DİYARBAKIR - Cinsiyetçiliğe karşı direniş ve mücadele alanlarından biri olan sinemada, kadın yönetmenler daha görünür olmak isterken, “Filmlerimiz tüm kadınlara ulaşsın istiyoruz” dedi.

Kadınlar için eril bakış açısına karşı mücadelenin verildiği alanlardan biri olan sinemada, özellikle son yıllarda itirazını, ortaya çıkardığı eserlerle gösteren sayısız yönetmen kadın bulunuyor. Kadın bakış açısı ile sinemada kendini var eden yönetmenlerin buluştuğu organizasyonlardan bir tanesi geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da gerçekleşti. Rosa Kadın Derneği öncülüğünde 15-16 Ocak’ta “Mor Meridyenler” projesi kapsamında kadın yönetmenlerin filmlerinin gösterimi yapıldı.

Etkinliğe katılan yönetmenlerden Lisa Çalan ile Elif Yiğit, kadın sinemasını ve cinsiyetçiliğe karşı mücadelelerini JINNEWS'ten Sema Çağlak'a anlattı. 

‘Kolektif bir proje’

“Mor Meridyenler” projesine değinen Lisa Çalan, ilk kez böyle bir projenin Avrupa’da kabul edildiğini belirtti. Lisa, uzun bir zamandır sinema alanında kadınlar için bir proje olmadığına dikkat çekerek, “Hem devlet politikaları nedeniyle hem de ülkedeki şartlar gereğince proje kabul edildi. Bu projede hem Kürt hem Katalan hem İtalyan hem de Türk kadınların filmleri yer alıyor. 3 ülkede daha gösterim olacak. Biz de bu çalışmanın bir parçasıyız. Zaten Katalan ve İtalyan kadınlarla görüşmeler gerçekleştirdik. İleriki süreçlerde de böyle çalışmalar yapmayı umuyoruz. Projemiz henüz yeni. Çalışmalarımız devam edecek” ifadelerini kullandı.

Lisa, sinema ve sanat alanında erkek bakış açısının ön plana çıktığını dile getirerek, “Bu süreçte politik nedenlerden dolayı dünyaya ve kadınlara yeterince ulaşamıyoruz. Filmlerimizin her yerde, her ülkede gösterime girmesini istiyoruz. Filmin konusu ne olursa olsun kadın bakış açısıyla, kadın gözüyle, kadın kalemiyle yapılan filmler çoğalsın ve dünyadaki tüm kadınlara ulaşsın istiyoruz” sözlerine yer verdi. 

‘Sınırları sevmiyorum’

Yönetmen Elif Yiğit de, etkinlikte gösterimi yapılan "Lîstikên bêsînor" filmi hakkında konuştu ve şunları söyledi: “İki belgeselim var. 2020'de bitirdiğim Heskîf isimli belgesel. Diğeri ise 2019'da ‘Lîstikên bêsînor’ adlı bir kısa film. Bu projede bu kısa filmim yer aldı. Bu filmde daha çok çocuklara odaklanılıyor. IŞİD savaşından sonra Türkiye'den Kobanê'ye giden bir çocuktan bahsediliyor. Orada, çocuklar yıkım ortasında hayatlarına devam ediyorlar. Yani, önceki yaşam biçimlerine devam ederler. Arkadaşlarıyla tekrar oyun oynuyorlar. Çocuğun kuzeyde onu görmek isteyen bir kuzeni de var. Ama onu göremiyor çünkü sınırlar ile karşılaşıyorlar ama çocuğun umudu hiç bitmiyor ve bir gün aralarındaki sınırların kırılacağını söylüyor. Bende o arada, bu filmi yapmak istedim. Çünkü ben de sınırları sevmiyorum. Kendimi o çocuğun hayatında gördüm ve o çocukta Kürt halkını gördüm.”

‘Kadını en iyi yansıtan yine kadındır’

Filmin çekim sürecinde en çok yıkıntıların arasında asılan kıyafetler sahnesinde etkilendiğini dile getiren Elif, “Çünkü bu kadar savaş ve yıkımın ortasında güçlü ve sonsuz bir umudun var olduğunu gösteriyordu. Aynı zamanda birçok şeyin mümkün olacağını da gösteriyor. Dünyanın birçok yerinde film festivalleri sunuluyor. Ama onlarda çoğunlukla erkek filmleri gösteriliyor. Ama bu projede kadın filmleri gösteriliyor ve önemli bir anlam taşıyor. Çünkü sinemada kadını en iyi yansıtan yine kadındır. Bu projeye dahil olmak büyük bir mutluluk” dedi.

Editör: Haber Merkezi