MARDİN-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ;  Yerine kayyum atanan Ahmet Türk'e dayanışma ziyaretinde bulunan CHP'li heyette yer alan Ali Şeker, muhalefetin seçme ve seçilme hakkının ortadan kaldırıldığını belirterek, "Sandığın gaspı karşısında direnmek herkesin boynunun borcudur" dedi.
MA'nın haberine göre; Mardin'de kayyuma karşı tepkiler 7'inci gününde de sürdü. Bugün HDP kent ve bölge milletvekilleri ve partililerin katılımıyla Karayolları Parkı'na yürüyüş yapılmak istendi. Parti il binası önünde bir araya gelen kitlenin önü kesilerek yürüyüş yapmaları engellendi. HDP'li vekilleri ablukaya alan çevik kuvvet polisi, açıklama yapılmasına izin vermedi. Ablukadan çıkmak isteyen vekillerle polis arasında yaşanan arbede sırasında bazı vekiller hafif şekilde yaralandı.  Yaşananlara karşı tepki gösteren HDP'liler "Direne direne kazanacağız", "HDP halktır halk burada', "Kayyuma karşı birilikte direniş" sloganları atara parti binası önünde bekledi.


HDP'lilerin bekleyişi devam ederken Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi üyesi İlhan Cihaner ve İstanbul Milletvekili Ali Şeker HDP'ye dayanışma ziyaretinde bulundu. CHP'li heyeti Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Figen Altındağ'ın yanı sıra HDP'li vekiller karşıladı. Parti önündeki ablukaya tepki gösteren CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker "Bu talimatı kim verdi? Hiç kimsenin Türkiye'ye bu rezilliği yaşatmaya hakkı yok" dedi.


TÜRK: ORTAK AKLI ORTAYA KOYMALIYIZ


CHP heyeti eşbaşkanlar ve partililerle görüşme ardından basın açıklaması yapıldı. Ahmet Türk, yapılan hukuksuzluğa karşı kendileriyle dayanışan heyete teşekkür ederek, "İnanıyorum ki demokrasinin güçlü hale gelmesi için hepimizin omzunda olan yükün bilincindeyiz. Demokratik Türkiye için daha güçlü ortak refleksler ve aklı ortaya koymalıyız" dedi.


ŞEKER: DAYANIŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ


CHP İstanbul Milletvekkili Ali Şeker de "Seçimle göreve gelen kişiler yerine seçimle gelmedikçe Mardin'in Büyükşehir Belediye başkanları bu arkadaşlarımızdır. Biz şuanda Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın başka biri tarafından başka bir şekilde kullanılmasından dolayı büyükşehir belediye başkanlarını burada ziyaret ediyoruz. Bu kayyum ataması 31 Mart seçimleri ardından söyledikleri gibi; 'kimi seçerseniz seçin muhalefetten bunları görevden alacağız' dediler ve alıyorlar. Bunun adı demokrasi değildir, seçme ve seçilme hakkının gaspıdır. Seçime girme hakkı olan kazandıktan sonra mazbatası verilmeyen ikinciye mazbata veren bir demokrasi anlayışı Türkiye'ye yakışmıyor. Seçildikten sonra toptancı bir anlayışla büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınması meclislerinin feshedilmesi Türkiye demokrasisine yakışmıyor"  diye konuştu.


Türkiye'nin birçok Avrupa ülkesinden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkını verdiğini hatırlatan Şeker, "Bugün 19 Ağustos darbesiyle de muhalefetin seçme ve seçilme hakkı elinden alınıyor. Biz demokrasiye yapılan bu topyekun saldırılar karşısında desteklerimizi ve dayanışmamızı ifade etmek için sayın Ahmet Türk ve eşbaşkanımız Figen Altındağ'ı ziyaret ettik. Ardından da Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanı sayın Selçuk Mızraklı'yı ziyaret edeceğiz ve dayanışmalarımızı sürdüreceğiz" diye konuştu.


'EŞBAŞKANLIK BAHANESİ UTANÇ VERİCİDİR'


Kadına karşı şiddetin arttığı bir dönemde eşbaşkanlık gerekçe gösterilerek kadın eşbaşkanların görevden alınmasının Türkiye demokrasisi için bir utanç olduğuna dikkat çeken Şeker, "Kadınlar paydaşımızdır, eşitimizdir ve bir arada yönetimde söz sahibi olmalıdır. Buna yönelik açıklamayı da Türkiye adına utanç olarak tanımlıyorum" ifadelerini kullandı.


