HDP Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, Yeni Yaşam Gazetesi için yazdı

Alican Önlü





HDP’nin temsil ettiği gelenek, hepimiz için tünelde parıldayan bir ışık gibi. Bu ışığı daha da büyütecek olan ise bu kongremiz ve kongre sonrası yürüteceğimiz politik mücadele hattı olacaktır. Kapitalizmin küresel ölçekte krizde olduğu bu dönemde özellikle Ortadoğu’da diğer savaşlara benzemeyen ancak sonunda tüm coğrafyayı temelden etkileyecek ve değiştirecek bir Üçüncü Dünya Savaşı yaşanıyor. Büyük toplumsal altüst oluşların yakın gelecekte yaşanacağını beklediğimiz söz konusu bu tarihsel düzlemde, ezilen halklar ve inançlar direnerek, bu savaştan çıkış yolu arıyorlar.














Tüm bölge derin bir kaos yaşarken savaşın yıkıcı etkilerini her gün daha da derinden hissediyoruz. Türkiye’nin içine düştüğü ekonomik, toplumsal ve siyasi krizin faturasının kimlere kesileceğini hepimiz biliyoruz. Neredeyse her gün kendini yakarak, zehirleyerek ya da bir yerlerden atarak intihar eden yurttaşların haberleriyle sarsılıyoruz. Kürt sorununu demokratik yol ve yöntemlerle çözebilmek mümkün iken kan, gözyaşı ve intikamdan başka bir sonuç vermeyen savaş harcamaları Libya’ya kadar uzanmış durumdadır. Suriye’nin Kuzeyinde/Rojava’da inşa edilmek istenen özgür ve demokratik bir yaşam Selefi koridoruyla boğulmak isteniyor. Siyaset kurumu hiç olmadığı kadar kirletilmiş durumda. AKP iktidarı elinde tüm devlet imkânlarına rağmen toplumsal rızayı inşa etmekten vazgeçti; aksine devletin bütün zor aygıtlarını pervasızca kullanarak, ayakta durmaya çalışıyor. Statükonun devamı için tüm bölgede ağır savaş suçları da dahil olmak üzere altından kalkamayacakları suçlar işliyorlar.

Böylesine tarihi bir dönemeçte, krizlerin ve müdahale edilmezse çöküşün yaşanacağı bir eşikte HDP olarak 4. Olağan Kongremizi 23 Şubat Pazar günü gerçekleştireceğiz. Bu kongre her yönüyle tarihi olmakla birlikte yaşadığımız coğrafyanın içinde bulunduğu karanlığı aydınlığa çevirme iddiasında olacak. HDP’nin temsil ettiği gelenek, hepimiz için tünelde parıldayan bir ışık gibi durmaktadır. Bu ışığı daha da büyütecek olan ise bu kongremiz ve kongre sonrası yürüteceğimiz politik mücadele hattı olacaktır. Bu anlamda bu kongremiz son birkaç yıldır içine çekilmeye zorlandığımız kabuğu kırma ve Demokrasi İttifakı’nı büyüterek, iktidara yürüme kongresi olacaktır.

HDP Türkiye partisidir

Kurulduğumuz günden bugüne kadar sistem partilerinin başına gelse birkaç ayda tabela partisine dönüşecekleri kadar ağır saldırılara, tasfiye süreçlerine ve pervasızca yürütülen kara propagandalara maruz kaldık, kalmaya devam ediyoruz. Tüm bu saldırıların nedeni partimizin Türkiye’nin gelenekselleşmiş siyaset tarzının dışına çıkması ve Türkiyelileşme perspektifi ile tüm ezilenleri kucaklayabilmesidir. Bu gerçeklik bizi bir bölgeye hapsetmek isteyen siyasi iktidarın çıkarlarıyla örtüşmediği için, bizi yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Her ne kadar Türkiyelileşme konusunda eksikliklerimiz olsa da HDP’ye yönelik baskıların temelinde devletin siyaset kodlarıyla oynayan bu çıkışın olduğu aşikârdır. Türkiye’de Kürtler ve demokrasi güçleri, HDP ile baraj sorununu aşmakla kalmadı, gelecek vaat eden bir Türkiye partisi olarak Türkiye halklarının biricik umudu oldu. Bu durum mevcut iktidar bloğu ve devlet geleneği için büyük bir korkuya neden olmaktadır.

