İZMİRÖTEKİLERİN GÜNDEMİ;  KHK ile kapatılan ÇHD avukatları, ajanlık dayatılmak istenen müvekkileri Kader İncin ve falakaya yatırılan oğlu Hakan İncin’e ilişkin yaptıkları açıklamada, savcılığa suç duyurusunda bulanacaklarını belirtti.


MA'nın haberine göre; Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatları, müvekkilleri Kader İncin'e ajanlık dayatılmasına ve oğlu Hakan İncin’in kaldığı cezaevinde falakaya yatırılmasına ilişkin basın toplantısı düzenledi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesinde düzenlenen açıklamaya Kader İncin ve oğlu Hakan İncin’in yanı sıra İHD şube yöneticileri ve ÇHD avukatları katıldı.


Açıklamada ilk olarak konuşan Kader İncin, işçi olduğunu ve 3 oğlunun olduğunu belirtti. Berk E. adlı kişinin verdiği ifadeler doğrultusunda çocukları Hakan ve Ulaş İncin’in tutuklandığını belirten anne İncin, oğlu Hakan’ın 20 ay tutukluluğunun ardından tahliye edildiğini söyledi. Ulaş İncin’in ise 22 aydır Şakran Kapalı Cezaevinde tutuklu olduğunu söyleyen anne İncin, polisin kendilerine yaşattığı adaletsizliği kendileri üzerinden başkalarına yaşatmak istediğini belirtti.


‘DEVAMLI RASTLANTI SÜSSÜ VERİLEREK BENİMLE TEMASA GEÇTİLER’


Bu durumu kabul etmediklerini söyleyen anne İncin, yaşadığı süreci şöyle anlattı: “Yaklaşık 3 ay önce her zaman gittiğim epilasyon merkezinin bekleme odasına küt sarı saçları peruk olduğunu düşündüğüm, gözlüklü, kendini  ‘Ayça’ olarak tanıtan bir kadın geldi. Beklerken sohbet ettik. Ben tekstil işçisiyim. Kendisi bana bir atölye açacağını elemana ihtiyacı olduğunu söyleyerek telefon numaramı aldı. Daha sonra bir kaç kez aradı ben görüşmek istemediğimi işimden memnun olduğumu söyledim. Sonra bu şahıs ile tekrar hastanede karşılaştık. Yanında kendini yeğeni Emre olarak tanıtan bir erkek şahıs daha vardı. Tabi sonradan anladım ki beni takip etmişler devamlı rastlantı süsü vererek bu yolla benimle ilişkiye geçtiler.


MUSTAFA KOÇAK GİBİ OLACAĞINI SÖYLEDİLER


O süreçte beni ara ara arayarak görüşmek istediler ve mesaj attılar. Görüşme tekliflerini kabul etmek zorunda kaldım. Buluştuğumuz an beni araç içine çekerek kaçırdılar. Eşime mesaiye kalacağımı söylememi istediler. 3 saat boyunca beni araç içerisinde gezdirerek 10'dan fazla kişinin ismini sordular. Fotoğraflarımı çekmişler ve telefonlarımı dinlemişler. Aile ve yakın dostlarıma ilişkin özel bilgiler vererek beni tedirgin ettiler. Bu kişiler çocuklarımın hapishaneden hiç çıkamayacaklarını Mustafa Koçak gibi olabileceğini söylediler. Benim şanslı olduğumu devletin bana kucak açtığından bahisle çocuklarımı hapishaneden çıkartmak istediklerini, bana yeni iş ve para yardımında bulunabileceklerini ve eşime daha iyi bir iş bulabileceklerini söylediler. Her iki oğlumun hapishanede olmasından bahsederek bana onursuzca ajan faaliyeti yürütmemi teklif ettiler. Basın açıklamalarına gitmemi bana bir şey olmayacağını onlara bilgi taşımamı teklif ettiler. Çocuklarımı ailemi kaybetmekten korkmuştum bana kimseye bir şey söyleme dediler.


