banner9

banner8

Felsefeci-yazar Mehmet Akkaya yazdı: Jin Jiyan Azadi!

Felsefeci-yazar Mehmet Akkaya bugünkü köşe yazısında, 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanıyor. Bu güne kutlama desek de, esasen dayanışma ve mücadele günüdür. 8 Mart kutlamaları tüm kadınları kapsıyor olsa da öncelikle emekçi kadınları anmak gerekiyor. Çünkü emekçi kadınların mücadelesi ve ödedikleri bedel olmasaydı 8 Mart gibi bir özel gün de olmayacaktı. Kadın hareketinin, somut bir güce ve sokak hareketine dönüşmesi, yüz yıllık bir hadise olsa da teorik ve pratik kaynakları daha eskilere gidiyor. Fransız devrimi dönemine dayanıyor diyebiliriz. İlk akla gelen isim Olympe de Gouges’dir. Ondan kısaca söz etmek istiyorum." dedi.

Konuk Yazarlar 14.03.2023, 15:01 14.03.2023, 15:41
21
Felsefeci-yazar Mehmet Akkaya yazdı: Jin Jiyan Azadi!

Jin Jiyan Azadi!

2222

JİN JİYAN AZADİ

(Dünya Emekçi Kadınlar Günü)

Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanıyor. Bu güne kutlama desek de, esasen dayanışma ve mücadele günüdür. 8 Mart kutlamaları tüm kadınları kapsıyor olsa da öncelikle emekçi kadınları anmak gerekiyor. Çünkü emekçi kadınların mücadelesi ve ödedikleri bedel olmasaydı 8 Mart gibi bir özel gün de olmayacaktı. Kadın hareketinin, somut bir güce ve sokak hareketine dönüşmesi, yüz yıllık bir hadise olsa da teorik ve pratik kaynakları daha eskilere gidiyor. Fransız devrimi dönemine dayanıyor diyebiliriz. İlk akla gelen isim Olympe de Gouges’dir. Ondan kısaca söz etmek istiyorum.

1748-1793 arasında Fransa’da yaşayan Gouges’i, Fransız burjuva devrimine karşı bir devrimci olarak değerlendirmek umarım yanlış olmaz. Çok övülen Fransız Aydınlanması’na, burjuva filozoflarına, ana akım hukuk kurallarına karşı isyan bayrağı kaldıran ender kişilerden bildirisidir. Gouges, kadını izole eden “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi”ne itiraz etmiş ve kadını da kapsayan yeni bir “Bildirge” kaleme almıştır.

Gouges, burjuva feminist hareketlerden farklı olarak belki de meseleye, emekçi erkekler ve emekçi kadınlar açısından bakan ilk kişiydi. Ataerkil/uygar toplumu ve hukuk sistemine devrimci bir eleştiri yaptı. Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi’ni yetersiz bulup yeni bir “toplum sözleşmesi” yazan da Gouges’ten başkası değildi. Kısacası Fransız İhtilalcileri tarafından katkedilmesi için yeterli sebep vardı!

Bilindiği gibi Gouges, Robespierre ve arkadaşları tarafından idam edildi. İdama giden süreç, yargılanma ve katledilme tarzı da Gouges’i haklı çıkarmıştır. Çünkü yargılama sırasında, çok övülen Aydınlanmacı hukuk anlayışı Gouges’e avukat hakkı tanımadı. Tüm ezilenlere ve emekçilere tanımadığı gibi.

Gouges, mahkemede savunmasını kendisi yaptı. Burjuva hukukunu ve dünya görüşünü mahkum etti. Mahkemenin tehdidine ve ölüm cezası vermesine karşı da pes etmedi, asla pişmanlık dilemedi. Kapitalizmin demokratik, modern, uygar görünümlü vahşetine karşı şöyle seslendiği söylenir: Kadının, idam edilmesi gibi bir “hakkı” varsa, kürsülere çıkıp slogan atma, devrim yapma hakkı da olmalıdır.

