HDP Kongresi içeride ve dışarıda süren savaş koşullarında yapıldı. Kongreyi yaptırmamak için iktidar tarafından bayağı bir çaba sarf edildi.

HDP Kongresi içeride ve dışarıda süren savaş koşullarında yapıldı.

Kongreyi yaptırmamak için iktidar tarafından bayağı bir çaba sarf edildi. İktidar, sağcı milliyetçiler ve ulusalcı solcular el birliği/ağız birliği/yayın birliği edip saldırıya geçtiler.
AKP Genel Başkanı olarak grup toplantısında yaptığı konuşmada Erdoğan, “Yasak savma babında bir bayrak astılar, İstiklal Marşı söylemediler, Bölücü terör örgütünün uzantıları…” falan diye bildik sözlerini sıralayınca soruşturma da gecikmedi. Savcılar S. Süreyya Önder ve yeni seçilen Eş Başkan Pervin Buldan hakkında dosya hazırlıyorlar.

Bunlar bilindik ve beklenilen uygulamalar. Ancak bir kez daha görüldü ki, Kürt halkı ve Türkiye’nin emek, barış ve demokrasi güçleri bu saldırılara boyun eğmeyecek. Direnecek ve mutlaka kazanacak.
Kazanacak, çünkü haklı…

Bu haklılığı açığa çıkaran başka bir gelişme de FHKÖ liderlerinden Leyla Halid’in kongreye katılışı ve bu süre içerisindeki gelişmelerdir. 15 yaşında FHK Örgütüne katılan ve siyonist işgale karşı direnişin sembol isimlerinden olan Leyla Halid, HDP Kongresine katıldı.
Yandaş medya Leyla Halid’i görmedi. İsrail’e karşı olmayı, siyonizme veryansın etmeyi ticaret kapısı haline getirenler, Filistin direnişinin kahramanlarını yok saydılar. Çünkü Halid, Kürt halkıyla dayanışma içindeydi…

Leyla Halid, Selahattin Demirtaş’ın duruşmasına katılmak istedi, ancak duruşmaya da alınmadı. Duruşmada “Leyla Halid de duruşmaya geldi” diye haber verilince Demirtaş yerinden kalkıp, “Leyla Halid nerede’ diye bakınmış… İçeri alınmadığını öyle öğrenmiş…
Bunların İsrail karşıtlığı, ABD ve emperyalizm karşıtlıklarının sınırı da bu kadar! Bu gün ABD karşıtlığının sınırı belli! Kürt düşmanlığı üzerinden bir Antiamerikancılık!
Derin analizlere, araştırmalara, belgelere gerek duyulmadan söyleyelim söyleyeceklerimizi…
Herkes bilir Cezayir’i…
Sonra Vietnam’ı…
Bir de Filistin’i…
Üç direniş odağı…

Vietnam’a saldıranlara karşı nasıl da kızgındık, kin ve nefret doluyduk…
Hiç tanımadığımız Vietnamlılara nasılda sevgi doluyduk…
Emperyalizme, işgale, işgalcilere karşı süren direniş nasıl da övgüye değerdi…
O çocuk yaşta bıraksalar desteğe gidecektik…
ABD karşısında her direniş parçası yüreğimizde kor olup vücudumuzu ateşe çevirirdi…
Ho Şi Minh nasıl da saygın bir kahramandı, ulusal kurtuluş mücadelesinde ve de sosyal kurtuluş umudunda…

“Daha fazla Vietnam” diye haykırıyordu tüm dünya halkları…
Her ulustan, her dinden, her inançtan dünya halklarının gözü, kulağı, yüreği olmuştu oradaydı, Vietnam halkının direnişi bayrak bayrak yayılıyordu dünyanın her parçasına, her bucağına…
Filistin direnişi dersen öyle…

Hepimizin evlerinde birer Filistin bayrağı vardı.
İşgalciye, katliamcıya karşı kin ve nefret Filistin halkına karşı sevgi ve aşka dönüştü…
FHKÖ nasıl da dillerdeydi, Dr. George Habaş, El Fetih, Yaser Arafat nasıl gönüllerdeydi…
İşgalcilere kin ve nefret, halklara ve onların direnişine sevgiye ve dayanışmaya, mücadeleye dönüşüyordu.
Deniz Gezmiş, arkadaşları, ’68 kuşağı devrimcileri sevgiyle, dayanışmayla yetinmemiş, gidip savaşa katılmışlardı. Çok sayıda devrimci İsrail kurşunlarıyla katledilmiş, kanları, Filistinli direnişçi kardeşlerinin kanlarına karışmıştı…

O topraklarda ne çok Türk, Kürt, Arap ve daha nice halklardan devrimcilerin, zalimin zulmüne isyan direnişi yayılmış, kanı dökülmüştü…
Daha öncesinde, ’50’lerde 60’larda, Cezayir Savaşı’nda işgalci Fransızlara karşı tüm dünya ayağa kalkmıştı… Bayrak Fransız aydınların elinde dalgalanmıştı…
Fransız aydınlar, Sartre ve Camus, Francis Jeanson gibi aydınlar sömürgeci Fransa’ya bayrak açarlar…
Direniş, sosyal şovenlere karşı ortaya çıkışları, İslam dünyasında büyük saygınlık uyandırır…
Fransız devrimcileri, demokratları 1830’larda işgal edilip sömürgeye çevrilmiş Cezayir kurtuluş savaşını desteklerler… İşgale, sömürgeciliğe, savaşa, katliamlara karşı dalga dalga yayılır dayanışma ve direniş… “121’ler Manifestosu” böyle ortaya çıkmıştır ve FLN’nin hatalarına rağmen desteklenmesi böyle gerçekleşmiştir.
Böylesi zamanlarda esas dikkat işgalcilere, zalime, haksıza yönelir… Aydın olmanın, insan olmanın göstergesidir, böylesi zamanlarda alınacak tutumla belli olur.
Vietnamlının ülkesi işgal edilmişti…
Cezayirlinin toprağı işgal edilmişti…
Filistin toprakları işgal edilmişti…
İşgale direnmek haktı…

Ve tüm dünya halkları mazlum halklarla dayanışma içindeydi, direnişçilerle direniyordu…
Diyorum ki, ulusalcılıktan, şovenizmden sıyrılsanız…
Biliyorum, durum daha da karmaşık… Onu da biliyorum.
Ama durup düşünmeli ve günümüzde Ortadoğu’da olup bitenlere bir de buradan bakmalı..