TOMARCA PARAYI CEBİME KOYUP ANLAŞTIK MI DEDİLER


Telefona konuşmaları kaydeden program kurdum ses kayıtları var. Ajanlık muhbirlik tekliflerini reddettim. Buna rağmen peşimi bırakmadılar ikinci kez iş yerimin önüne geldiler. Görüşmek istemediğimi söyledim. Zorladılar eğer ben gelmeyeceksem işyerimi basacaklarını söylediler. Öğlen arası 40 dakikalık yemek aramda dışarı çıktım beni tekrar aynı 34 plaka siyah Transporter araca bindirdiler. Videolarımı çektiler. İnmek istediğimi söyledim. Korkuyordum ama onlara teslim olmak da istemiyordum. Geçiştirerek kurtulabileceğimi düşündüm ama olmadı.  Bu kez de ban para teklif ettiler hatta parayı hapishanede çocuklarımın yaptığı bileklikleri onlara satmam karşılığında vereceklerini söylediler. Bileklik yok dedim. Bunun üzerine bir tomar parayı cebime sıkıştırdılar almayacağımı söyledim. Bu kez de parayı alamamam durumunda o araçtan hiç inemeyeceğim konusunda tehdit ettiler. Araçtan inince parayı atarsam da tekrar yakalayıp araca bindirmekle korkuttular. Bu sırada bana sarılıp ‘anlaştık mı?’ anlaştık deyip videoya çekmeye devam ettiler. Araçtan inerken içerde sinir krizi geçirdim. Yüksek tansiyon hastasıyım. Görüşme sırasında bana devamlı oğlum Hakan İncin’den bahsediyorlardı. Sonradan öğreniyorum ki oğlum Hakan İnci tam o sırada Kürkçüler E Tipinde işkence görüyor. Eş zamanlı olarak devlet tarafından işkence ve tehdit altındaydık. Oğlum Hakan tahliye olup eve gelince onunla konuştum. Bu onursuzluğu kabul etmeyeceğimi ona da anlattım.”


‘6 GÜN BOYUNCA İŞKENCEYE MARUZ KALDIM’


Anne İncin’in ardından Kürkçüler E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan Hakan İncin kendisine yapılan işkenceyi anlattı. Tutuklu kaldığı süre zarfında kendisine işkence yapıldığını belirten İncin, 17 Temmuz tarihinde İstanbul 27’nci Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla tahliye edildiğini söyledi. 2016 yılında 17 yaşında olduğunu vurgulayan İncin, işkenceye karşı direnme hakkını kullandığı için bir buçuk yıl hüküm verildiğini söyledi. Hükmün ardından Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevinden Adana Kürkçüler E Tipi’ne gönderildiğini aktardı. İncin, burada da 6 gün boyunca gardiyanların ve cezaevi müdürü Mehmet Çıtak’ın işkencesine maruz kaldığını ifade etti. İncin, “21 Temmuz pazar günü, elimi ve ayağımı ters bir şekilde kelepçeleyerek, bilincimi kaybedene kadar falaka yatırıp işkencesi yaptılar. Ardından su ve kolonya ile ayıltarak yere döktükleri tuzun üzerinde havaya kaldırıp bırakmak suretiyle işkenceye devam ettiler. Hapishanede gördüğüm tüm işkencelerle ilgili şikayet dilekçeleri Çıtak tarafından geri çekildi. Yaşadığım falaka işkencesi Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından tespit edildi. İşkence insanlık suçudur. Bugün bana yapılan işkencelerden bizzat katılanların ziyade bu işkence olaylarını araştırmayan işkencecilerden hesap sormayan Adalet Bakanlığı da sorumludur” diye ifade etti.


‘PAZARTESİ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ’


Kader ve Hakan İncin’in Avukatı olan ÇHD üyesi Avukat Nergis Tuba Aslan ise, müvekkillerinin yaşadığı işkenceleri, devlet tarafından topluma gönderilmek istenen bir mesaj olarak değerlendirdi. Son dönemde sıklıkla duyulan Ankara’daki MİT çiftliklerinin, işkencehanelerin, siyah filmli camlı transporterlarla kaçırılan insanların,  kaçırılmalarının da aynı olduğunu belirten Aslan, baskılara karşı geri adım atmadan müvekkillerini savunacaklarını ifade etti. Aslan, “Devlet işkencesi gören ancak anlatamayan ve paylaşmadığı için de zor dönemler yaşayan pek çok insanın olduğunu biliyoruz. Şu anda devletin ajan olarak kullandığı karanlık eller günü gelecek hesap verecekler. Bu hesaptan kaçamayacaklar. Elimizde sağlam deliller var. Pazartesi günü bu delileri savcılıkla paylaşacağız. Sadece bir suç duyurusunda bulunmayacağız, yaşanan olaylarla ilgili devletin bütün mekanizmalarına, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına gerekli başvuruları yapacağız. Müvekkillerimiz yalnız değildir” dedi.

Editör: Haber Merkezi