VAN ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ- HDP Eş Genel Başkan Yardımcıları Tayip Temel, "Şimdi Dolmabahçe Mutabakatı’nda Türkiye demokrasisini, Türkiye’deki halkların barışını savunan Sayın Öcalan tecritte, Erdoğan Bahçeli'nin kolunda." diyenTemel, "Dengê we, tîra we, hawar û banga we xweş be, pîroz be! Silav dayikên hêja; silav ciwanên leheng yên ku yek deqîqê têkoşîn bernedane Silav gelê Xaçortê yê şoreşger, silav gelê Edremîtê, gelê Tûşbayê, gelê Îpekyoluyê hûn bi xêr hatin, li ser çavan hatin. Dengê we, dengê dirûşmên we wê bigihîje ciyê xwe, wê bigihîje adresa ku hûn dizanin. Gelê Wanê yê hêja, em bi wan hene, yên ku hûn navên wan bi lêv dikin.



Bu yürüyüş Mazlum Doğan’ın yaktığı 3 kibritle başladı milyonları buldu

Newroz 1992’den bu yana sizin yaktığınız ateşle, Botan‘da başlayan özgürlük meşalesi ile bu ateş hiç bir zaman sönmedi, bu meydanlar boş kalmadı. Ne mutlu size, ne mutlu sizin bu direnişinize! Bu yürüyüş 84’te Mazlum Doğan’ın yaktığı 3 kibritle başladı ama milyonları buldu. Şu an milyonlar bu yolu bu devrimci yolu, bu özgürlük yolunu, bu vazgeçilmez özgürlük talebini takip ediyor. İşte bu yüzden iyi ki varsınız, ne mutlu size! Yüzlerce arkadaşımız, binlerce yoldaşımız bu yolda mücadele ettikleri için tutsak edildiler, zindandalar. Hepsini buradan selamlıyoruz. En büyük mahcubiyetimiz onlara karşıdır, onları özgürlüklerine kavuşturamadığımız içindir hala. Biz bu mücadeleyi zindanda tutulan önderlerimizi, zindanda tutulan yoldaşlarımızı, zindanda tutulan mücadele öncülerimizi özgürleştirinceye kadar sürdüreceğiz, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu yüzden burada Van Özgürlük Meydanı’ndan gururla ama mahcubiyetle ifade etmek istiyoruz; mahcubiyetimiz tutsak yoldaşlara karşıdır ama sözümüz özgürlükleri olacaktır.

Kürt halkından yararlanmak istiyorlar ama Kürtler buna kanmaz

Türkiye’de şu an temel sorun demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümsüz bırakılması sebebiyle yürütülen savaştır, kirli savaştır. Ama çözümden, çözüm perspektifinden bahsettiklerini iddia eden hem iktidar hem muhalefet güçleri Kürt sorununun çözümü dışında her şeyle ilgili konuşuyorlar ama iş Kürt sorununa gelince bakın hiçbirini bugün yanınızda görüyor musunuz? Onlar sanıyorlar ki Newroz HDP’nin Newrozu, onlar sanıyorlar ki bu bayram HDP’nin bayramı. HDP’ye mesafe koyanlar o yüzden sizin yanınızda yer almaya cesaret edemiyorlar. Bu bayram Kürt halkının ulusal bayramıdır. Sizden utanmazca oy isteyenler bu bayrama katılma iradesini, katılma ahlakını ve katılma isteğini geliştiremiyorlar. Çünkü dürüst değiller, Kürt halkından yararlanmak istiyorlar. Kürtler buna kanar mı? Kanmaz. Kürtler kanmaz bu kirli siyasete. Buradan tekrar onlara hatırlatmak istiyoruz; Kürt sorununun çözümünü tartışmayan, Kürt sorununun çözümünün perspektifini ortaya koymayan, Kürtlere ne vadettiğini açık ve cesurca ortaya koymayan hiçbir güçle Kürtlerin işi yoktur. Kürtlerin bunlara verecek oyu da yoktur.

Hiç kimse Kürtlerin özgürlük talebini yanlış yorumlamamalıdır

Onlar sanıyorlar ki HDP kapatılırsa veya HDP’yi kuşatsalar Kürtler kendilerini tercih eder. Bu halk, bu meydandaki bu irade, Amed’deki irade, Botan’daki irade kırk tane daha HDP’yi bağrından çıkaracak güce sahiptir. Burada hiç kimse ama hiç kimse HDP’yi ve Kürt halkının bitmek bilmez özgürlük talebini yanlış yorumlamamalıdır. Kürt halkı ve HDP yaklaşık 50 yıl oldu, büyük bedellerle, canı ve malı ile hem Kürtlerin özgürlük mücadelesini yürüttü hem de Türkiye’ye demokrasi istedi. Türkiye’ye demokrasi isteyenler de aslında Kürtlerin özgürlük mücadelesini yürüten güçtür, işte bu yüzden HDP’ye saldırıyorlar. Çıkıyorlar saçma sapan akla ziyan değerlendirmelerle şunu söylüyorlar, diyorlar ki Kürtler ve HDP aslında çözüm sürecini bitiren davranışlara ve politikalara girdiler. Bakın ben sadece size 2013 Newroz'unda Sayın Abdullah Öcalan’ın açıkladığı deklarasyondan bahsedeyim. Öcalan devlet heyetiyle yaptığı görüşmeler ve müzakereler çerçevesinde 2013 Newroz'unda yani tam 9 yıl önce Diyarbakır’da milyonlara açıklanan deklarasyonunda şunu diyordu; çözüm perspektifini, demokratik siyaset dönemini ve yeniden demokratik mücadele dönemini başlatıyorum demişti.

AKP MHP ittifakı 2023’ü göremeyecek

Peki ne oldu? Türkiye’nin Kürdistan’ın, tüm halkların merakla beklediği bu deklarasyon, sevinçle, gösterilerle kutladığı bu deklarasyon, Dolmabahçe’de Erdoğan'ın inkarıyla karşılaştı. Sonra ne oldu? Sonra Sayın Abdullah Öcalan dünyada eşi benzeri olmayan bir tecride alındı. Savaş Kürdistan'ın bütün parçalarına taşındı, yüzlerce insan katledildi. Kürtlerin en büyük kazanımlarına, başarılarına el koydular, belediyelerimize el koydular, sömürge memuru gibi kayyum atadılar. Şimdi Dolmabahçe Mutabakatı’nda Türkiye demokrasisini, Türkiye’deki halkların barışını savunan Sayın Öcalan tecritte, Erdoğan Bahçeli'nin kolunda. Peki durumları nedir? Durumları şudur; kılavuzu karga olan deyimi hatırlarsınız değil mi? AKP-MHP ittifakı güya 2023’te yeni Türkiye’yi kuracak, güya 2023’te yeni bir rejim inşa edecekler. Emin olun 2023’ü göremeyecekler. 2023’ü Tansu Çiller’in, Süleyman Demirel’in, Mehmet Ağar’ın başına gelen neyse 2023’te bu iktidar zihniyetini değiştirmezse başına gelecek şey aynıdır.

Editör: Haber Merkezi