HDP faşizme karşı demokrasinin temsilcisi olduğunu son yerel seçimlerde bir kez daha gösterdi. Tüm baskı ve yıldırmalara rağmen, ‘HDP’yi bitirdik’ diye düşündükleri bir zamanda örgütsel gücümüzü gösterdik ve uyguladığımız seçim stratejisiyle en güçlü olduklarını düşündükleri anda en güçlü darbeyi indirdik. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde Kürdistan’da kayyımlara, Batı’da halkın iliğini kurutan AKP’li belediye başkanlarına dur dedik ve yeni bir dönemi başlattık. Hem kazandık, hem kaybettirdik.

Yaşanan tüm eksiklik ve yetmezliklere rağmen HDP fikriyatının toplumda tuttuğunu devlet çok iyi bildiği için tüm gücüyle ahlaksızca saldırmaya devam ediyor. Kongre öncesi yaşanan gözaltılar da bunun göstergesidir.
Türkiye’deki tüm halklara, inançlara ve ezilenlere hitap ediyoruz. Bizi sadece bir bölgeye sıkıştıran, sadece bir Kürt partisi olarak görmek isteyen içeriden ve dışarıdan zihniyetlere inat Türkiye’nin her bir yanına hitap etmeye devam edeceğiz. Türkiyelileşme siyasetini Kürt karşıtlığı ve kendi değerlerimize yabancılaşma üzerine kurmadık. HDP, Türkiye ve Kürdistan halklarının mücadele birikimleri üzerine inşa edilmiştir. Herhangi birinin inkârı HDP fikriyatının inkarı anlamına gelecektir. HDP olarak, Türkiye’de var olan tüm halkların ve inançların kendilerini örgütleyeceği, politik ve toplumsal taleplerinin örgütsel formumuzda yer bulacağı bir hattı daha da güçlendireceğiz.

Yaşanan eksiklikler

Türkiye’nin demokratikleşmesi için verdiğimiz mücadelede baskılardan ve kendi içimizde yaşadığımız örgütsel sıkıntılardan kaynaklı olarak stratejik hedeflerimize ulaşamadığımız doğrudur. Kendi kabuğuna çekilen, mevcudu koruyan ve genişleyemeyen bir parti gerçekliği söz konusudur. HDP çok sayıda bileşenin bir çatı altında toplandığı, Kürtlerin, ezilenlerin ve demokrasi güçlerinin ortak çıkarları doğrultusunda hareket eden bir partidir. Verilen bu ortak mücadelede örgütsel farklılıklarımız kimi zaman örgütsel dağınıklığa neden olmuş, bu durum da aynı hedefe eşit ölçüde odaklanamama sorununu ortaya çıkarmıştır. Örgütsel çalışmaların her alanında Üçüncü Yol siyasetiyle hareket etmesi gereken kadrolarımız, sadece güncel siyaset üzerine refleks üreten ve bunda da çoğu zaman yetersiz kalan bir tutum içinde olmuşlardır.

Güçlü bir örgütsel gelenekten gelen HDP’de kişilerin değil örgütün ön planda olması gerekirken, bunun tam tersinin yaşandığı bu bağlamda yerelden merkeze örgütlenme ağının zayıf kaldığını ifade etmemiz gerekiyor. Merkezileşen ve kişilere endekslenen siyaset tarzının kaybettirdiğini tecrübe ettik. Bu kongremiz, ‘Güçlü örgüt, güçlü parti’ şiarını gerçek anlamda pratiğe dökmenin zemini olacaktır.

Yeni rol ve görevler

HDP güçlü bir şekilde örgütlenmeyi öncelikli hedef olarak önüne koymuştur. 31 Mart seçimleri sonrası ilk olarak güçlü bir örgütlenmeyi sağlamak amacıyla bir örgütlenme hamlesi başlattık. Bu kapsamda bütün il, ilçe ve kentlerde konferanslar düzenledik. Bölgelerde ve merkezi düzeyde yaptığımız bu konferanslar içinden geçtiğimiz süreç açısından örgütlenmenin önemini ciddi biçimde ortaya koymuştur. Bu konferanslar güçlü bir partinin ancak güçlü bir örgütlenmeyle mümkün olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.

