Kız kardeşim de Mardin belediyesinden 22 Kasım 2016'da yine bir gece yarısı KHK siyse ihraç edilmişti. O da Muğla Üniversitesi Felsefe grubu öğretmenliği mezunuydu.

Hayat benim için bulunduğum her yerde kötülüklere, zulme, haksızlıklara karşı mücadele etmek, insanlığın ortak değerlerinde tüm farklılıkların kendi renkleriyle bir arada hoşgörüyle  yaşamını idame ettirmesine zemin hazırlamak, doğanın bir parçası olan insanların yaşadığı toplumda tüm güzelliklerle uyum içerisinde yaşaması için rol model olmak, eşitliğin, sevginin, adaletin  hâkim olduğu demokratik, çevreyle ilgili, kadın bakış açısını esas bir dünya özlemimi gerçekleştirebilmek için bulunduğum her alanı eğitimle mücadele alanına dönüştürmek. Bunlar benim değerlerim, olmazsa olmazlarım. Yaşadığım sürece asla ödün vermeyeceklerim.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetilen bir ülke konumuna geldik Yeni Türkiye’de? KHK’lerle önce akademisyenler ihraç edildi ve her yeni kararnameyle birçok kişi işini kaybetti. Sizi ihraç ederken bir neden gösterdiler mi? Yeni Türkiye’nin kabul edemediği hangi eylemi gerçekleştirdiniz?



Beni ihraç ederlerken tek gösterilen gerekçe resmi gazetede yazılı olan terörle irtibatlı ve iltisaklı ibaresi.7 Şubat gecesi resmi gazetede bu ibareyi gördüm ve ertesi günü artık bir işim, sosyal güvencem, yeşil pasaportum, ailemin umutları,37 yıllık emekleri, öğrencilerim, velilerim, öğretmen arkadaşlarım, ekonomim, o gün okulumda zevkle, heyecanla, bıkmadan, usanmadan yapacağım etkinlikler, tedavi alanım(okulum),geleceğe dair umutlarım bir anda yok oluvermişlerdi. Bunlar yetmezmiş gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ivedilikle kara listeye alıp geçersiz saydırdığı toplu ulaşım öğretmen kartım ayrı bir vuruk yarattı bende. İhraç edilmemde hiçbir gerekçe gösterilmediği gibi üstüne 16 yıllık öğretmenlik yaşamımda çalışkanlıktan ötürü almış olduğum teşekkür, takdir ve maaşla ödüllendirme belgelerim dosyamda durmaktaydı. Yeni Türkiye'nin kabul edemediği İNSAN OLMA eylemini gerçekleştirmemden rahatsızlık duyduklarını düşünüyorum.



Hızla genişleyen bir ihraç çemberinin içinde bulunca kendinizi nasıl bir haleti ruhiye yaşadınız?

Ülkenin gidişatı aslında 15 Temmuz'la birlikte okların tüm muhalif, itaat etmeyen, insanlık değerlerinden vazgeçmeyen, işyerlerinde hak ve hukuk  mücadelesi vererek iktidarın işlerini kolayca yapmasına engel teşkil eden  kesimleri temizleyeceği sinyalini veriyordu. Hatta öğretmen arkadaşlarla bu konunun geyiğini bile yapıyorduk. Norm fazlası bir öğretmen arkadaşımıza başka okula gitmemesini, bu gidişle yakında cadı avlarının bize de uğrayabileceğini, mutlaka ona da yer açılacağını espri konusu yapıp gülüşüyorduk. Ama 7 Şubat gecesi ismimi listede görünce büyük bir şok yaşamadım desem yalan olur. Bu kadarını da beklemiyor insan...(Ve norm fazlası arkadaş gerçekten benim sınıfımı aldı.)

