İSTANBUL-ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ: Genç kadınların sistem içerisinde yaşadığı sorunların en önemlisinin kendi bedeni ve yaşamı üzerinde karar verememesi olduğunu söyleyen Anarşist Kadınlar, bu soruna karşı arayışlarını derinleştirdiklerini söyledi. Kadınlar, “Öz örgütlülüğümüz için mücadele veriyoruz” dedi.


JIN NEWS'te Safiye Alağaş'ın haberine göre; Türkiye’de gençler, işsizlik, nitelikli, parasız, bilimsel eğitime ulaşamama, kendilerini istedikleri gibi ifade edememe, sosyal, kültürel alanların sınırlı olması, yaşam tarzına müdahale gibi birçok sorunla karşı karşıya. Genç kadınlar ise tüm bunların yanında şiddet, katliam ve baskı ile karşı karşıya.


Anarşist Kadınlar’dan Şeyma Çopur, özellikle son yıllarda kadınların partnerleri tarafından sistematik şiddete maruz bırakıldığını gördüklerini, kadınların mülkiyet ilişkileri içerisinde kendilerini ezilen bir pozisyonda bulduklarını ifade etti.  Katliamların kadınlar üzerindeki etkisine dikkat çeken Şeyma, “Kendi yaşam alanlarında, etrafında insanlarla kurduğu ilişkide çok büyük bir etkisi var. Aslında biz Anarşist Kadınlar olarak, genç kadınların diğer yaş grubundaki kadınlardan ayrıca çok farklı sorunlar yaşadığını düşünmüyoruz. Çünkü biz bu sistemde kadın olarak doğduk. Bir şekilde bütün kadınlar belli noktalarda sırf kadın olduğu için aynı sorunsalları yaşıyoruz. Tacize uğruyoruz. Tecavüze uğruyoruz. Bazen fiziksel bazen sözlü tacizler oluyor. Sırf kadın olduğumuz için katlediliyoruz. Çalıştığımız işyerinde sömürülüyoruz. Kapitalizm hepimizin tüketmesini istiyor ve hepimizi tüketmek istiyor. Dolayısıyla genç kadınların yaşadığı sorunlar yine kadın olduğu için yaşadığı sorunlar oluyor” dedi.


‘Yaşam alanı neresi ise orada çok fazla sorunla karşılaşıyoruz’


Genç kadınların üniversitelerde yaşadığı sorunlara değinen Şeyma, “Örneğin erkek akademisyenlerin genç kadınları not meselesi üzerinden tehdit ederek özel ilişkiler kurmaya çalıştığını, takip ettiğini, taciz ettiğine çok rastlıyoruz. Üniversiteyi bitirip işe girdiğimizde erkeklerin, patronların, tacize varan ilişkileri oluyor. Ev içinde dahi hizmet etmesi gereken ilk kişi olarak gözler bize çevriliyor. Her kadın gibi yaşam alanı neresi ise oralarda çok fazla spesifik sorunla karşı karşıya kalıyoruz. En belirgin örneği okullar, üniversiteler, iş yerleri” diye belirtti.


‘Çok fazla yaşam tarzına müdahale var’


İktidarın söylem ve politikalarıyla ilgili olarak yaşam tarzına çok fazla müdahale edildiğini, bütün bireyler özelinde yaşam tarzına, düşünceye yönelik çok büyük baskıların olduğunu ifade eden Şeyma,  şu sözleri kullandı: “Muhafazakarlık diyebileceğimiz bir baskılama söz konusu. Gençler olarak bir kimlik arayışı içindeyiz. Ne düşünüyoruz, ne yapmak istiyoruz, nasıl bir tarzımız olsun istiyoruz, nasıl kitaplar okumak istiyoruz, nasıl müzikler dinlemek istiyoruz arayışı içindeyiz. Aslında tam bunları oturtmaya başladığımız bir evredeyken iktidarın, toplumun baskısı var. Genç kadınların bizce şu dönemde yaşadığı en büyük baskılardan birisi kendi bedeni ve kendi yaşamı üzerinde karar verememesidir.”


‘Sistemden çözüm beklemedik’


Anarşist Kadınlar olarak 10 yıldır mücadele verdiklerini dile getiren Şeyma, gençlerin yaşadığı sorunlara ilişkin hiçbir zaman yaşadıkları sistemden bir çözüm beklemediklerini ve talep etmediklerini vurguladı. “Ne yasalarından ne adalet sistemlerinden ne karakollarından çözüm beklemedik” diyen Şeyma, “Hiçbir şekilde bize özgürlüğümüzü vermelerini talep etmedik. Çünkü bizim açımızdan bunun bir gerçekliği yok. Karşısında mücadele ettiğimiz sistem, bugün AKP ise AKP, yarın belki başka bir parti. Ama kadınların kavgası bütününde iktidarlı sistemle” ifadelerini kullandı.


Bütün yaş gruplarından kadınların bir arada mücadele etmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Şeyma, “50 yaşında bir kadınla, 20 yaşında bir kadının beraberliği iktidarla olmaz. Birisinin deneyimi, diğerinin deneyimsizliğine iktidar oluşturmaz. Aksine bu deneyimler kendi alanlarında yaşadıkları sorunların çözüm noktasında besleyici olur birbirlerine. Dolayısıyla bizim için kadın mücadelesi yek pare bir mücadele. Genç kadınların kendi yaşadıkları sorunları çözebilmek için diğer bütün kadınlarla birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.


‘İktidarın politikalarının maşası değiliz’


Kadınların, kendi yaşamına müdahale edilemeyecek bir özgüveni kazandığında ve bu sistemden tamamen bağımsızlaştığında özgürleşebileceğini belirten Şeyma şunları söyledi: “Biz ne iktidarın geleceğiyiz ne bu ülkenin kurtuluşuyuz. Kimsenin namusu olmadığımız gibi gençler ve kadınlar olarak iktidarın herhangi bir politikasının maşası da değiliz. Bunu aşılamaya çalışıyoruz. Biz sadece kendimiz olarak var olmak istiyoruz. Kendi düşündüğümüz gibi eylemek istiyoruz. Bizi kendi mülkiyeti olarak görüp, ‘onlar bizim geleceğimiz, onlar bizim namusumuz’ diye toplumun bütün alanlarında hegemonya kurmaya çalışanlara vereceğimiz tek cevap, ‘kimsenin hiçbir şeyi değiliz’. Kendi özgürlüğümüz elimize alarak kendimizi gerçekleştiren bireyler olarak yaşamak istiyoruz.”


‘Öz örgütlülük için mücadele ediyoruz’


Anarşist Kadınlar’dan Mısra Sapan da sistem içerisinde her bireyin bir kimlik arayışı olduğunu belirterek, “Genç kadınların da kimlik arayışı var. Özgecan’dan, Güleda‘dan, Şule Çet’ten sonra genç kadınlar sistem içerisindeki arayışını derinleştirdi. Genç kadınların öldürüldüğünü gördüğümüzde bir şekilde buna karşı ses çıkarmak istiyoruz, örgütlenmek istiyoruz. Bunu yapmamızda tabi ki kadın örgütlerinin mücadelesi de etkili oluyor. Anarşist kadınlar olarak kadınların öz örgütlüğü için mücadele ediyoruz” diye konuştu.
Editör: Haber Merkezi