Bugün ‘Dünya Anadil Günü’’ günü… UNESCO 1999’da 21 Şubat’ı Uluslararası Anadil Günü ilan etmesinden bu yana, her yıl 21 Şubat’ta çeşitli etkinlikler düzenleniyor, anadilin önemine dikkat çeken etkinlikler düzenleniyor. Bu etkinliklerin adreslerinden biri de Diyarbakır’dı. Geçtiğimiz yıllarda anadil ile ilgili taleplerin yükseldiği, çeşitli etkinliklerin düzenlendiği Diyarbakır’da bu yıl ‘Dünya Anadil Günü’ OHAL’in gölgesinde kaldı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan KHK’ler ile Kürtçe eğitim veren birçok dernek ve kurum kapatıldı. Kayyımlarla birlikte DBP’li belediyelere bağlı olan ve Kürtçe eğitim veren kreş ve okulların kapılarına kilit vuruldu.

KAPATILAN KURUMLAR KURAN KURSLARINA ÇEVRİLDİ

Diyarbakır’da kapısına kilit vurulan kurumlar arasında Kurdi-Der, Ehmedé Xani Dil Akademisi ve Ferzat Kemanger Eğitim Destek Evi bulunuyor. Kapılarına kilit vurulan kurumların çoğu Kuran kursuna çevrildi. Kuran Kursuna çevrilen kurumlardan biri Diyarbakır Kayapınar İlçesi, Huzurevleri Mahallesinde bulunan Ehmedé Xani Dil akademisiydi. Ehmedé Xani Dil Akademisi tabelası Kuran kursuna çevrildi. Kapısına Ebuzer Gıfari Kuran Kursu tabelası asıldı. Etrafı ise betonlarla kapatıldı. Dönüştürülen diğer bir kurum çocuklara okul öncesi eğitim verilen Zarokistan kreşi. Önceleri hem Kürtçe, hem de Türkçe eğitim verilen Zarokistan, Belediyeye Kayyım atanmasının ardından ders programından Kürtçe çıkarılarak sadece Türkçe eğitim vermeye başladı. DBP’li belediyeler tarafından parklara verilen Kürtçe isimlerin yer aldığı tabelalar kaldırılarak, isimlerin hepsi Türkçeleştirildi. Diyarbakır’da kapatılan kurumların yöneticileri ve akademisyenler Artı Gerçek’e konuştu. Bölgede Kürtçe eğitim verilen kurumların kapatılması ve hükümetin politikalarını değerlendirdi.

ANADİL EĞİTİM DİLİ OLMALI

“Anadil doğal bir haktır” sözleri ile anadilin önemine vurgu yapan Gazeteci Yazar İrfan Babaoğlu, “Türkiye’de halkların dil ve kültür sorununun hal olması için geçmiş dönem birçok adım atıldı. Anadil içinde birçok çözüm önerisi de ortaya çıktı. Ama egemenlerin anadile ilişkin bir çözümleri olmadığı için, yerel egemenler olan kayyum ve valiler eliyle birçok dil çalışması kısıtlandı ve engellendi. Yasaklar konusunda 3 yıl geriye döndük. Kenan Evren döneminde de bu böyleydi” dedi. Anadilin yasaklanmasının birçok sorunun temelini oluşturduğuna dikkat çeken Babaoğlu, sorunun anadilinin eğitim dili olması ile aşılabileceğini söyledi. Babaoğlu, “Dil eğitim dili olmalı. Sadece Kürçe değil, Lazca, Arapça, Farsça, Zazaca, Sorani’ce ve bu coğrafyada kullanılan tüm diller eğitim dili olmalı. Ama biz Türkiye’ye baktığımızda, Türkiye diller mezarlığına dönüşmüş. Ne kadar dil varsa, yok olmayla yüz tutmuş bir durumda. Türkiye siyasi ve toplumsal açıdan rahat değil. Bunun nedeni de dillerin ve kültürlerin yasaklanmasıdır” diye konuştu.

Kapatılan Kurdi-Der yöneticilerinden Yazar Rıfat Roni, anadilin önemini “Anadil insanın dilindeki kimliğidir. Nasıl ki insan annesiz olmaz, İnsan Anadil’siz de olmaz” diye anlattı. “Türkiye’de anadilin eğitim dili olmamasının derin bir sorun olduğunu ifade eden Roni, “2006 yılında Kurdi-Der açıldı. Kurdi-Der açıldıktan sonra, halktan yoğun talep geldi. İhtiyaçlar karşısında da tüm Kürt illerinde, birçok ilçede, İstanbul, İzmir, Adana ve Mersin gibi büyük kentlerde temsilciler açıldı. Kurdi-Der kapatılmadan önce, 2015’e kadar, binlerce on binlerce öğrenci yetiştirildi. Yüzlerce eğitici yetiştirdi. Diyarbakır, Gever, Cizre başta olmak üzere birçok yerde okullar açıldı. Bu okullarda da yüzlerce öğrenci yetiştirildi. Kendi anadilinde eğitim gördü. Devlet bu okullara dahi tahammül etmedi, hepsini kapattı. Bu okullarda eğitim gören öğrencilerin hepsi şu anda dışarda kaldı. Bu büyük bir haksızlık. Aynı zamanda Kürt halkına karşı büyük bir hakarettir” dedi.