'DİRENMEK HERKESİN BOYUNUNUN BORCU'


Kürt sorunun Türkiye'nin en büyük sorunu olduğuna vurgu yapan Şeker, şöyle devam etti: "Kürt sorunun çözümü konusunda parlamento uzun zamandır görevini yapmamaktadır. Bütün çağrılarımıza rağmen bundan kaçınılmakta ve bu işin barış içinde çözülmesi istismar edilmektedir. Parlamento üstüne düşen görevi yapsın bütün partilerin katılımıyla Kürt sorunu çözülsün, Türkiye'nin önü açılsın, bölgede barışın önü açılsın şiddet son bulsun. Türkiye'de başkanlık sisteminden sonra yargının iktidarın sopası olma tutumu kumpas davalarıyla, her belediye başkanı için sipariş davalarla devam ediyor. Belediye başkanlarına istinat edilen suçların hepsi asılsız suçlamalar tebligat bile yapılmadan bu gerekçe gösterilerek görevlerinden alınmakta. Eğer kesinleşmiş bir yargı kararı yoksa bir başkan hakkında kendi yargılarında dahi yapacakları bir şey yoksa usulen dava açarak belediye başkanlarını görevlerinden alamazlar. Bir belediye başkanı yargı kararıyla görevinden alınsa bile yerine meclis içerisinden seçilmesi gerekiyor. Ne usulüne uygun bir görevden alınma vardır ne usule uygun bir seçim yapılma kararı vardır. Bu doğrudan sandık gaspıdır. Sandığın gaspı karşısında direnmek herkesin boynunun borcudur."


'EŞBAŞKANLIĞI AKP SEÇİM HUKUKUNA KOYDU'


CHP PM Üyesi İlhan Cihaner ise her şeyden önce Mardin'e demokrasiye ve seçilme hakkına sahip çıkmak için geldiklerini ifade etti. Kayyum atamalarının 31 Mart seçimlerinden sonra kayyum yolsuzlukların ortaya çıkarılmasının bir nedeni olduğunu belirten Cihaner, "Önümüzdeki seçimlerde muhalefet güçleri arası olası ittifaklara da müdahaledir. Demokrasiye yapılan amansız saldırıya amasız fakatsız herkesin karşı çıkması gerekir. İkircikli davranarak bu uygulamaya karşı demokratik protesto hakkını kullanan yurttaşlara ve milletvekillerine uygulanan şiddetin de mahkum edilmesi lazım. Aksi  takdirde bu gidişin Türkiye'yi Ortadoğu'da benzerini gördüğümüz bir takım çatışmalar götürmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle kayyum saldırısı Türkiye'nin bir arada yaşama iradesine bir saldırıdır. Bu pervasız saldırıya karşı dayanışmayı göstermek için buradayız" diye konuştu.


'GÜÇLÜ BİR DAYANIŞMA ŞART'


"Kayyum ataması için seçimlerden sonra yapılan yazışmalar, uzun uzadıya yazılan görevden alınma gerekçelerinin hiçbir kıymeti kalmamıştır" diyen Cihaner şunları dile getirdi: "Hiçbiriyle ilgili ayrıntılı bilgi vermiyorlar. En önemlisi ağırlıklı olarak 2017'de başlatılan soruşturmaları bahane ediyorlar. Şuana kadar en basit koruma tedbirine bile başvurulmamış kişiler hakkında seçildikleri halde görevden alacak kadar ağır bir yaptırımı uygun görüyorlar. Bunların tamamı baştan kurgulanmış bir tuzaktır. Eşbaşkanlık bahane ediliyor. Eşbaşkanlığı Türk seçim hukukuna getiren AKP iktidarıdır. Eşbaşkanlık 2014'ten beridir uygulanıyor.  Bu saldırının sonuçları zannettiğimizden daha ağır olabilir. Güçlü bir dayanışma şarttır."


Heyet yapılan açıklamanın ardından DBB eşbaşkanı Selçuk Mızraklı'yla dayanışmak için Diyarbakır'a doğru yola çıktı.
Editör: Haber Merkezi