Bir yandan bunca yılını bindir zorlukla çocuklarını okutup meslek sahibi yapmak için yıllarını harcayan ailene, bir taraftan büyük bir özveri göstererek çocuklarını sana emanet eden velilerine, en önemlisi daha birinci sınıfın ilk dönemini birlikte büyük bir zevkle bitirdiğimiz minicik öğrencilerime durumu vuruk yaratmadan nasıl aktaracağım kaygısı, kendi çocuğuna olumsuz etkilenmesin diye bu durumu nasıl bir dille aktaracağın konusu ve ardından ertesi gün  heyecanla, sevgiyle gidebileceğin bir işinin olmadığı düşüncesi... Vs. Duygulardan önce kafamdan geçen otomatik düşünceler bunlardı ve zorlu bir süreç beni bekliyordu. Hepsini sağlıklı bir biçimde atlatmam gerekiyordu, gerisi sonranın işiydi. En çok etkilendiğim boyutlardan biri de o gün okulun 2.döneminin 2.günüydü. Plansız verimli olamayacağımı düşündüğümden o sabah dersimin başlama saatinden 3 saat önce okula gidip dönem boyunca yapacağım tüm etkinlik sayfalarını, kullanacağım malzemeleri hazırlamış olmamdı. İşinde başarılı olmak istiyorsan seveceksin, planlı olacaksın... Benim bildiğim buydu.

İhraç edildikten sonra neler yaşadınız, hayatınızda neler değişti ve değişen hayata nasıl uyum sağladınız ya da sağlayabildiniz mi?



Öncelikle aileme durumu açıkladım annemin migreni tuttu arada watsap veli grubuna durumu açıklayan bir mesaj yazdım veliler çılgına döndüler gecenin bir vakti telefon üstüne telefon ağlamalar, öfke patlamaları... Velilerin çocuklarımızı okula göndermeyeceğiz... Gibi söylemleri üzerine bunun çözüm olmadığını, derslerine girecek öğretmenin hazır olduğunu, benim kadar seveceklerini, tepkisel davranmamalarını, bu durumun çocuklara zarar vereceğini... Vs. anlattım. Kendi çocuğuma ertesi gün söyledim, tepkisiz kaldı.

Severek, isteyerek yaptığım işime gidememek, bunca yıllık emeğimin gasp edilmesi, toplumda itibarsızlaştırılmaya çalışılmamız(bunda pek başarılı olamadılar benim açımdan),seyahat özgürlüğümüzün kısıtlanması, son süreçte  seçilme hakkımızın elimizden alınması, bir kadın olarak ekonomik özgürlüğümü her boyutuyla gasp etmeleri... Özcesi yaşamımın tecrit edilmesi kolay şeyler olmasa gerek. Nedeni ise onlar gibi düşünmemem, bir KESELİ  olarak,(Eğitim Sen İzmir 2 notu şube yürütmesinde kadın sekreteri olarak yürüttüğüm görev icabı) demokratik -özlük hak ve hukuk temelinde, kadın, lgbti+ ve çocuk hakları lehine tüm ayrımcı, şiddet ve sömürü içeren politikalara karşı sendikamızın tüzüğü doğrultusunda faaliyet yürütmek. Vicdanı olan her bireyin yapması gerekenleri yapıyordum kısacası ve yapmaya da devam ediyorum. İhraç edildiğim süreçte Eğitim Sen de kadın sekreteriydim, sonraki süreçte de görev aldım. İşime gidip gelirken sendikaya iş saatlerinde pek katkı sunamıyordum, tüm işleri kalan saatlerde  yapıyordum, pestilim çıkıyordu ama mutluydum yine de. Şimdi ise sendikaya, iş yerlerine, kadın çalışmalarına, bireysel eğitimime, kitap okumaya bolca zaman ayırıyorum ve belki de daha yoğunum☺Buna krizi fırsata çevirip daha profesyonel sendikacı, hak savunucusu oldum da diyebiliriz. Ama tüm bunlar öğrencilerimi özlemediğim anlamına gelmemeli tabii ki. Sendikam Eğitim Sen in ihraç edildiğimizden beri her ay düzenli olarak hesabımıza yatırdığı dayanışmayla  geçinebiliyorum, ailemin desteği ve eşimin çalışıyor olması bir avantaj benim için. Tabii ki tadı insanın kendi kazandığına benzemiyor. Ve bu ataerkil toplumda bir kadın olarak tek başına  her boyutuyla ayakta durmak oldukça zor. Belki de hedef alınmamızın asıl gerekçesi toplumu özgürleştirecek olanın kadın mücadelesi olduğunu çok iyi kavramamız ve bu uğurda yılmadan mücadele etmemizdir, kim bilir... Kadın düşmanı zihniyetin en büyük kâbusu bu olabilir. Yılanın başını küçükken ezelim demişlerdir ama artık çok geç o yılan tüm dünyaya yayılırmış durumda. Dünyayı kadınlar güzelleştirecek, yaşanabilir hale getirecek.

