HABER MERKEZİ - Mehmet Eymür'ün itiraflarını ve CHP'nin söylemlerini köşesine taşıyan Dr. Hayri Hazargöl, "AKP’nin özel savaş oyunları karşısında vatan, millet, Sakarya yarışına girmek CHP’yi tümden gerilemeye götürmekten başka sonuç vermez" dedi. 

Yeni Yaşam gazetesi yazarı Dr. Hayri Hazargöl, MİT eski kontrgerilla daire başkanı Mehmet Eymür'ün itirafları ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin Kürt sorununa dair son dönemde yaptığı açıklamaları köşesine taşıdı. Eymür'ün ölümünden önce geleceğe iz bırakmak istediğine işaret eden Hazargöl,"Kendisinin bu devlete ne kadar hizmet ettiğini ortaya koymuş" dedi. 

Hazargöl'ün yazısının tamamı şu şekilde: "Bir zamanlar MİT kontrgerilla daire başkanı olan Mehmet Eymür bir gazeteciye anılarını anlatıyor. Mehmet Eymür’ün daha önceleri de benzer röportajları olmuştur. Bu röportajı daha kapsamlı. Herhalde ölüm yaklaşınca geleceğe iz bırakma röportajı yapmak istemiş. Kendisinin bu devlete ne kadar hizmet ettiğini ortaya koymuş. Yaptıkları bazı eksiklik ve yetersizlikleri de anlattıklarını inandırıcı kılmak için ifade etmiş. Yine de Türkiye’nin bazı gerçeklerini ortaya koyması açısından dikkatleri çeken bir röportaj olmuştur. Merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatin söylermiş. Yani çingene yiğitliğini anlatırken hırsızlığını ele verirmiş. Mehmet Eymür’ün röportajı biraz da böyle olmuş. Türkiye’nin eskiden beri işkenceci bir devlet olduğunu itiraf etmiş; hatta kendisinin de yaptığını belirtmiş. Konuşmayanlara yapıyorduk demiş. Zaten işkence esas olarak da bunun için yapılır.

SOĞUK SAVAŞIN KONGTRGERİLLA ÖRGÜTÜ

Mehmet Eymür devrimcilere işkence yapmıştır. Soğuk savaş döneminde sosyalistlere, tüm devrimcilere karşı savaş yürüten tüm kurumların CIA ile ilişkisi vardır. O dönem MİT tamamen CIA’ya bağlı çalışmaktadır. Özbek asıllı CIA yöneticisi Nuri Nazar bizzat Türkiye ile ilgilenme görevini de üstlenmiştir. Bu CIA yöneticisinin Türkiye’de en iyi ilişkide olduğu kişi Alparslan Türkeş, kurum ise MHP’dir. Soğuk savaş döneminde MHP tamamen CIA adına devrimcilere karşı savaşan bir kontrgerilla örgütüydü. Mehmet Eymür bu ilişkileri de iyi bilir. 

DEŞİFRE OLMAYANLARI GİZLİYOR

Mehmet Eymür Doğu Perinçek’in İngiltere ve ABD ajanı olduğunu söylüyor. Bu ülkelerin istihbarat örgütleri Doğu Perinçek üzerinden Çin ve başta ABD karşıtı ülkelerde istihbarat topluyor. İstihbarat örgütlerinin sol gösterip sağ, sağ gösterip sol vurmaları bilinen klasik bir yöntemdir. Mehmet Eymür CIA ajanı olduğu için bu tür yöntemleri iyi bilir. Mehmet Eymür’ün Doğu Perinçek için ajan demesi önemli bir bilgi olmuyor. Çünkü büyük devrimci önderler Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya 50 yıl önce Doğu Perinçek’in ajan olduğunu deşifre etmişlerdir. Herhalde Mehmet Eymür deşifre olanları dile getirerek deşifre olmayanları da gizlemiş oluyor.