Gouges, idam cezasına karşı yeni ve hümanist hukuk anlayışları getirirken devrimci demokratik bir çizgiyi temsil etmiş bir düşünür oldu. Sanat ve edebiyat alanında da göze girmiş biridir. Aile kurumuna karşı özgür aşkı, serbest cinsel birliktelik türünden anlayışları da savunup tatbik edendi. Burjuva/feodal tabuları yıkıp devirdiği gibi idam sehpasını da deviren Gouges idi. Bu yüzden de Gouges’i, çağının önünde yürüyen bir kadın ve emekçi kadın mücadelesinin de ön tarihi olarak okumak mümkündür.

Olympe de Gouges’ten 50-60 yıl sonra kadınlar bir kez daha tarih sahnesine çıktılar ki, eşi benzeri görülmemiş bir direniş ve peşinden gelen katliam ile adeta dünya tarihini yerinden oynattılar. Bu kez ABD’nin New York kentinden seslendi kadınlar. 1857’deki emekçi kadınların direnişi kanla bastırıldı.

8 Mart’ın tarihi hem ülkemiz açısından hem de dünya tarihi açısından 150 yıl öncelere gidiyor. Birleşmiş Milletler 1975’de Dünya Kadınlar Günü’nü kabul etse de, sosyalistler Dünya Emekçi Kadınlar Günü demeyi tercih ediyorlar. Rusya’daki Şubat devrimi önemlidir 8 Mart için. Şubat devriminin fitilini ateşleyenlerin kadınlar olduğu söylenir. Şubat devrimi eski takvimle 8 Mart 1917’de başlamıştır.

Bildiğiniz gibi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihi, demin de dediğim gibi daha da eskilere gidiyor. 1857 yılına ve Amerika’ya gitmek gerekiyor. New York’taki bir tekstil fabrikasında çalışan kadın işçilerin direnişine dayanmaktadır. Tarihin en şanlı direnişini kadınların başlatması çok anlamlıdır. Çalışma saatlerinin azaltılmasını, iş düzeninin kolaylaşmasını, ücretlerin artırılmasını ve çocuk işçiliğinin son bulmasını istemişlerdir.

Kapitalizm, kadınların çocuklarıyla birlikte sömürüldükleri sistemin adıydı/adıdır. 16 saat olan çalışma, erkekler gibi kadınlara da dinlenecek, eşleriyle, çocuklarıyla geçirecek zaman bırakmıyordu. New York’un emekçi kadınları için bıçak kemiğe dayanmıştı. Grev, direniş ve ayaklanma en büyük silahları oldu işçi kadınların.1857’deki bu başkaldırı sırasında bazı kaynaklara göre 129 kadın işçi katledildi.

Emekçi/proleter kadınların istekleri kanla bastırılmış fabrika sahibinin ve polisin kadınlara saldırısı sırasında yangın çıkmış ve yüzlerce kadın yakılarak katledilmişti. Belki de dünyada faşizm ilk defa görülmüş ve kadınlara uygulanmıştı. Aynı yıllarda 1856’da erkek işçiler de, bu defa Avustralya’da benzer taleplerle direnişler başlatmışlar ve bu direnişler de işçi ve emekçilerin dayanışma günü olan 1Mayıs’ın temelini atmıştır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1 Mayıs’ın ikiz kardeşidir diyebiliriz. Çünkü ikisinin tarihteki serüveni birbirine paralellik arz etmektedir.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1910 yılında İkinci Enternasyonal’in toplantısında karara bağlanmıştır. Öneriyi bildiğiniz gibi Klara Zetkin getirmiştir. Komünistlerin onayıyla kabul edilmiş ve 1911’de resmiyet kazanmıştır. Ekim Devrimi’nden sonra ise Sovyetler Birliği’nde resmi tatil olarak kutlamalar yapılmıştır. Sovyetik Birliği’nde 8 Mart’ın ve kadın haklarının gelişmişliği emperyalist ülkelerde olduğu gibi Türkiye ve benzer yarı sömürge, yarı feodal ülkelerde de yankı bulmuştur. Türk egemen sınıfları kadınlara, önemli olmasa da seçme hakkı vermek zorunda kalmıştır. Elbette Osmanlı feodalizmine ve cumhuriyet faşizmine karşı kadınların sürdürdüğü mücadeleyi de unutmamak gerekir.

