ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ-  Yazarımız Sevim Alagöz'ün yeni kitabı "ÇOCUK GELİNLERİN KIZLARI" okuyucularla buluştu.

Yazarımız Sevim Alagöz'ün bu kitabında , "O gece ana kız kucak kucağa uyudular tek kişilik hasta yatağında. Bu, Heşin’in çok uzun süredir özlemini çektiği bir kucaklaşmaydı… Tek kişilik hasta yatağında iyileşmesi gereken iki kişi vardı aslında. İkisi de görme kaybı yaşıyordu. Heşin birkaç gün önce görme kaybı yaşamaya başlamıştı ama Elif görme yetisini kaybedeli çok olmuştu. Kızlarının kişilik, kimlik ve yaşamları üzerine kurduğu tahakkümle kendini güçlü hissediyordu. Elif’in takındığı bu tutumun, aslında çocukluğundan beri hayatında olan erkeklerin istediği bir sonuç olduğunu göremiyordu. Anneliğin vermiş olduğu gücü de kullanarak koşulsuz itaat ve kendisine bağımlılığın sevgiyi öldürdüğünü, kızlarının yaşama sevincini kaybettiğini göremeyecek kadar kördü. Heşin anasının otoritesini evlat acısıyla sarsmıştı. O yüzden şu birkaç günde yaşadıkları Elif’in dengesini bozmuştu. Kızının bedeniyle kalkıştığı bu isyana, o iyileşince cevap verecekti."

Yaşamda, eğitimde ve hayatın zorluklarına karşı bir başucu kitabı edinmek isteyen herkes için bu kitap referans niteliğinde olacak. Kitabın sunuşunu Ötekilerin Gündemi yazarı Sevim Alagöz yazdı.

Sevim Alagöz kitabın sunuşunda şu ifadeleri kullandı: "Kapitalizm, varlığını koruyup sürdürebilmek için erkek egemen toplumlar oluşturarak, kadının yaşamı ve emeğini sömürmeyi doğal süreçmiş gibi gösterir. Kadının yaşamda ikincil varlık olarak görülmesi ve bunun değişmez bir miras gibi yeni nesillere aktarması, insanlık ayıbı ve hak ihlali olan “Çocuk gelinlerin” varlığını sürdürmesine neden olur. Üretim ve tüketim ilişkilerinin erkeklerin belirlediği sistemde kadın, bir metadır. Erkek, kadınlarla ilgili istediği biçimde tasarrufta bulunma hakkını bulur kendinde. Tasarrufta bulunurken kadının yaşı ve yaşamı önemsizdir.

Teknoloji ise, sermayenin kontrolünde yaşam koşullarını değiştirir, kültürel ve bilinç aydınlanmasını eğitim ve iletişim yoluyla iplerini elinde tuttuğu toplumlarda sadece bir tüketim ve sömürü aracı olarak kullanılır.( Cep telefonları ve internet gibi… ) Eğitim sistemleri de yine toplumsal sistemleri ayakta tutabilecek sosyal sınıfları yaratmak amacıyla belirli ilkeler doğrultusunda çalışır.

Kitabımda öğretmenlik yaptığım yıllarda şahit olduğum çocuk yaşta evlilik gerçekliğinden bir tanesini harmanlayıp kurgulayarak; eğitim, aile, kadın, kültürel ve sosyal sorunların birbirinden bağımsız olamayacağını, anlatmaya çalıştım. Romanımda; iki ayrı kadın ve kız çocukları karakteri kullanarak, ataerkil toplum baskısının her birinde kendine has öz savunma ve davranış biçimleri geliştirebileceğini, bunları kaçınılmaz olarak çocuklarına yansıtabileceğini irdeledim. Kitabın asıl kahramanı ve henüz on dört yaşında iki kız çocuğunun annelerinin onlara davranış biçimleri yüzünden edindikleri karakter ve kişilik özelliklerine değindim. Egemen sistemin sürdürülebilir olmasının araçlarından biri olan okul ve yönetim anlayışlarını bir müdürün temsiliyetinde gösterdim. Öte taraftan sistemle mücadele içerisinde eşitlikçi, insan hak ve özgürlüklerinin savunuculuğunu yapan, adaletli bir toplum oluşturulmasında ebeveyn ve rehberlik yapacak yetişkinlerin görev ve sorumluklarını bir öğretmen temsiliyetinde anlatmaya çalıştım.

Romanımı hem ebeveynler hem de çocuklukla gençlik arasındaki gelgitlerde bocalayarak büyümeye çalışan kadınlarımız için yazdım. Kadın ve kız çocuklarımızın sorunlarının aslında sistemin bizlere dayattığı ve farkında olmadan içselleştirdiğimiz sosyal sınıfların ve yapıların kendi sorunları olduğunu anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden çocuk yetiştirirken onların gözünden dünyaya bakarak, düşünce ve duygu dünyalarına erişerek onları anlayabilmemizin ataerkil düzene eleştirel bakmak anlamında önemli olduğunu vurgulamaya çalıştım.

Emek ve zaman harcanarak yazılan her kitap için dileğimi “Çocuk Gelinlerin Kızları” için de temenni ediyorum; okuru bol olsun!" dedi. 

Editör: Haber Merkezi