T24 Yazarı  Faruk Bildirici, 'Bizim politikacı sizin politikacı' bugünkü köşesine taşıdı

Doğru gazetecilik, iki politikacı hakkındaki eleştirileri de dengeli biçimde yayımlamaktır. Gazeteci olarak bizim öncelikli işimiz bilgi vermek, okur/dinleyici/izleyiciden bilgi saklamak değil…

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bayram tatili sonrası düzenlediği basın toplantısı hemen tüm televizyonlarda, internet sitelerinde ve gazetelerde yer buldu. İktidar medyası İmamoğlu’nu suçlayan başlıklar kullanırken, diğer medya kuruluşları İmamoğlu’nun kendini savunan sözlerini başlığa çıkarmış, yorumdan kaçınmışlardı. 

Oysa İstanbul’da sel olduğu gün, İmamoğlu’nun Fethiye’de tatilde olduğu anlaşıldığında eleştirel medya genellikle görmezden gelmişti. Sadece Cumhuriyet ve Sözcü, İmamoğlu’na yönelik eleştirileri, iç sayfada sel haberinin yanında minik kutu halinde aktarmıştı okurlarına.  

Ama İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın, AKP İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ile birlikte basın toplantısı yapması haberi, Cumhuriyet, BirGün, Gazete Duvar, Karar, Halk TV, Yeni Çağ’da yayımlandı. “İl Başkanının valilik çalışmasında ne işi var” denilen haberlerde CHP’lilerin bu fotoğrafı “parti devleti”nin yansıması diye eleştirdikleri kaydedildi.

İktidar medyası da İl Başkanı Kabaktepe hakkındaki eleştirileri görmezden geldi. Sadece AHaber, Sabah, Yeni Şafak ve Süperhaber internet sitelerinde “Siz neden burada değildiniz?” başlığıyla Kabaktepe’nin eleştirilere yanıtı yayımlandı.

 Ama aynı medya kuruluşları İmamoğlu’nun sel felaketinin yaşandığı gün tatilde olduğu anlaşıldığında kıyameti koparmıştı. “İmamoğlu yine tatilde devlet sahada” haberleri, Ahaber, Akşam, Hürriyet, Sabah, Star, Yeni Akit, Yeni Asır, Yeni Şafak’ta geniş biçimde yer aldı.  Onunla da kalmadı, Melih Altınok, Abdülkadir Selvi gibi yazarlar İmamoğlu’nu eleştiren yazılar kaleme aldılar.

Görüldüğü gibi, medyamız İmamoğlu ve Kabaktepe hakkındaki eleştirilerde siyasi iktidar karşısındaki konumlarına göre davrandı. Eleştirileri duymazdan gelip karşıda gördüğü politikacıya suçlamaları yayımladı.

Kuşkusuz bu genel çizgiden ayrılan medya kuruluşları da oldu. Gazete Duvar, “Şahan Gökbakar’dan İmamoğlu’na ‘Komedi filminde olur bu” haberi yaparken, T24 de İmamoğlu’nu eleştiren yazıları içeren iki haber yayımladı. FOX TV, Kabaktepe haberini ve İmamoğlu’nun tatilde olmasını “Sahada değil sosyal medyada” diye eleştirel yaklaşımla verdi. Gazete Pencere de İmamoğlu ve Kabaktepe’ye eleştiri haberlerine yan yana yer verdi.

Doğru gazetecilik, iki politikacı hakkındaki eleştirileri de dengeli biçimde yayımlamaktır. Gazeteci olarak bizim öncelikli işimiz bilgi vermek, okur/dinleyici/izleyiciden bilgi saklamak değil…

İmamoğlu’nun sel olduğu gün tatilde olması kadar Kabaktepe’nin valiyle çekilmiş fotoğrafı da haber değeri taşıyor.  “Bizim politikacı, sizin politikacı” ayrımı “haber değeri”ni belirleyen kriterlerden biri olmamalı...

“Özgür basın” destanla karartmaz

Darbe girişiminin önlendiği gece yaşananları destanlaştırma faaliyetinde birinciliği Sabah’a vermek gerek. 23 Haziran’da “O gece korku yoktu” ile başlayıp 15 Temmuz’a kadar tam 23 gün boyunca darbe gecesi yaşamını yitirenlerin yakınları ve yaralananlar ile söyleşiler yayımlandı.  Bazen manşetten ama mutlaka birinci sayfadan verildi bu söyleşiler.

 15 Temmuz günü de bu çabasının maddi karşılığını gördü. Şirketlerin, bankaların, kamu kuruluşlarının verdiği 15 Temmuz ilanlarından en büyük payı Sabah aldı. Saydım, o gün tam 16 sayfa ilan vardı Sabah’ta…İktidar yanlısı diğer gazete ve sitelerde bu kadar ilan yoktu...

 İlan verenler gibi Sabah da içinde bulunduğu medya grubuna özel bir misyon yüklüyor. 15 Temmuz günü birinci sayfadan da anons edilen “Darbeciler özgür basını susturamadı” haberinde darbecilerin Sabah, ATV ve A Haber’i kapsayan Turkuaz Medya binasına saldırısı destanlaştırılıyordu.  “Sabah’a sıkılan kurşunlar milletin iradesini yenemedi” denilen haberde o gece diğer medya kuruluşlarına yönelik saldırılardan tek satır bile bahsedilmiyordu. Ayrıca, darbe girişimi gecesi darbecilerin hazırladığı bildiriyi ekranlardan ilk okuyanın A Haber olduğu gerçeğinden de tek kelime söz edilmiyordu. 

