Sevda Karaca

Evrensel Gazetesi'nin Yazarı Sevda Karaca, "Kadın dostu postunda emekçi kadın düşmanlığının şahikası: Farplas" 
bugünkü köşesine taşıdı.

Farplas işçilerinin direnişi devam ediyor. Burası sermayenin yükselen “kadın dostu” trendinden nemalanmasının ne anlama geldiğini ve kadın işçilerin bunun bedelini nasıl ödediğini gösteren bir örnek olarak da dikkat çekici.

Bir aile şirketi olmakla övünen ve yönetim kurulu başkanının bir kadın olmasıyla da ayrıca reklam yapan şirketin başındaki Ahu Büyükkuşoğlu Serter, “Kadının iş dünyasında güçlenmesine destek verdiği” için Yılın İş Meleği seçilen bir isim. Kadın girişimcilere verdiği desteklerle bilinen Arya Kadın Yatırım Platformunun kurucusu olan Ahu Hanım bir demecinde “Kadın potansiyelinin çok fazla göz ardı edildiğini ve kadınlara yapılan yatırımın, önümüzdeki on yılın en yüksek geri dönüşlü alternatiflerinden biri olduğuna inandığını” söylemiş. Genç Kadın Kariyer Zirvesi’nde yaptığı konuşmaya “Benim için hayat bir oyun” diye başlıyor, mottolar diziyor ardı ardına; “Her zaman bedeninize ve ruhunuza saygı duyarak yaşayın” diyor, “Hayatta yaptığım her şey özgürlüğüm için” diyor. Daha gencecik bir kadınken hedefi 1 milyon dolar kazanmakmış, milyon milyon kazanmış, kazandıkça kazanası gelmesinin nedeninin “Özgürlüğünü elde etmek” olduğunu da vurguluyor. “Ben yaptıysam siz de yaparsınız” diyor. Ve sırrı veriyor; “Kadınları keşfettim… Kadınlar atıl kalmış müthiş bir kaynak… Etrafımda hep ışığımı besleyen kadınlar oldu…”

Başında olduğu Farplas fabrikası Ford, Toyota, Renault, Hyundai, Mercedes, TOFAŞ, TOGG, Hanon, Autoliv gibi devlere üretim yapan fabrika; 12 saat çalışma, üstüne pazar günleri dahil zorunlu mesailer, mesaiye kalmazsan devamsızlık priminin kesilmesi, ağır üretim baskısı, en küçük hatada tutanak, makineyi bir dakika bile terk etsen ceza, kısıtlı yemek saatleri ve molalar, tuvalete bile gitmenin yasak olması, işçiler çok su içmesinler diye kaldırılan sebiller, düşük ücretler, kadınlara erkeklerden daha az ücret ödemeyi “Siz ek gelirsiniz zaten” diyerek meşrulaştırma girişimleri ile adeta bir çalışma kampı…

Kreş olmadığı için çocuğunu çocuğuna emanet ederek… Adet dönemlerinde ağır ağrılarla saatlerce tuvalete bile gidemeden, bir ağrı kesici bile içemeden, devamsızlık primleri kesilmesin diye izin alamadan ayakta çalışıyor kadınlar bu çalışma kampında. Hamile kadınlar bile zorunlu mesailere bırakılıyor. 30 saniyede bir dönen makinede o makinenin bir parçası gibi ve ama o makineye verilen değerden kat kat az değerde oldukları hakaretlerle, hor görmelerle her an hatırlatılan, köle gibi çalıştırılan kadınların “müthiş bir kaynak” olduğu fabrika…

Burada “Kadınlar müthiş bir kaynak” çünkü montaj ve enjeksiyon bölümlerinde erkeklerin yapamayacağı detaylı, ince parmaklara ihtiyaç duyan işleri yapıyorlar.

Hayatını kazanılacak bir oyun olarak görme lüksüne sahip olanların, kadınlara bedenlerine ve ruhlarına saygı duyarak yaşamayı salık verenlerin, özgürlüğünü elde etmek için her şeyi yapacağını söyleyenlerin kadın işçilerin bedenini ve ruhunu, oynadıkları kazan-kazan oyununda, kullan-at nesnelere dönüştürdüğü çalışma düzeninin sarih bir örneği bu fabrika.

İşte bu koşulları bağır bağır bağırarak anlatıyor direnişteki Farplas işçisi kadınlar.

“Çağdaş” imajlara, neoliberal ilericilik adına “kadın dostu” postuna sarılanlara, buralardan sadece kültürel bir sermaye değil, milyar milyar teşvikler, vergi indirimleri, prim ve desteklerle mali sermaye de devşirenlere aşinayız. İş yerinde şiddet ve taciz gırla giderken İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkma pozu verenlerden 8 Martlarda kadınlara verdiği değerle reklam yapıp kadınları çalışma kamplarına kapattığı ortaya çıkanlara, iş yaşamında kadın-erkek eşitliği adına yürüttüğü sosyal projelerle göz doldurup “Erkek egemen alanlarda verdiği eşitlik mücadelesiyle” takdir toplarken çalıştırdığı kadın işçilere “Siz ek gelir getirensiniz, daha az ücret normal” diyenlere kadar uzanan bu geniş skalada Ahu Hanım doğru söylüyor: “Yalnız değilim, etrafım ışığım yanmaya devam etsin diye bana destek olanlarla çevrili…”

Ahu Hanım’ın ışığını parlatmaya devam eden “dayanışma” bir sınıf dayanışması. Ama bir yandan da Ahu Hanım’ı parlayan bir ışık huzmesi altında sahnede başrole taşıyan “kapitalist feminizmin” onu nasıl güçlü ve cesur tuttuğunu da es geçmemeli.

Ahu Hanımgillerin kültürel ve finansal sermayelerini katlamaya olanak sağlayan ikiyüzlü kadın dostluklarının karşısında Farplas’ta bedenlerini ve ruhlarını lime lime eden korkunç koşullara karşı isyan eden kadınların ışığını parlatmak için gerçek bir “dayanışmaya” ihtiyaç var. Ve bizim tarafımız açık, kadın dostu postuyla kadınları sömürmenin en ışıklı yöntemlerini girişimcilik başarısı olarak sunan Ahu Serter’in karşısında, Farplas direnişçisi kadınların yanındayız.

Editör: Haber Merkezi