Yapılan bu tartışmalarda ortaya çıkan ‘nasıl bir örgütlülük’ sorusuna verilen cevap ‘yatay bir örgütlenme’ modeli olarak belirlenmiştir. HDP yerelden merkeze yatay bir örgütlenme anlayışını önüne koymuş bir partidir. Yerel ne kadar güçlü olursa merkez de o kadar güçlü olur. Ancak, konferanslarımızda yapılan tartışmalar sonucu, içinde bulunduğumuz siyasal koşulların sınırlayıcı ve daraltıcı etkisiyle HDP’nin parti içi siyasetinin, merkezileşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu tespiti yapılmıştır. Bu tehlikeyi bertaraf etmek mümkündür. Bunun yolu yerellerde gerçek, temsiliyeti güçlü, topluma dayalı, halkların, emekçilerin, kadınların, gençliğin çoğulculuğu ve liyakati esas alan örgütleri inşa etmektir. Partimizin esas hedefi yönetim değil güçlü örgüt oluşturmak olmalıdır.

Bileşenlerimizin bütün yerellerde toplumsal bir forma kavuşması öncelikli hedeflerimizden olmalıdır. Örgütü büyütecek olan tarz budur ve bu tarz kazandıracaktır. Bu açıdan önümüzdeki dönemde siyaseti yerelleştirmek ve demokratikleştirmek, toplumla zayıflamış bağların yeniden kurulması ve örgütlü bir halk hareketinin yeniden inşası bağlamında yaşamsaldır.

Demokrasi İttifakı

Her gün yerelin önemi bir kez daha karşımıza çıkıyor. Bu nedenle HDP önümüzdeki dönem her bölgenin özgünlüklerini esas alarak bir örgütlenme tarzı ve stratejisi geliştirmeyi önüne koyuyor. HDP genişleme stratejisini de bu esasla ele alıyor. Genişleme stratejimizi sadece demokratik, sol ve sosyalist siyasi partiler üzerinden değil kadın, gençlik, emek, işçi örgütleri, inanç örgütleri ve şu an sayamadığımız bütün ezilen ve ötekileştirilen yapıların toplumsal temsiliyeti üzerinden yürüteceğiz. Bu açıdan Demokrasi İttifakı’nın rolü hayati önem taşımaktadır.
Demokrasi mücadelesi, Demokrasi İttifakı’nı büyüttükçe etkili olacaktır. HDP hem Demokrasi İttifakı’nın en enerjik bileşeni hem de bütün politik güçler arasında bu ittifaka en çok ihtiyaç duyan biricik sahici demokratik dinamiktir. Geçtiğimiz dönemde partimiz, yaşanan eksikliklere rağmen Türkiye’de Demokrasi İttifakı çalışmalarında öncü güç rolünü oynamıştır. Demokrasi İttifakı’nın sağlanması demokratik siyaset alanının örgütlenmesi ile olur. Demokrasi İttifakı siyasi partilerin ötesine taşan toplumsal kesimleri içinde barındıran bir ittifaktır. Bu yüzden siyaset alanını siyasi partilerin kulvarından çıkarıp, toplumun, sivil toplum kuruluşlarının, demokratik kitle örgütlerinin ve en ücra yerdeki bireylerin dahil edildiği bir mekanizmaya dönüştürme hedefiyle hareket edeceğiz.

Üçüncü Yol siyaseti

Üçüncü Yol siyaseti ‘İttihat ve Terakki çizgisi’ ile ‘muhafazakâr milliyetçi çizgi’ gibi Türkiye’nin yüzyıldır sıkıştığı iki egemen kutup dışında yeni bir alan açmanın yegâne yoludur. Bu açıdan HDP’nin önüne koyduğu yol haritası bütün yönleriyle bu siyaseti güçlendirme amacını taşımaktır. HDP’nin benimsediği Üçüncü Yol siyasetinin kapsayıcı niteliği halkı kendi kendisini yönetmeye hazırlayacaktır. Üçüncü Yol siyaseti demokratik siyaset alanının alabildiğine genişlemesini esas almaktadır. Bu nedenle partimiz birer kongre örgütlenmesi olan HDK ve DTK ile olan ilişkilerini yeni dönem ve ihtiyaçlara göre düzenlenmiştir. Partimizi kurarken, seçim partisi değil kongre partisi temelinde mücadele örgütü olduğumuzu söylemiştik. Bu Üçüncü Yol siyasetinin de gerekliliğidir.

