Evrensel Gazete 'sinin yazarı İhsan Çaralan, "Tezkere tartışması" barış ve demokrasi mücadelesinin zemininin genişlediğini gösterdi" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Suriye ve Irak’a asker gönderme ve askeri operasyonlar yapma yetkisini 2 yıl daha uzatan Cumhurbaşkanlığı tezkeresi AKP, MHP ve İYİ Parti grupları ve Memleket Partisinin 4 milletvekilinin “evet” oylarıyla Meclisten geçti.

CHP ve HDP Meclis Grubu ile TİP ve Saadet Partili vekiller tezkereye “hayır” oyu verirken DEVA Partisinin 1 milletvekili ise çekimser kaldı.

EMEP, TKP, Yeşil Sol, Halkevleri gibi pek çok siyasi parti ve çeşitli kitle örgütleri de tezkereye “hayır” diyen ve milletvekillerini de “hayır” oyu vermeye çağıran açıklamalar yapmıştı.

Böylece AKP, MHP, İyi Parti grupları ve diğer vekiller tezkereye “evet” diyerek, Meclisin başka ülkelere savaş ilan etme yetkisini 2 yıl süreyle Cumhurbaşkanına devretmiş oldular.

CHP TEZKEREYE ‘HAYIR’ DİYEREK ‘MİLLİYETÇİ BLOK’U BOZDU!

Yabancı ülkelere asker göndermek üzere hükümete (Tek adam yönetimine geçeli beri de Cumhurbaşkanına) yetki veren tezkere, AKP iktidarı boyunca TBMM tarafından 6 kez uzatıldı. Bu uzatmalar sırasında tartışmalar birkaç gün sürse de siyasi rutini aşan tartışma ve tutumlara tanık olmadık.

Ancak bu son tezkere, önümüzdeki ayları ve belki yılları da kapsayacak tartışmalara, sadece tartışmalara da değil gelişmelere de yol açabilecek bir özelliğe sahip oldu.

Buradaki önemli değişikliğin birincisi, önceki 6 tezkere oylamalarında, itirazlar yapsa da kendi deyimleriyle, “İçleri kan ağlayarak da olsa”, tezkereye “evet” diyerek iktidarın arkasında duran CHP’nin bu sefer “hayır” demesiydi. Böylece CHP yıllardır adeta “tezkere”nin arkasında oluşmuş şoven milliyetçi bloku bozmuş oldu. CHP’nin “tezkere bloku”ndan ayrılmasının da kolay olmadığı anlaşılıyor.

Reklam

Nitekim tezkerenin gündeme gelmesinden sonra CHP kulislerinden, “CHP’nin bu sefer de tezkereye evet diyeceği” haberleri geliyordu. Oylamadan 1 gün önce bile, CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, partisi adına medyada yaptığı konuşmada, CHP’nin tezkereye “Evet oyu vereceğini” ima etmişti. Ama Salıcı’nın konuşmasını yaptığı gün CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in CHP’deki Gelecek İçin Sol Kanat ekibinin, “Tezkereye hayır oyu vereceği”ni açıklaması ve CHP’yi de “tezkereye hayır” demeye çağırması CHP’nin oyunun “evet”ten “hayır”a dönmesinin ciddi iç tartışmalardan sonra gerçekleştiğini göstermektedir.

Kısacası bu tezkere üzerinden CHP’nin artık “mili güvenlik” safsatasına peşinen prim vermemesi, hele de önümüzdeki aylarda bu tartışmanın kızışacağı besbelli olduğu dikkate alındığında, CHP’nin tezkere karşısındaki adımının siyasette önemli olacağını söylemek yanlış olmaz. 

İYİ PARTİ TAKİYE Mİ YAPIYOR YOKSA ‘EVET’İN ANLAMINI MI ANLAMAMIŞ?

CHP 20 yıllık “Sınır ötesine asker gönderme” ve “milli güvenlik” bahanesiyle iktidarın arkasında oluşan şoven milliyetçi bloku bozmuştur.

Ama öte yandan uzunca bir zamandan beri CHP ile Millet İttifakı içinde olan İyi Parti “tezkereye evet” derken sadece tezkereye “evet” dememiş aynı zamanda iktidara Millet İttifakının yumuşak karnı olan şoven milliyetçiliğin hâlâ prim yaptığını göstermiştir.

Sadece bu kadar da değil!

Mecliste İyi Parti adına konuşan Akşener tezkereye “evet” diyeceklerini açıklarken Akşener’in başdanışmanı da olan Aytun Çıray aynı akşam Halk TV’ye çıkarak tezkereye “evet” demelerini savundu. Çıray, “tezkereye evet” demelerinin Millet İttifakına bir zarar vermeyeceğini savunurken, “Millet İttifakı ayrı, partilerin siyasi tutumları ayrıdır. Bizim ‘evet’ oyu kullanacak olmamızın iç politika ile alakası yoktur” dedi. Eğer Çıray, İyi Partinin genlerinden kaynaklanan şoven milliyetçi tutumlarının üstünü örtmek için takiye yapmıyorsa, tezkereye “evet” demelerinin ne anlama geleceğini hiç anlamamış demektir.

Ancak o anlamasa da İyi Partinin “evet”ini Cumhur İttifakı anlayacak, “milli ve yerli” parti olarak “Eve dön” çağrılarını artırırken, CHP ile HDP’nin tezkereye “hayır” demesini de “CHP ve HDP aynı” propagandasıyla besleyerek İyi Parti üstündeki baskıyı artıracaktır.

Reklam

Herhalde böylece İyi Parti “evet”in aslında “iç politika” olduğunu da görecektir!

TÜRKİYE’NİN VE BÖLGENİN İHTİYACI SAVAŞ MI YOKSA BARIŞ MI?

Tezkerenin iç politikayla ilgisi bu kadarla da kalmayacak. Çünkü içinden geçilen dönemde tezkerenin asıl amacı dış askeri operasyonlarda bile hemen her zaman iç politikaya yönelik olmuştur. İktidar bu dış askeri operasyonları ırkçı-şoven milliyetçi ve cihatist-mezhepçi odakları motive etmek ve tek adam yönetimi etrafındaki güçleri harekete geçirmek için kullanmıştır. Bu son tezkereyi de iktidarın bu amaç uğruna eskisine göre bile daha fazla kullanacağından şüphe etmek için bir neden yok!

Hele tek adam iktidarının normal şartlarda bir seçimle iktidarda kalmasının artık olanaksız olduğu ortaya çıkmasından beri tek adam yönetiminin seçimleri “savaş hali”, OHAL, sıkıyönetim gibi olağan dışı koşullarda yapmak istemesinin tartışıldığı koşullarda Cumhurbaşkanına “Savaş ilan etme yetkisi” veren tezkerenin siyaseti maniple etmek isteyen iktidara önemli dayanaklar sunacağı tartışmasızdır.

Kaldı ki, bugün gerek Türkiye gerekse bölgede yeni askeri operasyonlara, savaşlara, iç savaşlara değil barışa, halkların kardeşleşmesine katkı yapacak girişimlere, asker kışlaya çekilirken barış heyetlerinin harekete geçmesine ihtiyaç vardır.

Tezkere etrafındaki tartışmalarda oluşan saflaşma bu ihtiyacın düne göre daha geniş çevrelerce anlaşıldığını; barış, demokrasi ve antiemperyalist mücadelenin zemininin genişlediğini göstermiştir.

Yeter ki barış ve demokrasi güçleri bundan gerektiği gibi yararlanabilsin!

Editör: Haber Merkezi