Ama keşke unutulan sadece medyaya yönelik saldırılar olsaydı. O haberi yazan ve yayımlayanlar “özgür basın”ın ne olduğunu da unutmuşa benziyorlar. Özgür medya, özgür gazeteci soru sorar, yanıt arar… En başta da darbe gecesi, öncesi ve sonrası ile ilgili o kadar çok soru var ki yanıtlanmayan… Kahramanlık destanları yazmakla aydınlanmaz, karartılır…

Sözcü ve Yeni Akit’in ortak gözdesi 

Bir zamanlar “Medyum Memiş” olarak tanınan Mehmet Memiş’in kardeşi Orhan Memiş’in yaşamını yitirmesi, Sözcü’de “Memiş Hoca’nın acı günü” başlığıyla haberleştirildi. Aynı gün Yeni Akit’te de “Akit Medya Grubu” imzalı “Mehmet Memiş Hocamızın kardeşi hakkın rahmetine kavuşmuştur” diye bir başsağlığı ilanı yayımlandı.

 Oysa Mehmet Memiş’in hocalık ile ilgili bir geçmişi, bilgi birikimi olmadığı gibi internet sayfasında İslami bilgiler yerine “Cinler alemi hakkında merak ettikleriniz”, “Nazar nedir?” “Reenkarnasyon doğru mu?”, “Hipnoz nedir?” ve “Rüyalar size ne anlatır?” gibi yazılar yer alıyor.  İki yıl kadar da Güneş gazetesinde yazılar yazmış, o yazılar da sitesinde.

  Mehmet Memiş’in web sayfasına koyduğu kendisiyle ilgili haber kupürlerinin büyük çoğunluğu da Sözcü, Korkusuz ve Yeni Akit gazetelerinden alınmış. Enteresandır, Sözcü’de 15 Temmuz 2016 tarihinde yayımlanan bir habere göre, Mehmet Memiş, Malezya kralının oğluna Türkiye’de sağlık yatırımları için “danışmanlık” yapıyormuş.

    Her nasılsa Sözcü ve Yeni Akit’in “ortak gözdesi” olan Mehmet Memiş, ne kadar marifetli bir insanmış! Hem medyum, hem hoca, hem yazar, üstüne bir de yatırım danışmanı…

Tek cümleyle:

  • Guardian’da yayımlanan Uber belgelerini “Macron’u sarsan Uber belgeleri” başlığıyla haber yapan AA, Sabah, Milliyet, Yeni Akit ve Yeni Şafak, AKP kurucusu Cüneyd Zapsu’nun “lobi yapmak için Uber’den 150 bin dolar istediği” bilgisini okurundan gizledi.
  • Yoğun bakımdaki Hıncal Uluç’un yaşamını yitirdiği söylentisinin sosyal medyada yayıldığı gece Sözcü, KRT, Medyatava ve Aydınlık ile bazı gazeteciler de Hıncal Uluç’un öldüğü haber ve paylaşımları yaptı.
  • Sabah gazetesi, alışveriş festivali ile ilgili “ilan sayfası”ndaki bir şirket tanıtımı metni ekonomi Muhabiri Metin Can’ın imzasıyla yayımladı.
  • BirGün’de “Tabanda öfke değişimin sinyali” yazısında “seçim sath-ı maili” (seçime eğimli yüzey/ seçime gidilen süreç) yerine yanlışlıkla “seçim sathı mahalli” ifadesi kullanıldı.
  • Karar gazetesi, İHA’nın geçtiği mimarlık öğrencisi bir gencin intihar haberini kullanılan yöntemi de ayrıntılı biçimde aktararak yayımladı.
  • Sözcü, BirGün’ün, “Kaza verilerini sansürlediler” haberini bir gün sonra alıntıladı; bazı bölümlerini satır satır kopyalamasına rağmen kaynak da göstermedi.
  • Türkiye gazetesi, “Otoyolda hız yaptı iki kişiyi öldürdü yine de serbest kaldı!” haberinde otoyollarda sürat limitinin Bakan Süleyman Soylu’nun kararıyla artırılmasına değinmedi.
  • Akşam, Mirror muhabirinin Adana’yı dolaşarak yazdığı “İngiltere’nin çöplerinin Türkiye’ye getirildiği” haberini araştırmak yerine sadece Çevre Bakanı Kurum’un açıklamasıyla yalanlamaya çalıştı.
  • Türkiye’deki aylık enflasyon oranı açıklamalarını görmezden gelen iktidar medyası, ABD’de enflasyonun yıllık yüzde 9.1’e yükselmesini “rekor enflasyon” başlıklarıyla haber yaptı.
  • Mazhar Bağlı’nın “İnsanlar 11. kattaki apartmanın üzerine çıkarak alçaktan uçan uçağa kafa atarak şehit oldu” şeklindeki uçuk cümlesindeki “uçak” yerine çoğu yerde sosyal medyadan kopyalanarak “F-16” yazıldı.
  • İHA, güreşçi olan bir kişinin trafikte tartıştığı sürücüyü bel-künde hareketiyle yere serip hastanelik etmesini “Böyle nakavt etti” diye iyi bir hareket yapmış gibi haberleştirdi.

ELEŞTİRİ, ŞİKÂYET VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN: [email protected]

Editör: Haber Merkezi