Türkiye’de ise 1920 öncesi bir kaç yıl kutlanabilmiş, Cumhuriyetle birlikte yasaklanmıştır. Yeniden kutlanması 1 Mayıs kutlamalarına paralel olarak 1970’li yıllardan sonra olmuştur. Son yıllarda emekçi kadınlarla birlikte Alevi/Kızılbaş kadınları ve Kürt kadınlarının da desteğiyle çok etkili gösteriler organize edilmektedir. Alevi ve Kürt kadınların 8 Marta duyarlı olmaları da anlamlıdır. Çünkü onlar hem ekonomik olarak sömürülüyor hem de inançlarından ve ezilen ulus oldukları için baskılara maruz kalıyor. Bu da kadınların ayrım yapmaksızın bir bütün olarak birleşmelerini gerektirmektedir.

Kadınların, ezilme ve buna karşı mücadele etme özelliklerini şu yaşadığımız depremler pratiğinde de görüyoruz. Deprem herkes için yıkım ve acı getirse de özellikle kadınlar için emekçi kadınlar için, Alevi kadınları için ve Kürt kadınları için daha büyük acılar getirmiştir. Buna rağmen deprem felaketine karşı en büyük destek ve dayanışmayı da kadın canlarımız, emekçi kadın kardeşlerimiz göstermiştir. Kadınların bunca mücadele ve yaşama katkısına rağmen egemen sınıflar onları yok saymaktadır. Halen sosyal yaşamda olduğu gibi sınıflar mücadelesi tarihinde de adları anılmıyor. Oysa sanatta, bilimde, felsefede, politikada isim yapmış nice kadın canımız bulunmaktadır.

Ben sözü uzatmadan dünyadan ve ülkemizden bir kaç kişiyi anmak istiyorum. Hem ülkemiz tarihinde hem de dünya tarihinde nice kadın isim yapmış; bunlar, beylere, paşalara olduğu kadar feodal ve burjuva uygarlığına karşı da savaşmış, bedeller ödemiştir. Biz bugün kullandığımız pek çok hak ve özgürlüğü kadınların ödediği bedellerden dolayı kullanıyoruz. Bu yüzden birkaç kadın kahramanı huzurunuzda anmak isterim.

Klara Zetkin’i başta söylemiştim. Rosa Lüxemburg’u unutabilir miyiz? Ona Alman devleti ve yargıçları Kızıl Rosa demişlerdir. Dosta ve düşmana unutmayacak bir şiar bıraktı Rosa: Vardım varım var olacağım! Yerini yeni devrimci kadınlar aldı. Bunlardan birisi de Almanya’da adını şehir gerillası olarak yazdıran Ulrike Meinhof idi. 1976’da faşizmin zindanlarında katledildi. Alman egemen sınıfları onun hücresinde intihar ettiğini söylese de Alman proletaryası buna asla inanmadı.

Aleksandra Kolontay da, adını tarihe yazdırmıştır. Marksist liderlerinin eşleri ve kızlarını da saymak gerekir. Çünkü kadınlar, yalnızca eş, sevgili olmaktan daha büyük yeteneklere sahiplerdir. Mesela Marx’ın eşi, Jenny Marx, kızları Laura Marx ve Eleanor Marx’ı anmak gerekir. Genel olarak sınıf mücadelesi ve özel olarak emekçi kadın mücadelesinde önemli rol oynamışlardır. Aldıkları miras Marx ve Engels’in teorisiydi. Nitekim Engels’e göre burjuvazi-proletarya karşılığında kadın proletarya konumundadır.

Krupskaya, Lenin’in eşi olarak tanınır. Doğrudur ama büyük bir sosyal bilimci ve eğitim uzmanıdır. Onun görüşleri, Lenin’in kadınlar katılmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadınlar özgürleşemez, şiarıyla aynı doğrultuda olmuştur. Jiang Çing de Mao’nun eşi olarak tanınmıştır. Önemli bir sanat insanı ve Çin Komünist Partisi’nin liderlerinden birisiydi. Çing, Mao’nun “kadınlar göğün yarısıdır” sloganını kadınların bayrağına yazan birisiydi.