Yerel demokrasi

Yeni yaşamı merkezin tahakkümüne karşı yerellerde daha güçlü örgütleyerek ve demokratik yerel yönetimler anlayışımızda ısrar ederek, büyümeyi önümüze koyuyoruz. Yerel yönetimlerin temel organları olarak toplumcu belediyecilik hareketinden köy ve mahalle komünlerine, kooperatiflerden geniş sivil toplum örgütlenmelerine, insan haklarından çocuk ve hayvan haklarına, kadın özgürlüğünden ekolojik örgütlenmeye ve gençliğin öncü örgütlenmesine kadar geniş bir toplumsal ağ halindeki demokratik toplum örgütlenmesini geliştirmemiz gerekiyor. Kadını, gençliği, emeği, ekolojiyi, ötekileştirilen tüm kimlikleri ve yerel demokrasiyi esas alan partimiz, bu temsiliyetten aldığı güçle parlamentoda da daha ileri bir muhalefeti bütün boyutlarıyla sergiledi ve sergilemeye devam edecektir.

4. Büyük Olağan Kongremize giderken milyonlarca kitleye sahip olan ve Türkiye’de 3. Parti konumunda olan partimiz sadece muhalefet eden, defansif bir politika izleyen ve kaybettiren pozisyondan çıkıp, Türkiye’yi yönetmeyi ve demokratik bir iktidarı hedeflemelidir. Bu hedefi gerçekleştirecek örgütü var etmeli ve bunun mücadelesini vermeliyiz. Bunun yolu en küçük birimleri örgütlemek ve yereli esas almaktan geçiyor. Mahalle komisyonlarını merkezine koyan, komisyonların yerelden genele karar süreçlerine katılımını sağlamalıyız.
Şunu açıkça belirmeliyiz ki partimiz, Türkiye’de demokratik ulusun stratejik adresidir. HDP, ortak mücadele ve ortak yaşamın umududur ve bu umut coğrafyamızda yeni yaşamı inşa edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Ulusal birlik hayati öneme sahiptir

Bugün artık Ortadoğu’da önemli bir aktör haline gelen Kürtler, Üçüncü Yol siyasetini kuracak en güçlü halk dinamiğini oluşturmaktadır. Ancak son yüzyıldır sürekli biçimde şiddetin, bölmenin ve baskının hedefinde olmalarından kaynaklı Kürtler oldukça parçalı bir konumdadır. Kürt halkı inkâr, asimilasyon ve savaş politikalarına karşı varlığını koruma ve taleplerini hayata geçirmek için ulusal birliğini kurmak zorundadır. HDP ulusal birlik faaliyetlerinde güçlendirici ve kolaylaştırıcı bir role sahiptir. Kürt halkının ulusal birliğini tamamlaması, Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sunacağı gibi, Türkiye’de de Demokrasi İttifakı’nın sağlanmasında da önemli bir role sahiptir. Bunun aynı zamanda Kürt sorununun demokratik çözümüne imkân sunacağı açıktır. Ulusal birliğini sağlamış bir Kürtlüğün, ittifakını sağlamış demokrasi güçleri ile vereceği ortak mücadele faşizmi alaşağı etme potansiyeline sahiptir. Ayrıca Kürt halkının, Ortadoğu’daki ulus devletlerin yok edici kuşatılmışlığından, baskı, şiddetten kurtulmasının tek yolu Kürtlerin birlik olmasıdır. Ulusal birlik Kürdistan coğrafyasında süregiden topyekûn savaş ve yıkım politikalarına karşı barışı tesis etmenin, Kürt sorununu çözmenin ve Ortadoğu’da Üçüncü Yol siyasetini kurmanın yoludur. Bu nedenle Kürtlerin hem bulundukları parçalarda hem de dört parça Kürdistan’da birliklerini oluşturmaları hayati önem taşımaktadır.

YARIN: HDP MİLLETVEKİLİ TAYİP TEMEL YAZDI
Editör: Haber Merkezi