İhraç kararına itiraz ettiniz mi, hukuki süreç hakkındaki düşünceleriniz neler, hukuk sisteminden ümitli misiniz?



Kurulmuş olan oyalama komisyonu da diyebileceğimiz OHAL komisyonuna sendikamızın hazırlamış olduğu ve benim de katkı sunduğum itirazımı, velilerimin tüm mahalleden topladıkları ve il milli eğitime sundukları imza fönlerinin fotokopilerini  başvuru süresinde teslim ettim. Hukuka güvenim tam fakat uygulanma boyutuna güvenim sıfır. Hak, hukuk, adalet iktidara göre değil yasalara göre işletilmeli. Şu an için bu pek mümkün gözükmüyor. Haklı olduğumuzdan adım kadar eminim yeter ki süreç işletilebilsin.3 yıl olacak hala komisyondan olumlu ya da olumsuz bir cevap alamadım.

İzmir’de KHK’yle kaç kişi ihraç edildi, ihraç edilen diğer meslektaşlarınızla iletişiminiz var mı, birbirinize destek oluyor musunuz?

İzmirken 160 civarı kamu çalışanı ve akademisyen ihraç edildi. Biz ihraç edildiğimizden beri her Çarşamba saat 18.30 da Karşıyaka iskele karşısında oturma eylemleri yapıyoruz. En son 111.sini yaptık. Bu vesileyle ihraçlar olarak her hafta bir araya gelme şansımız oluyor. Hepimiz işimize geri dönünceye kadar bu eylemlerimiz devam edecek. Ayrıca kadınlar olarak 2 yıl boyunca Karşıyaka da kadın emeği standı açtık. Şubemizde 6 kadın ihraç edilmiştik. Şube kadın komisyonumuz güçlü bir biçimde dayanışma sağladı. Birlikte ürettik,stantlarımızda çok iyi dayanımsa sağlandı(özellikle kadınlar)Kimi zaman birlikte ağladık,kimi zaman gülüştük.Her birimizin ayrı bir hikâyesi vardı.Bu süreç bizi bir araya getirdi.Birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulduk.Aramızda güzel dostluklar kuruldu,yoldaşlıklar oluştu.Bu süreç biz kadınları daha da politikleştirdi,güçlendirdi diyebiliriz.Hem bilincimiz arttı,hem kimi zaman acı verse de çok deneyim kazandık ayrıca deneyimlerimizi,ekonomimizi,sevgimizi paylaşmayı öğrendik.Ayrıca İzmir'de kurulan içinde TİHV inde yer aldığı psikososyal destek ağının çok faydasını gördük,görmeye de devam ediyoruz.

İhraç edildikten sonra maddi sıkıntıları nasıl aştınız, iş bulabildiniz mi, şuanda çalışabiliyor musunuz?

 

Kamuya bağlı herhangi bir eğitim kurumunda çalışamıyoruz,yasak.Şu an çalışmıyorum,gönüllü olarak Eğitim Sen ve KESK ta kadın  sekreteri olarak faaliyet yürütüyorum.Ailem ve sendikamın desteği ile geçiniyorum.

KHK’lerle ihraç edilen arkadaşlarınıza alternatif bir yaşam için neler önerirsiniz, yeni bir hayata nasıl başlayabilirler?



Bizi işimizle,aşımızla, geleceğimizle sınamak isteyenlere vereceğimiz en iyi cevap yaşamın her alanını mücadele alanına çevirmek,kahkahalarımızdan, yok sayılan ,ötekileştirilen kimliklerimizden ,değerlerimizden,onurlu duruşumuzdan asla vazgeçmemek,zalimlere inat bir gün daha fazla ve başımız dik bir biçimde umudumuzu kaybetmeden,boyun eğmeden yaşamak.Bunu başarabilmenin yolu da bir arada durmaktan,dayanışmadan ve örgütlülükten geçer.