Ülkemiz de kadın açısından zengindir. Öncelikle Mustafa Suphi yoldaşımızın enternasyonal devrimci eşi Maria’yı hatırlatmak isterim. Behice Boran, ülke ve dünya çapında bir sosyolog ve politik aktivist olarak yaşadı. Sanatçı Şuat Derviş, TKP’nin yiğit kadınlarından birisiydi.

İnsan hakları mücadelesi denilince Didar Şensoy mutlaka akla gelir. Faşist cuntanın halen hüküm sürdüğü koşullarda insan hakları savunucusu olarak sürece müdahale yapan bir aktivist olarak yaşamını yitirdi. Dersim’de 1993’te kaybettiğimiz partizan gerillası Barbara Anna Kistler halen yüreğimizdedir. Sakine Cansız ve daha niceleri… Sakine Cansız’ın çizgisinde ilerleyen kadın hareketi mücadele tarihine bir de miras bıraktı: Jin Jiyan Azadi! (Kadın Yaşam Özgürlük)

Jin Jiyan Azadi, şimdi tüm dünyanın sokak, cadde ve işyerlerinde yankı buluyor. En çok da son bir kaç aydır İran’ın sokaklarında yankılanıyor. Dinsel, sınıfsal, cinsel baskıya maruz kalan İranlı kadınların dilinde, ruhunda, bayraklarında “özgürlük özgürlük özgürlük!” sloganına dönüşerek dalga dalga yayılıyor.

Yorumlar (0)
banner44
Günün Anketi Tümü
Seçim Anketi... Oyunuzu hangi Cumhurbaşkanı adayına verecek siniz?
Seçim Anketi... Oyunuzu hangi Cumhurbaşkanı adayına verecek siniz?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 26 63
2. Fenerbahçe 24 54
3. Beşiktaş 25 49
4. A.Demirspor 26 45
5. Trabzonspor 26 44
6. Başakşehir 25 44
7. Kayserispor 26 41
8. Konyaspor 25 34
9. Karagümrük 24 31
10. Antalyaspor 25 28
11. Alanyaspor 25 28
12. Sivasspor 25 27
13. Kasımpaşa 25 26
14. Gaziantep FK 25 25
15. Ankaragücü 25 25
16. İstanbulspor 24 24
17. Giresunspor 24 23
18. Hatayspor 24 23
19. Ümraniye 25 22
Takımlar O P
1. Samsunspor 29 63
2. Eyüpspor 28 53
3. Rizespor 27 52
4. Sakaryaspor 28 52
5. Pendikspor 28 50
6. Keçiörengücü 28 47
7. Bodrumspor 28 45
8. Göztepe 28 44
9. Boluspor 28 44
10. Manisa FK 27 42
11. Bandırmaspor 27 40
12. Altay 28 28
13. Tuzlaspor 27 28
14. Altınordu 28 26
15. Erzurumspor 27 25
16. Adanaspor 29 25
17. Gençlerbirliği 27 21
18. Denizlispor 29 17
19. Yeni Malatyaspor 29 16
Takımlar O P
1. Arsenal 29 72
2. M.City 28 64
3. M. United 26 50
4. Tottenham 28 49
5. Newcastle 26 47
6. Brighton 26 43
7. Brentford 28 43
8. Liverpool 27 42
9. Aston Villa 28 41
10. Fulham 28 39
11. Chelsea 28 38
12. Crystal Palace 29 30
13. Wolves 29 28
14. Nottingham Forest 28 27
15. Bournemouth 28 27
16. Leeds United 28 26
17. Everton 28 26
18. Leicester City 28 25
19. West Ham United 26 24
20. Southampton 28 23
Takımlar O P
1. Barcelona 27 71
2. Real Madrid 26 56
3. Atletico Madrid 26 51
4. Real Sociedad 26 48
5. Real Betis 26 45
6. Villarreal 26 41
7. Athletic Bilbao 27 37
8. Rayo Vallecano 26 36
9. Osasuna 27 35
10. Girona 27 34
11. Celta Vigo 26 34
12. Mallorca 27 33
13. Sevilla 27 31
14. Getafe 27 30
15. Real Valladolid 26 28
16. Cadiz 27 28
17. Espanyol 27 27
18. Valencia 26 26
19. Almeria 26 26
20. Elche 27 13
Günün Karikatürü Tümü