“EY AKP, KÜRTÇE’Yİ DE, KURAN-I KERİMİ DE SİYASİ ARAÇ OLARAK KULLANIYORSUN”

HDP Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım, anadil ile ilgili yürütülen yasaklara, tabelaların kaldırılmasına, kurumların kapatılmasına değindi. Hükümetin bu konuda konjonktürel yaklaşarak, siyasi amaçla bu meseleye yaklaştığını anlatan Yıldırım, “Ey iktidar ey devlet, sen Ehmedé Xané gibi bir Kürt ulusunu dini ve milli önderini Memu Zin gibi bir şah eserini Kürtçe’den Türkçe’ye çevirdin, ama Ehmedé Xané’nin okutulduğu, veya Ehmedé Xané ile ilgili araştırmaların yapıldığı bir Kürt Enstitüsünü, Kürdı-Der’i gözünü kırpmadan kapatmaktan çekinmiyorsun. Sen hem Kuran’ın Kürtçe çevrisini yaparak meydanlarda siyasi araç olarak kullanmışsın, hem de Ehmedé Xané’nin Mem-u Zin eserini aynı şekilde kullanmışsın. Devlet olaya ciddi yaklaşmıyor, konjektürel yaklaşıyor” dedi.

“BUNU SADDAM BİLE YAPMADI”

Türkiye’nin anadil ile ilgili uyguladığı politikaya tepki gösteren Yıldırım, şunları söyledi: “Saddam Hüseyin bile yıllarca, Kürt halkı ile savaştı, ama hiçbir zaman onların Kürt kuruluşlarının kapılarına kilit vurmadı. Bizzat benim arşivimde, 1970’li yıllarda şimdiye kadar Bağdat üniversitesinde, Bağdat şehrinde basılan Kürt bilim akademisinin dergileri vardır. Bir taraftan Saddam’ın askerleri Peşmerge ile savaşırken, bir taraftan Peşmergeler veya Kürtler çok rahat bir şekilde gidip Bağdat’ta o eserlerini bastırıyordu. Oysa burada, Küçük bir süreç bozulmasının ardından her şey ters yüz edildi. Kürtçe konuşanlar inşaatlardan atıldı, Kürtçe şarkı söyleyenler gözaltı edildi. Tutuklanıyor. Kürtçe konuşanlara artı sokakta para cezası kesilmese de, bunun uzayan boyutu Meclise kadar getirildi. Kürdistan kelimesini telaffuz edene 12 bin TL ceza kesiliyor. Anlayacağınız, bir adım ileri attılar ama şu anda 10 adım geri atıyorlar.

“TRT KURDİ’DE KÜRTLERE KÜRTÇE HAKERET EDİLİYOR”

AKP içindeki Milletvekilleri ile konuştuğumuzda, inandıramıyorduk. İşte Artuklu’yu, TRT Kurdiyi örnek gösteriyorlardı. Şu an Artuklu diye bir şey kalmadı. Ben onun başkanlığını yaptım. TRT Kurdi’nin sadece konuşması Kürtçedir. Orda Kürtlere hakaretler ediliyor, Kürtlere küfür ediliyor. Kürtlere kendi dillerinde olmadık şeyler söyleniyor. Onlara söylediğimizde, ‘Mamoste bak belediyeler var, onlara istediğiniz şeyleri asıyorsunuz, Kurslar açılıyor orda’ diyorlardı. Bunların hepsi gitti. Şimdi söylüyorum tekrar onlara, yine mırın kırın ediyorlar.

ARTUKLU’DAN MEZUN OALNLAR ATANMADI, AKADEMİSYENLER İHRAÇ EDİLDİ

Benin Başkanlık ettiğim Mardin Artuklu Üniversitesi Kürt Dili Bölümünde bin 500 öğrenci mezun etik. Bana verilen söz şuydu. ‘Siz istediğiniz kadar eğitin, mezun edin, biz bunların hepsini kadrolu öğretmen olarak Türkiye genelinde istihdam edeceğiz’. Ama maalesef sadece 150 kişi civarında atama yapıldı. Diğer geride kalanların hepsi şu an boştadır. O dönemde bin bir emekle Mardin Artuklu Kürdoloji bölümüne getirdiğim değerli hocaların tümü ihraç edildi. Atılan adımlar sembolik bir aşamada kaldı. O bölümler tabela bölümleri oldu. Verilen sözlerin hiç biri tutulmadı.

Kapatılan Ehmedé Xané Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Halil Taş ise anadil ile ilgili yaşanan sorunlar konusunda hükümeti eleştirdi. AKP’nin geçmişte anadil ile ilgili birkaç küçük adım attığını hatırlatan Taş, “Bu adımlar Kürt halkında umut yarattı. Tabi ki eksiklikleri vardı, ama yine de bazı adımlar atıldı. Okullarda seçmeli ders şeklinde adımalardı. Buna Kürt dili ismini vermedi. Yaşayan diller şeklinde bir formülle bunlar yapıldı. Çünkü AKP Kürtçeyi hiçbir zaman anadil olarak görmek istemedi. Sokakta, evde kullanılan dil olarak gördü. Buna Kürt dili ismini koymaması, bu konuya karşı yaklaşımındaki olumsuzluğu gösteriyor” dedi.

Kaynak:Artı Gerçek
Editör: Haber Merkezi