Kültürel, sanatsal faaliyetlerle ilgili düşünceleriniz nelerdir, bu alanlarda çalışmalarınız var mı veya bu alanlarda çalışmayı düşünüyor musunuz, ihraç edilen kişiler bu çalışmalara entegre olabilecekleri olanaklara sahipler mi?

Herkesin koşulları farklı.Ama zaman yaratabildikçe şubemizdeki ihraçlar kültürel sanatsal faaliyetlere katılım  sağladılar.Bu çalışmalar şubemizde yapıldı.Erbaine,tiyatro,halk oyunları...vs. Hatta bu çalışmalar sergilenirken sağlanan dayanışma geçimini zor sağlayan ihraç arkadaşlara pay edildi.  Ben hiçbirine katılamadım çünkü sendikadaki sorumluluklarım yeterince fazlaydı.Sendikadaki görevim 2020 Mart ayında bitiyor.Sonrası için şimdiden plan yapamıyorum maalesef.Burası Türkiye...

İhraç edildikten sonra yaşadığınız zor günlerde yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz, kimler sizin yanınızdaydı bu süreçte?

İhraç edildikten sonra velilerim ve öğrencilerim beni hiç yalnız bırakmadılar.3 yıl bitecek hala arayıp soruyorlar.Sadece dersine girdiklerim değil okulun bulunduğu mahallelinin hepsi çok destek oldular bana.İlk oturma eylemimize 70 den fazla velim ve öğrencilerim, öğretmen arkadaşlarımın desteğiyle yazdıkları dövizlerle geldiler.O anı unutamıyorum.İlk eylemimizi Konak Eski Sümerbank önünde yaptık.Polis bize müdahale edecekti karşıdan her yaşta örgenci,veliler alana girince polis geri çekilmek zorunda kaldı.Alandaki insanlar gözyaşlarını tutamadılar.Bu durum beni hem çok onurlandırdı hem çok güçlendirdi.O an bir kez daha çok doğru şeyler yapmış olduğumu anladım.Sonraki eylemlere de ara ara gelmeye çalıştılar.Tüm mahalleden imza toplayıp il milli eğitime gittiler,basına demeç verdiler.Okul idaresi,öğretmen arkadaşlarım da beni yalnız bırakmadılar telefonla aradılar arıyorlar da zaman zaman ben okula onları görmeye gittim,bazen dışarıda buluşuyoruz.Öğrencilerimin okuma bayramına,yılsonu gösterilerine,pikniklerine...vs. hepsine ısrarla davet edildim hem veliler hem de öğretmen arkadaşlarım tarafından.Okul müdürüm benden sonra da yüzüme de çok onur verici ifadelerde bulundu.Bunlar asla unutamayacağım güzel anılar...Emek ,empati ve sevgi her şeyin ilacı.İnsan bir biçimde karşılığını alıyor.

Ayrıca hem üyelerimiz hem Izmir'de ki emek ve demokrasi güçleri hem eylemimize destek sunarak hem de dayanışma konusunda bizleri yalnız bırakmadılar.



İhraç edilen insanlarımız için neler yapılabilir, nasıl desteklenebilirler, bu konuda neler söylersiniz?

Umudu yitirmemek,düşmana inat yaşasın hayat diyerek bir yandan yaşamımızı idame ettirmenin yoluna bakıp diğer yandan da hakkımızı alıncaya kadar mücadeleye devam etmeliyiz.Hayatın her döneminde güzellikler uğruna birileri bedel ödemiş,bu dönemki kurbanlar olarak bizim payımıza da bu düştü

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz kendiniz ve demokrasi, eşit bir yaşam, barış ve coğrafyamız adına?

Tüm haksız hukuksuz ayrımcı uygulamaların son bulduğu, halkların tüm renkleriyle bir arada yaşadığı, eşit, adil, barışın ve sevginin hâkim olduğu, kadın tadında bir dünya özlemiyle... Mücadeleye devam✌✌

Ötekilerin Gündemi olarak teşekkür ederiz.
Editör: Haber Merkezi