Türkiye’de şu anda ilk defa MHP zihniyeti gerçek anlamda iktidar olmuştur. AKP MHP’lileşmiş, Tayyip Erdoğan da Alparslan Türkeş’in yerini almıştır. Bu zihniyetin sol ve sosyalist devrimcilere ve bu devlete karşı mücadele edenlere nasıl düşman olduğu, öldürme ve işkence yaptığını 1970’li yıllarda yaşayanlar bilir. Orta ve yaşlı kuşak MHP’yi bilir.                                                                                                                                              

Yeni kuşak da son yıllarda nasıl bir parti olduğunu iyi öğrenmiştir. MHP’nin ittifak içinde olduğu hükümetin İçişleri Bakanı da Süleyman Soylu’dur. Şimdiye kadar İçişleri Bakanlığı yapmış olanlar içinde en faşist, Kürt ve demokrasi düşmanı olan Süleyman Soylu’dur. Süleyman Soylu bu niteliklerinden dolayı gurur duymaktadır. Vatan söz konusu olduğunda gerisi teferruattır, diyenlerin iktidarda olduğu; bunların en has temsilcisinin İçişleri Bakanlığı yaptığı Türkiye’de işkence Mehmet Eymür’ün dediği zamanları aratır durumdadır. İşkence, tecavüz, ajanlaştırma gibi yöntemler normal hale getirilmiştir. Zaten Süleyman Soylu’ya göre amaca ulaşmak için her şey meşrudur. Süleyman Soylu Kürt ve demokrasi düşmanlığında tarihe geçmek istediğinden, Kürtlere ve demokrasi güçlerine yapılacak her türlü kötülüğü mubah görmektedir. Vatanın ve milletin bekası için işkence de yapılır tecavüz de yapılır. Vatan millet dedikleri de kendilerinin faşist iktidarı, yandaşlarının Türkiye’yi soyup soğana çevirmeleridir.

CHP'NİN AÇIKLAMALARI

Türkiye gerçekten garip ülke. CHP Kürt sorunu Meclis’te çözülür, HDP de meşru siyasal parti olarak muhataptır, diyerek Kürt sorununu güvenlikçi politika ve askeri harekatlarla ortadan kaldırmayı değil, Meclis’te demokratik yollardan çözme yaklaşımı içinde olduğunu ortaya koydu. Aradan ne geçti, neler oldu da postalları giyip silah kuşanarak "Kandil’i yerle bir edeceğim" dedi? Demek ki şimdiye kadar konuşulanlar ilkesel bir şey değilmiş. Dönemsel, siyasal duruma göre söylem ve pratik değeri olmayacak söylemlermiş. 

Bizler CHP’nin söylem ve tutumlarına olumlu yaklaşmıştık. CHP’nin de mevcut gerici, despot ve demokrasi düşmanı AKP-MHP iktidarına karşı olduğunu düşünmüştük. Şimdi CHP’nin yakın zamandaki olumlu söylemleri konusunda tüm demokrasi güçlerinde, aydınlarda, sanatçılarda kuşku uyandığı gibi bizde de uyandı.

Meral Akşener kısa süre önce HDP meşru parti derken, şimdi çark etti. Böylelikle ilkesiz ve tutarsız olduklarını göstermiş oldular. CHP ve İyi Parti neden birden AKP-MHP iktidarının söylemleri ve tutumları eksenine kaydılar, tekrar onlarla vatan, millet, Sakarya yarışına girdiler? Yoksa zaman zaman CHP ve çevresinin AKP Kürtlerle tekrar eskisi gibi görüşür gibi içine girdikleri bir moda mı girdiler? AKP artık Kürt halkının güvenini kaybetmiş ve bu sorunu çözemeyecek bir parti konumundadır. CHP ya da başka partiler AKP’nin oyunlarına göre değil, kendi ilkelerine ve zihniyetlerine göre demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünde daha net ve kararlı olmalıdırlar. AKP Kürt sorununu şimdiye kadar araçsallaştırdı. Kendileri AKP’nin ne yaptığına bakmadan samimi ve tutarlı çözüm adımı atmalıdırlar. Yoksa AKP’nin özel savaş oyunları karşısında vatan, millet, Sakarya yarışına girmek CHP’yi tümden gerilemeye götürmekten başka sonuç vermez.

DEMOKRATİKLEŞME

CHP’ye kim akıl veriyorsa yanlış veriyor. CHP bu akıllarla bir yere varamaz. Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünde tutarlı davranırsa güçlenir; demokrasi güçleriyle birlikte cumhuriyetin demokratikleşmesinde yer alır. Cumhuriyeti biz kurduk, demokratikleşmesini de biz sağlayacağız diyecek bir CHP, Türkiye siyasetinde yer sahibi olur. Yoksa yeni bir şey ortaya koyamayan, eskinin tekrarını yaşayarak ömrünü tüketen bir parti durumuna düşer. CHP 10 gün önce yaptığı açıklama ve tutumlarla olumlu etki yaratmış ve bir itibar kazanmıştı. Şimdi yine üzerinde kuşku bulutları dolaşan bir parti haline gelmiştir.

Editör: Haber Merkezi