"5 No'luya göndereyimde görün gününüzü" dediler, gönderildiler ve günlerini gördüler. Görecekleri günler en beterindendi. Doğduklarına , yaşadıklarına, yaptıklarına pişmanlık getireceklerdi. El atılmadık organ, ele alınmadık işkence aleti kalmadı. Günlerinden ve gecelerinden bir parça an eksik bırakılmadı. Kusurda, iğrençlikte, insansızlaşmada kusursuzdular.

Auschwitz, Trebilenka Dachau ve diğerlerinin farkı elbet kendileri kadarıydı. Onlar uzakta ve artık burası için bir kitap ve film idiler. Onları o kadar bilirlerdi. Onları bu dünyanın vardıysa, cehennemi diye öğrenmişlerdi.

Bir de burası,5 No'lu vardı. Buranın mekanı zamanı dili bir başkaydı ve hiç bir yere benzemezdi. Burası dışında her yeri aratırdı. Görülecek görülmesi gereken günleri.. Bir başka 'üs' yalıtılmış bir dünya çalınacak yaşam laboratuvarıydı.

Bir yol ayrımına vardılar, yol, dipsiz görünen kuyu-zındanının koridorlarının ucunda bilinen kararlılıklarınından kıvılcıma dönüşerek göründü. Ve gözlerini kısmadılar. Geriye adım; bilincin keskinliğinden sapma, şafağın doğacak güneşini görme azminden vezgeçiş; asla!

Ürünün baskısı görseldeki ile farklılık gösterebilir.

https://www.amazon.com.tr/Auschwitzden-Diyarbak%C4%B1ra-5Nolu-Cezaevi-Babao%C4%9Flu/dp/6054986066

Editör: Haber Merkezi