ELAZIĞ-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, ülke kaynaklarının Kanal İstanbul gibi projelere değil, depremle mücadele için harcanması gerektiğinin de altını çizdi.

Cumhuriyet'ten Sena Yaşar'ın haberine göre;TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) üzerinde bulunan Elazığ’da meydana gelen depreme ilişkin, “Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Bingöl, Muş ve Tunceli aynı hat üzerinde. 150 yıldır bu hatta yıkıcı deprem meydana gelmediği için enerji birikmişti. Uyarılarda bulunmuştuk ama dikkatler olası İstanbul depremine odaklandı” dedi. Alan, ülke kaynaklarının Kanal İstanbul gibi projelere değil, depremle mücadele için harcanması gerektiğinin de altını çizdi.

‘18 İL, 80 İLÇE TEHLİKEDE’


Türkiye Diri Fay Haritası’na göre; Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkâri, Muğla, Eskişehir, Kütahya, Bingöl gibi 18 ilin merkez yerleşim birimlerinin, 80’ini aşkın ilçe merkezinin ve 502 köyün “deprem üretme potansiyeli yüksek aktif fayların geçtiği hatlar üzerine doğrudan oturduğunu” söyleyen Alan, olası büyük depremde buradaki binaların “yerle bir olmasının” kesin olduğuna da dikkat çekti.

Depremin meydana geldiği DAFZ’nin, Bingöl-Karlıova’dan başlayan ve 580 kilometre boyunca Antakya’ya doğru uzanan 4-25 kilometre genişlikteki aktif bir deformasyon kuşağı olduğunu belirten Alan, DAFZ üzerindeki büyük yerleşim birimlerinin Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş ve Tunceli olduğunu anımsattı. Alan, “DAFZ boyunca bu fay segmentlerinde büyüklüğü 6.7 ile 7.5 arasında değişen birçok deprem geliştiğini ve ağır hasarlara neden olduğunu, tarihsel deprem kayıtlarına göre DAFZ’nin farklı bölümleri üzerinde 150 yıldır büyük yıkıcı depremlerin gelişmediğini ve bu fay zonunun yıkıcı depremlere gebe olduğunu daha önce sayısız kez ifade ettik. Ama dikkatler olası İstanbul depremine odaklandı” dedi.

‘İŞ BİLMEZLERİN ELİNDE’


Elazığ’da yaşanan hasarın; sağlıksız ve yasadışı bir yapılaşma, ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşme ve olumsuzlukları giderecek yasal düzenleme çalışmalarının olmayışının sonucunda ortaya çıktığını belirten Alan, “Bu gerçeklerin bilinmesine karşın, 1948’den bu yana yapılan 22 imar affı yetmezmiş gibi, afetlere karşı zarar azaltma ve önleme anlayışı iş bilmezlerin eline terk edilmiş durumdadır” tespitinde bulundu.

Alan, kısa vadede yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:

- Aktif fay zonları üzerine bina inşa edilmesi yasaklanmalı veya özel jeolojik araştırmalardan sonra bina inşa edilip edilmeyeceğine karar verilmelidir. Aktif fay zonları üzerine inşa edilmiş bulunan binalar kentsel dönüşüme tabi tutularak yurttaşların can ve mal güvenliği acilen sağlanmalı.

- Günümüzde AFAD, acil durum ve müdahale işlerini yürütür bir konuma sürüklenmiş bulunmakta. Deprem ve depremlerle mücadele, kurum iş yükü arasında arka plana itilmiş durumda. Deprem Araştırma Dairesi Başkanlığı ülkemizin jeolojik araştırmalar kurumu niteliğinde olan MTA Genel Müdürlüğü bünyesine alınmalı.
Editör: Haber Merkezi